"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/970 E., 2022/1861 K.
DAVACI- DAVALI : ... vekili Avukat ...
DAVALI- DAVACI : ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/593 E., 2019/702 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, sorumluluklarını yerine getirmediğini, çalışmadığı halde yemek yapmadığını, gün içinde evinde kalmayıp ailesinin yanına gittiğini, bu nedenle yemek yapmasının da mümkün olmadığını, ben sana yemek yapmaya mecbur değilim dediğini, babasının evine gittiği bir gün arayarak eve gelmesini istediği için kavga çıkarttığını, devamında babasın evi basarcasına gelerek davacı- davalıya "adam mısın, şerefsiz, pezevenk, senin gelmişini geçmişini" demek suretiyle küfür ve hakaretler ettiğini, vurmaya çalıştığını ailesini istemediğini altlı üstlü oturmalarına rağmen evlerine gelip gitmelerini kabul etmediğini, mahremiyeti yok saydığını, dul olduğunu söyleyerek aşağıladığını, "köpek, aptal, gerizekalı" diyerek hakaret ettiğini, aşırı kıskanç olması nedeniyle bunalttığını, asılsız ithamlarda bulunduğunu, eve kimsenin gelmesini istemediğini, takıntılı bir temizlik anlayışı olduğunu, eve gelen misafirin giydiği terliği çöpe attığını, oturdukları dairenin erkeğin babasına ait olduğunu, bu evin kendi üzerine yapılmasını istediğini, aksi takdirde boşanacağını söyleyerek tehdit ettiğini, düşük tehlikesine rağmen ağır işler yaptığını, babasına ve annesine hakaret ve tehditlerde bulunduklarını, kadının babasının erkeğin babasına tokat attığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin psikolojik sorunları olduğunu sakladığını, evlendikten sonra davranışlarının değiştiğini, kıskançlık görünümlü davranışlar içerisine girdiğini, sokağa çıkmasına razı olmadığını ancak haftada bir gün gidebildiği ve genellikle erkekle gittiği ailesine gitmemesini söyleyerek baskı kurduğunu, bir kaç defa darp ettiğini, bu süreçte tedavi olmayı reddettiğini, ilk eşiyle kıyaslayıp senden daha iyiydi dediğini, hamilelik dönemindeki muayene ve kontrollere davalının ailesinin maddî destek sağladığını, bu çocuk benden değil, istemiyorum diyerek 13.11.2015 tarihinde darp ettiğini, evden tek başına ve zor şartlarda kaçarak ayrıldığı için hiç bir eşyasını ve ziynet eşyalarını alamadığını, eşyalarını almak için gittiğinde erkek ve ailesi tarafından kapı kilidi değiştirildiğini, Bakırköy 8. Aile Mahkemesi tarafından verilen 04.02.2016 tarihli karara istinaden eşyaların teslim alındığını, sadece çeyiz eşyalarının teslim edildiğini, evde bulunan ziynet eşyalarının iade edilmediğini, ortak çocuğu kabul etmeyerek onu aldırmak istediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi uyarınca asıl davanın reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, erkek tarafından el koyulan 52 çeyrek altın, 4 yarım altın, 5 adet burma bilezik, 6 adet hediyelik bilezik, 1 adet künye ile 1 adet takı setinin aynen iade edilmesine ya da fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin dengesiz davranışlar sergilediği, eşini darp ettiği, eşi üzerinde baskı uygulayarak evden tek başına çıkmasına izin vermediği, 13.11.2015 tarihinde hamileyken evden ayrılmasından sonra eşine ve çocuğuna maddî-manevî destekte bulunmadığı, kadını beğenmediğini söylediği, boyu ve kilosuyla aşağıladığı, hakaret ettiği, kadının evden ayrılmasından sonra konutun kilidini değiştirdiği, kadının ise hemen hemen her gün babası tarafından sabah saatlerinde evden alınıp geç vakitte getirildiği veya akşam iş çıkışı eşi tarafından babasının evinden alınıp birlikte müşterek konuta gelindiği, gündüzleri evde durmadığı, yemek yapmadığı, her gün ailesine giderek yemek yapmamasının sürekli tartışmalara sebebiyet verdiği, erkeğin anne ve babasını müşterek konutta istemediği, eşini köpek, şerefsiz gibi sözlerle aşağıladığı, hakaret ettiği, aşırı kıskanç tavırlarıyla baskı kurduğu, onu bunalttığı, ailesinin, erkek ve ailesine yönelik hakaret ve küfürleri karşısında sessiz kaldığı; boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu; ziynetlere ilişkin olarak verdikleri, birbirini doğrulayan ifadelerine itibar edilmiş, olayların gelişme biçimi, evlilik boyunca davalı-karşı davacının üzerinde ziynetlerin hiç olmaması, davalı- davacının bir tartışma akabinde konuttan ayrılması ve baba evine geldiğinde yanında hiçbir ziynetinin bulunmadığının ifade edilmesi, hayatın olağan akışı içerisinde değerlendirildiğinde, davalı- davacının ziynetlerinin davacı- davalıda olduğu ve iade edilmediği kanaatine varılmış gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında yaşa göre kademeli olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata; ziynet alacağı talebinin kısmen kabulü ile 8.745,00 TL değerindeki 36 adet çeyrek altın, 971,72 TL değerindeki iki adet yarım altın, 19. 997,00 TL değerindeki 11 adet toplam 147 gram 22 ayar bilezik, 608,153 TL değerindeki 14 ayar, 7 gramlık bileklik, 3.388,00 TL değerindeki, 14 ayar 39 gram set takımının aynen iade edilmesine, olmadığı takdirde toplam bedeli olarak tespit edilen 33.709,00 TL nin tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığını, ziynet alacağının kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur tespiti, kadının kabul edilen boşanma davası, tazminatlar, nafaka ve ziynet alacağı yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, kişisel ilişkinin süresinin çok olduğunu, ziynet alacağının kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları, kişisel ilişki düzenlemesi, vekâlet ücreti ile ziynet alacağının reddedilen kısmı yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere göre İlk Derece Mahkemesi’nin delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı; belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, nafakaların niteliği, çocuk ve kadının ihtayaçları, günün ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında tazminata hükmedilmesi ve miktarlarının doğru olduğu; velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulurken; kişisel ilişkiye yönelik kararların kesin nitelikte olmadığı, değişen koşullara göre, çocukların yaşları ve eğitim durumları gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi gelecek yıllarda her zaman istenebileceği, gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceği, kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmesinin doğru olmadığı; erkeğin anne ve babası düğünde takılan takıların kadının ailesinde olduğunu, kadın tanıklarından ağabeyi kadın eve geldiğinde ziynetleri ve eşyalarının yanında olmadığını, babası ise ziynetleri erkeğin annesinin aldığını, kadın ziynetlerin erkekte kaldığını kuşkudan uzak şekilde kanıtlayamadığı, kadın yemin deliline dayandığından yemin teklifi hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle baba ile ortak çocuk arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, ziynet alacağı yönünden hükmün kaldırılmasına, bu konuda eksiklikler giderilerek yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, ziynet alacağına yönelik istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ziynet alacağı yönünden kesin olmak üzere sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak, kadının davasının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tazminatlar, nafaka şartlarının oluşmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı - davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak, erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, kişisel ilişki tesisinin hatalı olduğunu, nafaka miktarlarının az olduğu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka, vekâlet ücreti ve kişisel ilişki yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı, kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı ile vekâlet ücretleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 inci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenilen kadını beğenmediğini söylediği, boyu ve kilosu nedeniyle aşağıladığı vakıasının ispatlanamadığı; ispatlanamayan bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenilmesinin doğru olmadığı; kadına kusur olarak yüklenilen ailesinin, erkek ve ailesine yönelik hakaret ve küfürleri karşısında sessiz kaldığı vakıasının ise, olayın yaşandığı tarihte tartışmaların aileler arasında kavgaya dönüştüğü, kadının o tarihte hamile olduğu, hamile kadının bu ortamda söylenen sözlere müdahale etmesinin beklenilmeyeceği, bu nedenle bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenilmesinin doğru olmadığı; belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...