Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2689 E. 2023/5526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak maddi tazminat talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğuna ve kadının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, kadının barışma vaadiyle para istemesinin kusur olarak nitelendirilemeyeceği, erkeğin ise fiili ayrılığa sebep olmakla boşanma nedeni yarattığı ve bu hususun kendisine kusur olarak yüklenmesi gerektiği, böylece erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi ve reddedilen maddi tazminat yönünden bozulmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1784 E., 2023/42 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Görele 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/33 E., 2022/162 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı boşanma davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde, davalı- karşı davacı eşin, tarafların İstanbul ilinde birlikte yaşadıkları dönemde 2012 yılında müşterek konutu terk edip gittiğini, müşterek konutu planlı olarak terk ettiğini, davalı eşin, 27.06.2012 tarihinde boşanma davası açtığını, 23.10.2013 tarihinde davadan feragat ettiğini, davacı- karşı davalının 2012 yılından 2016 yılına kadar İstanbul ilinde ikamet etmeye devam ettiğini, bu süreçte barışma girişimlerinde bulunduğunu, davacı- karşı davalının yakın akrabaları tarafından darp edildiğini, ceza yargılamasının sonuçlandığını, davacı- karşı davalının 2014 yılında boşanma davası açtığını, 2016 yılında Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasın karar verildiğini, kararın 22.03.2018 tarihinde kesinleştiğini, ayrıca davacı- karşı davalının Görele Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/59 Esas, 2017/324 Karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davasının ise reddine karar verildiğini, kararın 09.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, 2020 yılının Şubat ayında davalı- karşı davacının barışmayı kabul ettiğini söyleyerek davacı- karşı davalıdan 10.000,00 TL para ödemesini istediğini, erkeğin gönderdiğini, parayı alır almaz erkeğe hitaben "Ben senden alacağımı aldım, davayı aç tek celsede boşanalım." dediğini, yaklaşık 9 yıldır tarafların ayrı yaşamakta olduklarını, erkeğin açmış olduğu boşanma davasının 09.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinin üzerinden 3 yılı ... zaman geçtiğini, bu süreçte kadının tutumu dolayısıyla taraflar bir araya gelemediğini ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, kadının aile birliğini yeniden kurmaktan açıkça kaçınmakta olduğunu iddia ederek tarafların eylemli ayrılık hukuki nedeniyle boşanmalarına, erkek lehine 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde; yetki itirazında bulunduğunu, yetkili mahkemenin Küçükçekmece Aile Mahkemesi olduğunu, boşanma davasında tam kusurlu tarafın davacı- karşı davalı eş olduğunu, erkeğin evlilik birliğinin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 10 yıldır erkek ile ayrı yaşamakta olduklarını, çocukların tüm yükümlülüklerini kendisinin karşıladığını, erkeğin hiçbir katkısının olmadığını, erkeğin arayıp sormadığını ve terk ettiğini, eşi ile İstanbul' da ikamet etmekte iken, davacının evi terk edip Görele' ye ailesinin yanına yerleştiğini, şu anda ikamet ettiği evin giderlerini çocuklarının karşılamakta olduklarını, erkeğin kendisini aldattığını ve başka kadınlarla görüştüğünü, fotoğraflarının olduğunu, erkeğin birlikte yaşadıkları zamanlarda sürekli kendisini darp ettiğini, aşağıladığını, küçük gördüğünü, erkeğin iddialarını kabul etmediğini, erkeğin kendisini terk edip başka kadınlarla birlikte olduğunu, çocuklarının tüm sorumluluğunun kendi üzerinde olduğunu iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, aylık 1.000,00TL tedbir nafakası, 100,000,00 TL maddî tazminata, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı erkeğin, davalı karşı davacı kadının haklı nedenle evlilik birliğinde birlikte yaşamaya ara vermesi üzerine kadının ve kadın ile birlikte kalan ortak çocukların geçimi ve ihtiyaçları için evlilik birliğinden kaynaklı mali yükümlülüklerini yerine getirmemek suretiyle evlilik birliğinin mutluluğunu ve devamını sağlamak için gerekli özeni göstermemesi nedeniyle, davalı karşı davacı kadının ise 2020 yılının Şubat ayında davacı karşı davalı erkekten barışma vaadiyle 10.000,00 TL para isteyip davacı karşı davalı erkek tarafından bu paranın gönderilmesi üzerine davacı karşı davalı erkeğe karşı "ben senden alacağımı aldım." şeklinde sözler kullanması nedeniyle tarafların eşit kusurlu olduğu, tarafların Mahkeme kabulündeki kusur belirlemesine dayanak eylem dışında birbirlerine karşı dilekçelerinde gösterdikleri sebeplere konu olayların, kadın tarafından erkeğe karşı Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesinin 2012/560 Esas sayılı dava dosyası ile açılan boşanma davasından kadının feragat etmesi, erkeğin beyan ettiği ve tanık beyanları ile desteklendiği üzere birçok kez barışma girişiminde bulunması ve son olarak barışma amacıyla kadına para göndermesi hususlarının af niteliğinde olması, tanık beyanları ile tarafların dilekçelerinde ve yargılama sürecindeki beyanları ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, bir kısmının ispatlanamadığının, bir kısmının ise taraflarca affedilmiş olduğunun veya en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiği ve bu olayların eldeki davada taraflara kusur olarak yüklenip boşanma sebebi olarak ileri sürülemeyeceği, evlilik birliğinin tarafların eşit kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı ve ortak hayatın taraflar için çekilmez hale geldiği gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin yıllar önce kendisini terk ettiğini, çocukların yetişmesi ve büyütülmesinde hiçbir katkısının olmadığını, terk olayında hiç kusuru olmayan tarafa hiçbir tazminat verilmemiş olmasının doğru olmadığını, Mahkemenin tüm duruşmalarına (23.02.2022 de dahil) mazeret gönderip, duruşmaya katılamama sebeplerini bildirmiş olmasına rağmen, mazeretiyle ilgili (kabul ya da ret) bir karar verilmediğini, tarafına bu karar ve duruşma günü tebliğ edilmeden açmış olduğu karşı davanın önce müracaata bırakılmasına, akabinde de açılmamış sayılmasına karar verildiğini, verilen bu kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, karşı davanın açılmamış sayılması, reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı- karşı davacı kadının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca yerel Mahkeme'ye mazeret dilekçesi sunulduğunu, celsede mazeretinin kabul edildiğini ve yeni duruşma gününün tarafına tebliğine karar verildiğini, ancak bu ara karar gereği tarafına herhangi bir duruşma tarihi tebliği yapılmadığını, yeni duruşma günü tayin edildiğini, tarafına çıkarılan davetiyenin tebliğ edilmeden iade edildiğini, tebligat yapılmadan karar verildiğini, davada karar verildikten ve gerekçeli karar tarafına tebliğ edildikten sonra UYAP ortamından öğrendiğini, davayı takibinin engellendiğini, açmış olduğu davasının usul ve kanuna aykırı olarak açılmamış sayıldığını, davacı- karşı davalı tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, dinlenen tanıklarının beyanlarının gözetilmediğini beyan ederek kusur belirlemesi, karşı davanın açılmamış sayılması, reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasına sebep olacak nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadına yüklenen kusurun gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat isteminin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve kadının karşı davasının açılmamış sayılmasının usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesi, 190 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci fıkrası ve dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, erkeğin, kadının haklı nedenle evlilik birliğinde birlikte yaşamaya ara vermesi üzerine kadının ve kadın ile birlikte kalan ortak çocukların geçimi ve ihtiyaçları için evlilik birliğinden kaynaklı mali yükümlülüklerini yerine getirmemek suretiyle evlilik birliğinin mutluluğunu ve devamını sağlamak için gerekli özeni göstermemesi nedeniyle, kadının ise 2020 yılının Şubat ayında erkekten barışma vaadiyle 10.000,00 TL para isteyip erkek tarafından bu paranın gönderilmesi üzerine erkeğe karşı "ben senden alacağımı aldım." şeklinde sözler kullanması nedeniyle eşit kusurlu oldukları kabul edilerek boşanmalarına karar verilmişse de; davalı- karşı davacı kadının 2020 yılının Şubat ayında davacı- karşı davalı erkekten barışma vaadiyle 10.000,00 TL para isteyip erkek tarafından bu paranın gönderilmesi üzerine erkeğe karşı "ben senden alacağımı aldım." şeklinde sözler kullanması şeklindeki eylemin kusur olarak nitelendirilemeyeceği ve bu eylemin kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca yapılan incelemede, davacı- karşı davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesi'nce belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında, retle sonuçlanan ilk davayı açmak suretiyle boşanma nedeni yarattığı ve fiili ayrılığa sebep olduğu sabit olup, erkeğe bu vakıanın kusur olarak yüklenilmemiş olması da hatalıdır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı- karşı davalı erkeğin tam, davalı- karşı davacı kadının ise kusursuz olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru görülmeyip kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

3.Boşanmada maddî tazminata ilişkin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı- karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı- karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî tazminat talebi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, reddedilen maddî tazminat yönünden davalı- karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı- karşı davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.