"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1640 E., 2022/2062 K.
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/140 E., 2021/480 K.
Taraflar arasındaki davacı kadın tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, cinsel birlikteliğe zorladığını, öldürmekle ve evi yakmakla tehdit ettiğini, davalının esrar kullandığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevlerinin yerine getirmediğini, eşyaları fırlatıp kırdığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının evi terk ettiğini, birlik görevlerinin ihmal ettiğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, çocuklara şiddet uyguladığını ileri sürerek, boşanmayı kabul ettiğini, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kayınvalidesine ve eşine sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, eşinin doğum sürecinde yanında olmadığı, evin eşyalarına zarar vererek şiddet gösterisinde bulunduğu, güven sarsıcı, sadakat ihlali niteliğinde eylemlerde bulunduğu; kadının, erkeğe sen kim oluyorsun dediği, kayınvalidesine eşinin hasta olduğunu tedavi ettirmesi gerektiğini söylediği, akıl yok, bir kesere sap olamadı dediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, her birçocuk yararına ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte kadın yararına 18.000,00 TL maddî, 12.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka, maddî ve manevî tazminatın miktarlarının düşük olması ile erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği halde vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın, tazminat ve nafaka miktarları ile vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesi gerektiğini, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, tazminat, nafaka ve velâyet yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu; çocuk ...'un 05.03.2010, ...'in 29.05.2019 doğumlu olduğu, halen anneleriyle birlikte yaşadıkları, İlk Derece Mahkemesince aldıran sosyal inceleme raporundan idrak çağındaki çocuk ...'un annesiyle yaşamak istediğini beyan ettiği, ...'in ise anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta olduğu, aldırılan 10.06.2021 tarihli sosyal inceleme raporunda velâyetlerin anneye verilmesinin çocukların yararına olacağının belirtildiği, çocukların anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı, çocukların üstün yararı gereğince velâyetlerinin anneye verilmesi gerektiği; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın ve çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu; velâyet kendisine verilmeyen baba çocuğun bakım, korunması ve eğitimine ilişkin giderlere katılması gerektiğinden iştirak nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre çocukların ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu, az kusurlu kadının boşanma hükmünün kesinleştiği tarih itibariyle çalışmadığı, gelirinin ve mal varlığının bulunmadığı, kadın yararına yoksulluk nafaka koşullarının oluştuğu, sonrasında SGK hizmet dökümüne göre kadının boşanma hükmü kesinleştikten sonra çalışmaya başladığı anlaşılmış ise de boşanma tarihi itibariyle yoksulluğa düşeceği, kaldı ki asgari ücret seviyesindeki gelirinin kadını yoksulluktan kurtarmayacağı bu nedenle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru miktarının uygun olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek kadına oranla daha ağır kusurlu olup, ağır kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmeyeceği, boşanmanın feri niteliğinde olan tazminat taleplerinin reddi halinde ayrı vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata; kadın vekilinin diğer ve erkek vekilinin tüm itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;kadının kusurlu olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının çalıştığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminat, nafaka, vekâlet ücreti ile velâyet düzenlemesi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre tespit edilen miktarların az olduğunu, hali hazırda kadının çalışmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafaka ve tazminat miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin hatalı olup olmadığı, nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının doğru olup olmadığı, velâyet belirlemesinin doğru olup olmadığı ile az da olsa kusur yüklenilen aleyhine vekâlet ücretine karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...