"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1400 E., 2022/2453 K.
...
...
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kars Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/401 E., 2020/7 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vasisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının üzerinde psikolojik baskı kurduğu ve hakaret ettiği, ortak konutu sık sık terk ettiği, birkaç gün öncesi yine ortak konutu terk edreek ortak çocuğu da götürdüğü ve kendisini aradığında "çocukla birlikte nerdesiniz" diye sorduğu, "nerede olduğumu ne yapacaksın" diyerek yerini söylemediği ve çocuğu getirerek parka bıraktığı ve komşularını arayarak "çocuğu parka bırakmışım, ben hastaneye gidiyorum, gel çocuğu parktan al" diye söylemesine üzerine parka gittiklerini ve çocuğun orada yalnız başına beklediği, davalının psikolojik sorumlarının oluğu ve ilaç kullandığı, çocuğa karşı fiziksel şiddet uyguladığı, çocuğun üzerine bıçakla saldırdığı, davalının tutarsız hal ve davranışlarına karşı artık dayanacak gücünün kalmadığı, bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vasisi cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğu, kadının eşi tarafıdan dövülüp sokağa atıldığı, kadının çocuğunu hiç bir zaman dövmediği ve 8 aydır ortak çocuğunu göremediği, davacı tarafından öne sürülen bu iddiaların hepsinin iftira olduğu, bütün bunlara rağmen kadının boşanmak istemediğini beyan ettiği, boşanma davasının reddine karar verilmesini, eğer Mahkeme aksi kanaatte ise ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesini, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL nafaka, kadın için aylık 1.000,00 TL nafaka ile 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ...'in davalı ...'e Kars Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.02.2017 tarihli kararı ile vasi olarak atandığı ancak taraflar arasında menfaat çatışması bulunması nedeniyle vasisinin değiştirilmesi için Kars Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulduğu, Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.03.2019 tarihli ek kararı ile davalıya Avukat ...'in vasi olarak atandığı, tarafların 17.09.2013 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden bir tane ortak çocuklarının bulunduğu, zamanla tarafların evliliklerinde birtakım sorunların ortaya çıktığı, kadının erkeğin annesine, erkeğe ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, müşterek ikametlerini sık sık terk ettiği, erkeğe karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadın vasi cevap dilekçesinde davacıya yönelik birtakım kusurlar atfetmiş ancak bunların ispatı için davalı tarafından süresi içinde delil sunulmadığı ve ispat edilemediği, eşine ve ailesine psikolojik uygulayan, ortak konutu sebepsiz yere habersizce terk eden, ortak çocuğa ağır boyutta fiziksel şiddet uygulayan kadının tam kusurlu olduğu, her ne kadar davacı tanıkları kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinden ve erkek ve erkeğin annesine fiziksel şiddet uyguladığından bahsetmişlerse de 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesi gereği kusur belirlemesinde bu hususlar dikkate alınmadığı gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, velâyeti babaya bırakılan ortak çocuk ile anne arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın için hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vasisi istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vasisi istinaf dilekçesinde özetle; vasisi olduğu davalının ortak çocuğa şiddet uygulamadığını, erkek eşin tanıklarının annesi ve kuzeni olduğunu, tanıkların tarafsız beyanda bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kadın tarafından sunulan raporda mahkeme süresince davalının bir depresyon döneminden geçtiğinin belirtildiğini, bu durumun tespitine ilişkin herhangi bir heyet raporu alınmadan doğrudan karara bağlandığını, davalının erkek eşi sevdiğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmadığını, davalının bir malvarlığı ve geliri bulunmadığını, komşularının yardımıyla geçimini sağladığını, Mahkemece sağlık sorunları olan ve maddî olarak kendisine bakamayacak durumda olan davalı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayın incelenmesinde, Kars Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.02.2017 tarihli ve 2016/259-175 Esas-Karar sayılı kararı ile davalı kadının akıl hastalığı nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesi gereği kısıtlanarak kendisine vasi atandığı, 06.03.2019 tarihli ek karar ile de vasinin değiştirildiği, davacı erkek tarafından akıl hastalığına dayalı olarak açılmış bir dava bulunmadığı, davalı kadının hareketleri iradi olmadığından, kusur yüklenemeyeceği ve 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı “evlilik birliğinin sarsılması” hukuki sebebine dayanılarak boşanmaya karar verilemeyeceği, davacı erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının tam kusurlu olduğunu, davasını ispatladığını, davalının tüm bu davranışları tamamen iradi olduğunu, kadının hareketlerinin iradi olmadığına dair en ufak bir doktor raporu veyahut herhangi bir sair delil dosya kapsamında olmadığını, davalı taraf ve vasisi tarafından hiçbir aşamada dile getirilmeyen, cevap dilekçelerine, beyan dilekçelerine, itirazlara ve temyiz dilekçesine konu edilmeyen ve yine dosya kapsamında herhangi bir rapor ile desteklenmeyen bir sav ile yani davalının hareketlerinin iradi olamadığı savı ile hükmü tam anlamı ile değiştirildiğini, Hukuk Yargılamasında taleple bağlılık kuralı ve istinaf sebepleri ile bağlılık kuralı geçerliyken ve yine dosya kapsamına sunulan deliller ile hüküm kurma kuralı geçerliyken ve dosya kapsamında davalının hal ve hareketlerinin iradi olmadığına dair en ufak bir doktor raporu ve delil mevcut olmadığını ileri sürerek reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı kadından kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadına akıl hastalığı bulunması nedeniyle kusur yüklenip yüklenemeyeceği, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 165 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 405 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...