Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2652 E. 2023/5807 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu ve miktarı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2368 E., 2023/162 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisine

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/528 E., 2019/1127 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile; karar gerekçesinin düzeltilmesine, iştirak nafakasının miktarı, maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden yeniden hüküm tesisine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, soğuk ve isteksiz cinsel yaklaşımı yüzünden sağlıklı cinsel hayatlarının olmadığını, erkeğin uzak davrandığını, müvekkilini hor görüp terslediğini, son 5 yıldır yataklarını ayırdığını, aynı ev içinde iki yabancıya dönüştüklerini, kazandığı parayı ve yaptığı işleri gizlediğini, kazandığı parayı evine ve çocuklarına harcamadığını, sürekli para hesabı yaptığını, eşini özel günlerde dışarı çıkarmadığını, sohbet etmediğini, dertleşmediğini, müvekkiline "az para kazanıyorsun, getirdiğin kadar yemek ye" dediğini, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin kusurlu olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî 100.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, kadının, Wella kuaförde mesleğini icra ettiğini, kazandığı paralarla eve katkıda bulunmadığını, "eve erkek bakar " dediğini, müvekkilini küçümsediğini, "işçi parçası pis amele" dediğini, eve geç geldiğini, yemek yapmadığını ev ve çocuklarla ilgilenmediğini, ev işlerini dahi müvekkilinin yapmaya başladığını, son olarak aile konutunun satılarak kendi üzerine büyük bir güzellik merkezi açılmasını istemesi ve müvekkilinin kabul etmemesi üzerine kadının ortak ikametten ayrıldığını beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini, tarafların boşanmaları yönünde karar verilmesi halinde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda,tarafların her ikisinin de kusurlu olduğu kadın eşin erkeğe hakaret edici sözler söylediği bu nedenle erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu, ortak çocukların annenin yanında kaldığı ve sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyetlerinin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına olduğu, kadının eşin, düzenli ve sürekli işte çalıştığı, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kadının sürekli ve düzenli gelir getiren işi olması, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceğinden yoksulluk nafakası talebinin reddine velâyeti anneye bırakılan ortak çocukların her biri yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına hükmedilen 350,00 tedbir nafakasının karar kesinleşmesinden sonra kaldırılmasına, tarafların her ikisinin de kusurlu olduğu ancak kadının, erkek eşe nazaran daha ağır kusurlu olduğundan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin doğru yapılmadığını, kadına yüklenen kusurlu davranışların gerçekleşmediğini belirterek, kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemece, tanık beyanlarından bahsedilerek "dosyadaki deliller ve tanık beyanları ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmış olmakla tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Boşanmada her iki eşin kusurlu olduğu, davacının davalıya hakaret edici sözler söylediği, davalıya nazaran daha ağır kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır" demek suretiyle gerekçe oluşturulmuş ise de, erkeğin kusurlu hangi eyleminin bulunduğunun açıklanmamasının hatalı olduğunu, toplanan delillere göre; davalı erkeğin, evlilikteki maddî yükümlülüklerini yeterince yerine getirmeyerek birlik görevlerini ihmal ettiği gibi eşine hakaret ettiği, davacı kadının da eşine aşağılayıcı sözler sarfettiği, tarafların sair iddiaların ise ispatlanamadığı, eşlerin tespit olunan bu eylemleri ile evlilik birliği temelinden sarsılmış olduğu bu sonuca ulaşılmasında erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu kanaati ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi hatalı olduğundan, gerekçenin açıklanan şekilde düzeltilmesine karar verildiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin, daha fazla kusurlu olduğu, kadın eşin sürekli ve düzenli bir gelirinin bulunduğu, eşlerin benzer gelire sahip olması nedeniyle kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için yasal koşullar oluşmadığı, Mahkemece kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi isabetli ise de, gerekçesinin belirtilmemesinin hatalı olduğu bu nedenle gerekçesinin düzeltilmesine karar verildiği, boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve ortak çocukların ihtiyaçlarına nazaran, takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin daha fazla kusurlu olduğu gibi kadının boşanmakla mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedeleneceği ve boşanmaya sebep olan olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinin anlaşılmasına rağmen yazılı gerekçe ile kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; kusur belirlemesi ve kadın yararına yoksulluk nafakasının reddine karar verilmesi yönlerinden gerekçenin düzeltilmesine, çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasına dair kararın kaldırılarak; ortak çocuk Gülizar Yaren yararına, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak, her ay ödenmek ve çocuğun ergin olduğu 24.07.2022 tarihinde sona ermek üzere aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuk İrem yararına boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak ve her ay ödenmek üzere aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranında artırılmasına, davacı kadının maddî ve manevî tazminat istemlerine yönelik kararın kaldırılarak, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadına ödenmesine, kadının sair istinaf taleplerinin ise, karar usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; tehiri icra talepli olarak, Bölge Adliye Mahkemesinin kadının kötü niyetini göz ardı ederek kadını ödüllendirdiğini beyan ederek kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kabul edilmekle Mahkemece kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının tazminat talebinin kabulünün hukuka uygun olup olmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.