Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2648 E. 2023/5809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında kesinleşmiş bir boşanma davasının reddinden 3 yıl sonra açılan yeni boşanma davasında, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur durumu, tedbir nafakasına ve tazminatlara hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının hakkaniyete uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, toplanan deliller ve uygulanan hukuk kuralları çerçevesinde, boşanmaya, tedbir nafakasına ve tazminatlara hükmedilmesi hususunda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gözetilerek istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/13 E., 2023/146 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Vakfıkebir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/133 E., 2022/588 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2017/227 Esas sayılı dosyasıyla boşanma davası açıldığını ve davanın reddine karar verildiğini, kararın 01.03.2018 tarihinde kesinleştiğini, tarafların 3 yıllık süre içerisinde bir araya gelmediklerini, kadının; evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği, ihmal ettiğini, çocukların gelişiminde ihmalkâr davrandığını, çocukları babalarına karşı kışkırttığını ve kötülediğini, erkeğin ailesi ile görüşmeyi istemediğini, en ufak meselede küsüp aylarca konuşmadığını, batıl inanışlar içinde olduğunu muska ve büyü yaptığını ortak konuttaki eşyaları toplayıp taşındığını, fiili olarak ortak bir hayatlarının olmadığını, boşanma davasının reddi kararının kesinleşmesi üzerinden geçen 3 yıllık süre zarfında hiç bir araya gelmediklerini, iddia ederek; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2017/227 Esas sayılı dosyasıyla reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından önceki olayların bu davada kadın eş aleyhine hükme esas alınamayacağını, erkek eşin dava dilekçesindeki iddiaların asılsız ve gerçek dışı olduğunu, boşanma davası açarak fiili ayrılığa sebep olan, boşanma zemini hazırlayanın erkek eş olduğunu, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğunu iddia ederek; kusurlu eş tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini, boşanmaya karar verilmesi halinde kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 300.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Vakfıkebir Asliye (Aile) Mahkemesin 2017/227 E. Ve 2018/104 K. sayılı ilamının kesinleşmesinden itibaren 3 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra davanın açıldığı ve taraflar arasında ortak hayatın kurulamadığı 4721 Sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan boşanma koşullarının gerçekleştiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, evliyken ortak konutu terk ettiği, sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olduğu, tüm bu nedenlerle erkeğin tam kusurlu olduğu boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının emekli olup sürekli gelirinin bulunması nedeniyle yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile; tarafların 4721 Sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 500,00TL tedbir nafakasına, yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olanın kadın olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını beyan ederek, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve miktarı, maddî ve manevî tazminatın kabulü ve miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili yararına hükmedilen tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, müvekkilinin emekli olup asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğu ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi ve tedbir nafakasının miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın yararına hükmedilen, maddî ve manevî tazminatın kabulünün ve miktarının hakkaniyete uygun olduğu, kadın eşin yoksulluk nafakası talebinin reddine ancak tedbir nafakasına hükmedilmesine dair karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı,davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, dolayısıyla kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kusurun doğru tespit edildiği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ve miktarı, maddî ve manevî tazminatın kabulü ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla tazminatların ve tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasının reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadına kusur olarak yüklenebilecek bir vakıanın ispat edilip edilmediği, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmediği ve kadın lehine tedbir nafakasına ve tazminatlara hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise hükmedilen tedbir nafakasının ve tazminatların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 1 inci, 4 üncü, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 169 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.