Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2761 E. 2024/654 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde Bölge Adliye Mahkemesi kararının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun, bu durumda eşit kusurlu eş lehine maddi-manevi tazminata hükmedilemeyeceği, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşin kusurunun daha ağır olmaması koşuluyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebileceği gözetilerek, yerel mahkemenin kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve erkek yararına hükmedilen maddi-manevi tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2721 E., 2023/185 K.

DAVA TARİHİ : 22.01.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sandıklı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/40 E., 2021/593 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince taraf vekilleri tarafından açılan karşılıklı davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kusur belirlemesi, kişisel ilişki düzenlemesi, yoksulluk nafakasının kabulü ile erkeğin reddedilen tazminat talepleri yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usuli eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, nafakaların miktarlarına ilişkin olarak verilen hüküm davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-davacı kadın vekili tarafından, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-davacı kadın vekilinin reddedilen yönler dışında kalan yönlerden temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, müvekkilinin ailesi ile birlikte yaşayacağını bilerek evliliği kabul ettiğini, müvekkilinin evlenirken davalıya herhangi bir vaadde bulunmadığını, davalının müvekkiline ve ailesine tehdit ve bıçakla tehdit hakaret eylemlerinde bulunduğunu, davalının psikolojik sorumlarının olduğunu bu nedenle ortak çocuğa bakamayacağını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin evlenmeden önceki sözlerini tutmadığını, evlendikten sonra ayrı evde yaşayacaklarını söylediğini ancak evlendikten sonra kayınvalide ve kayınpederiyle aynı evde yaşamak zorunda kaldığını, bu dönemde kötü muamelelere maruz kaldığını hatta bu nedenle kolluk kuvvetlerini arayıp kadın sığınma evine başvurmak zorunda kaldığını, davacı-davalı tarafından psikolojisinin bozulduğunu bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir-iştirak nafakası, kadın için 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası, müvekkili lehine 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, erkeğin manevî bağımsız konut temin etmediği, eşi ile anne-babası arasında aynı evde yaşamaktan veya yakın bir çevrede yaşama nedeniyle oluşan sorunların çözümünde yeterli gayreti göstermediği, kadının ise; eşinin ailesine yeterli saygıyı ve nezaketi göstermediği, eşine hakaret ettiğinin anlaşıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları bu nedenle 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 200,00 TL tedbir, aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, davalı-davacı kadın için aylık 300,00 TL tedbir, 450,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; ceza dosyalarının esas alınmadığını, kadının annesine bıçak çektiğini, kadının boşanmada tam kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğine, karşı davanın kabulüne, tazminat talepleri hakkında karar verilmemiş olmasına, velâyete, kişisel ilişkiye, aleyhe yargılama gideri ve vekâlet ücreti takdir edilmesine, aleyhine tedbir iştirak ve tedbir yoksulluk nafakası takdir edilmesine yönelik istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, toplanan delillerden erkeğe yüklenen bağımsız konut temin etmeme kusurunun gerçekleştiği, kadın ve kendi ailesi arasında yaşanan sorunların çözümü için yeterli çabayı göstermeme vakıasına ilişkin erkek aleyhine delil bulunmadığı, mezkur kusurun erkekten çıkarılmasının gerektiği, kararın sadece erkek tarafından istinaf edilmesi nedeni ile kadına yüklenen kusurlar kesinleştiği gibi erkeğe ilave kusurlar verilerek erkeğin hukuki durumunun aleyhine ağırlaştırılamayacağı, kadının gerçekleşen kusurlarının yanında sürekli kavga çıkarma (tanık Ahmet'in beyanı), erkeği küçük görme, (tanıklar Ahmet ve Fatma'nın beyanı), erkeği ve ailesini tehdit etme kusurlarını da işlediği, (ceza dosyaları) gerçekleşen olaylarda erkeğin hafif, kadının ağır kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, kusura ilişkin istinafının kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki yeterli olmadığı gerekçesi ile erkeğin bu yöne temas eden istinafının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle her 2 haftada bir yatılı şekilde, dini bayramlarda ve yaz tatilinde 10 gün olacak biçimde yeniden düzenlendiği, erkek lehine maddî ve manevî tazminat takdir edilmemesinin hatalı olduğu, erkeğin tazminatlara yönelik istinafı kabul edilip erkek lehine 8.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinafı kabul edilerek İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin ceza dosyalarına süresinde dayanmadığını, kadınla ilgilenmediğini, ailesiyle birlikte oturttuğunu belirterek kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı, erkeğe verilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; Bölge Adliye Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, erkek yararına tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği ve miktarları, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; kadına kusur olarak yüklenen tehdit vakıasına erkeğin dayanmadığı, bu kusurun kadına yüklenemeyeceği; erkeğe de ispat edilen eşi ile ailesi arasında aynı evde yaşamaktan veya yakın bir çevrede yaşama nedeniyle oluşan sorunların çözümünde yeterli gayreti göstermediği kusurunun eklenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

2.Yukarıda açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesine göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Dosya kapsamındaki sosyal ve ekonomik durum araştırmasında kadının ev hanımı olduğu, erkeğin de çobanlık yaptığı ve asgari ücretin üstünde gelirinin olduğu tespit edilmiştir. Dosyanın tetkikinden, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu anlaşılan kadının boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması karşısında, yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı kusur değerlendirmesi ile yazılı şekilde hüküm tesisi ile talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-davacı kadının tedbir nafakası ile iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirmesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi, erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.