Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2749 E. 2024/105 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, boşanma kararının, tazminat ve nafaka hükümlerinin yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usul ve yasaya uygun şekilde hüküm kurulduğu, boşanma, velayet, maddi tazminat, nafaka ve ziynet alacağı konularında yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, manevi tazminat talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü dışında diğer hususlardaki istinaf başvurusunun reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararında usul ve hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazları ile davalı vekilinin tüm hususlara ilişkin temyiz itirazlarının reddine, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1420 E., 2023/45 K.

DAVA TARİHİ : 19.08.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/784 E., 2021/861 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın vekili tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddi, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili anlaşmalı boşanma dava dilekçesinde özetle; tarafların birlikte boşanmaya karar verdiklerini, protokol hükümleri çerçevesinde davasının kabulüne 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, protokolün kararın eki niteliğinde sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, düğünde takılan ziynet ve paraları alarak evlendikleri günün sabahı davacı kadın uyurken götürüp hesabına yatırdığını,yeni evli olmasına rağmen davacı kadın ile birlikte kalmadığını, başka bir odada kızıyla birlikte kaldığını, eski eşinin erkeği sürekli arayarak konuşmak istediğini, bununla da yetinmeyip geri dönmek istediğini dile getirdiğini, erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, yeni eşya almadığını, ağzına gelen her lafı söyleyerek rencide ettiğini, annesinin yıllarca erkeğin eski eşinin adıyla hitap ederek onur ve gururunun zedelenmesine neden olduğunu, kadın ve çocuklarla vakit geçirmediğini, ilgilenmediğini, evli bir erkeğin olamayacağı derecede yakınlık kurduğunu, bu kadının ortak hanenin kapısına dayanarak o adamı sana yar etmem, o sana fazla, seni ondan boşatacağım diyerek bağırmaya başladığını, kardeşi öldüğünde erkeğin baş sağlığı dilemediğini, aşağıladığını, fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 162 nci, 163 üncü ve 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ziynet alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı vekili 17.06.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle ziynet alacağına yönelik talebini 88.895,00 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı erkek vekilinin 15.09.2020 tarihli anlaşmalı boşanma dava dilekçesine karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma protokolünü eşinin kendisinin üzerine çok geldiği bir anda duygusal hezeyana uğraması sebebiyle imzaladığını, boşanmak istemediğini, bir anlık duygusal hezeyana uğrayarak imzalamış olduğu anlaşmalı boşanma protokolünün mahkemenizce geçersiz sayılması ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, takıların hiçbir zaman ortak hanenin dışına çıkmadığını, taşınma işlemlerinde kullanıldığını,kızıyla görüşmesinden dolayı tavır aldığını, nafakayı sorun haline getirdiğini, hayal ürünü şeyler yüzünden evi sattırdığını, komşularla kavga ettiğini, ailesiyle görüşmesine izin vermediğini, kadının telefon yoluyla dolandırıldığını, bunun sonucunda 80.000,00 TL kredi çektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evde sorumluluk almaktan kaçınır tavır ve davranışlarına karşı kadının sabrının kalmadığı, kadına ve çocuklara karşı ilgisiz davranışlarını erkeğin günden güne artırdığı, ev satın alınırken pazarlık aşamasında olduğu gibi çocukların gidecekleri kurslar ve ihtiyaçları ile kadının tek başına ilgilendiği, ödemeler için kadının zaman zaman kredi de çektiği, erkeğin bu soğuk, ilgisiz tavır ve davranışlarının taraflar arasındaki sorunları günden güne arttırdığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu; davacı kadın vekilince özel boşanma sebeplerinden olan 4721 sayılı Kanun’un 162 nci maddesi ve 163 üncü maddesi nedeniyle de boşanma talep edildiği, erkeğin kadına karşı rencide edici, umursamaz ve ilgisiz davranışlarının olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesinde belirtilen boyutta ağır derecede bir onur kırıcı ve pek kötü davranışın gerçekleştiğinin ispat edilemediği; hayata kast derecesinde bir eyleminin de olmadığı, 4721 sayılı Kanun’un 163 üncü maddesi gereğince eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi halinde dahi onunla birlikte yaşamasının diğer eşten beklenmemesi koşulunu da aradığı, mutlak bir boşanma sebebi sayılmadığı ayrıca davalı erkeğin küçük düşürücü bir suç işlemediği gibi haysiyetsiz bir hayat da sürmediği, hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı da olmadığı, özel boşanma sebepleri ispat edilemediğinden 4721 sayılı Kanun’un 162 inci ve 163 üncü maddesi kapsamında açılan boşanma davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği; erkeğin ve erkeğin tanığı olan ablasının da sık sık ev değiştirdikleri için bu yapılan taşınma masraflarında ziynetlerin harcanmış olabileceğini beyan ettikleri, kadının annesi de düğün sabahına bilezikleri ve altınlarını erkeğin alıp gittiğini kızından duyduğunu beyan ettiği, kadının varlığı ispat edilen bilezik ve küçük altınların alınarak harcandığının ispat edildiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 450,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata; ziynet alacağı talebinin kısmen kabulü ile 9 adet 22 ayar (8 tanesi 12 gr, 1 tanesi 8 gr) bilezik 46.176,00 TL, 20 adet çeyrek altın 15.320,00 TL olmak üzere toplam 61.496,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davacının kendi başına karar verip eşyaları aldığını, erkeğin tüm zamanını ailesi ve çocuklarıyla birlikte geçirdiğini, harcamalara da ortak katıldıklarını, davacının kişilik haklarına yönelik saldırı olmadığından manevî tazminat olamayacağını, tarafların ortak kararla ziynetleri müşterek hane için kullandıklarını, bu sebeplerle davacının davasının, maddî ve manevî tazminat ile ziynet eşyalarına ilişkin taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, boşanma kararında ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı; çocukların idrak çağında oldukları, anne yanında kaldıkları, sosyal inceleme raporunun alındığı, raporda velâyetin anneye verilmesinin çocukların yararına olacağının belirtildiği, anne yanında kalmasının fikri, ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı; boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen davacı kadının davalı erkekten daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu en azından davalının maddî desteğini yitirdiği kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi doğru, tazminat miktarı uygun olduğu; erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin gerektiği; çocuklar yararına tedbir, iştirak nafakası takdiri doğru olduğu gibi tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının da uygun olduğu; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığını, davalı erkek ise davacının rızası ile altınları verdiğini, bozdurulup taşınma sırasında ve müşterek hane için harcandığını ileri sürdüğü, gerçekleşen durum karşısında ispat yükü kendisine geçen davalı erkek, davacı kadının bu altınları bir daha iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının manevî tazminat talebinin reddine; davalı erkek vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, ziynet alacağı yönünden kesin olarak karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; karşı tarafın eşlik,babalık görevlerini yerine getirmediğini ve evlilik birliğindeki yerine getirmesi gereken davranışları , sorumlulukları sergilememesi nedeniyle tüm yükün davacı kadın üzerinde kaldığını, kadının hem maddî hemde manevî olarak oldukça yıprattığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının reddedilen manevî tazminat talebi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;istinaf sebeplerini tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak davanın kabulüne karar verilmesini hatalı olduğunu, kadın yararına maddî tazminat şartlarının oluşmadığını, maddî tazminat ve nafaka miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci maddesi, 182 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.202 4tarihinde oy birliğiyle karar verildi.