Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2793 E. 2024/193 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylardaki kusurlu davranışları ile kadının kusurlu davranışlarının değerlendirilmesinde ve hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat miktarlarında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3064 E., 2022/3845 K.

DAVA TARİHİ : 30.06.2020

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/315 E., 2022/615 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde; iki yıl erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıklarını, erkeğin maaş kartını aldığını, kendisine sadece harçlık verdiğini, düzenli bir cinsel hayatlarının olmadığını, 2012 yılında ev satın aldıklarını, özel günleri dahi kutlamadığını, evliliklerinin 9. yılında beş günlük tatile gittiklerini, cinsel birlikteliklerinin olmadığını, bu durumdan kaçındığını, arkadaşının olmadığını, asosyal bir yapıya sahip olduğunu ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkilime verilmesini, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, müvekkili lehine 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 60.000,00 TL maddî tazminat ile 60.000,00 TL manevî tazminata, belirlenen nafakaların ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların doğru olmadığını, kabul etmediklerini, davacı ile kiralık evde kaldıklarını, ev satın aldıklarını, tadilat olduğu için 1-1,5 yıl müvekkilinin annesinin evinde kaldıklarını, kadının maaşının almadığını, aksine 13.500,00 TL 'lik kart çıkartıp kendisine verdiğini, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirdiğini, kadının ise maaşını kendi ihtiyaçları için kullandığını, kadının sürekli gezmek ve eğlenmek istediğini, bu durumu sorun haline getirdiğini, müvekkilini boşanmakla tehdit ettiğini, ortak çocuğu müvekkiline karşı doldurduğunu ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, erkek lehine 50.000,00 TL maddî tazminat ile 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliği içerisinde kadının maaş kartının davalıda olduğu, tarafların borçları olduğu, maaşları tek elde topladıkları, kadının maaş kartının zorla elinde alındığının ispatlanamadığı, erkeğin aylık toplam kazancını evi içi harcadığı, bununla birlikte erkeğin asosyal bir insan olduğu, eşi ile birlikte sosyal ortamlara katılmadığı eşini yalnız bıraktığı gibi cinsel birliktelikten kaçındığı, kadının ise evlilik birliği içerisinde ailenin ekonomik durumunun üzerinde talepler bulunduğu, araç alım konusunda erkeğe baskı yaptığı ayrıca sürekli olarak arkadaşları ile birlikte olduğu ve olmak istediği ayrıca erkeğe karşı çocuğu sana göstermeyeceğim gibi söylemlerde bulunduğu, diğer tanık anlatımlarının soyut beyanlar olarak kaldığı, tarafların kabul edilen iddia ve savunmaları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, kadının yapılan sosyal ekonomik durum araştırması ile kadının boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk ile anne arasında kişisel ilişki tesisine, 22.04.2021 tarihli celsede kadın için dava tarihinden itibaren takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının 05.07.2022 tarihi itibari ile aylık 750,00 TL 'ye yükseltilmesine, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, belirlenen yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesini takip eden her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına, tarafların maddî tazminat ile manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin ağır kusurlu olduğu, hal böyle iken mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmelerinin hatalı olduğunu, bu nedenle erkeğin karşı boşanma davasının kabulü ve maddî-manevî tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, diğer yandan erkek tanıkları soyut beyanlardan öteye geçemeyecek ve duyuma dayalı bilgi sahibi olduklarından bu beyanların hükme esas alınmasının da hatalı olduğunu, velâyet yönünden alınan raporların da yetersiz olduğunu, hükmedilen nafakanın da işsiz olması nedeniyle yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, tazminat taleplerinin reddi, velâyet, nafaka miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında erkeğin özel günleri kutlamadığı, eşine ilgisiz davrandığı, eşinin sosyalleşmesini istemediği ve eşine ekonomik baskı yaptığı anlaşılmakla bu kusurlu davranışların da erkeğe yüklenmesi gerektiği ayrıca her ne kadar Mahkemece kadına "davalıya karşı çocuğu sana göstermeyeceğim gibi söylemlerde bulunduğu" şeklinde kusur yüklenmiş ise de erkeğin böyle bir vakıaya dayanmadığı, dayanılmayan vakıanın tanık beyanları esas alınarak taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği bu nedenle bu kusurlu davranışın kadının kusurlarından çıkarılması gerektiği bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda "asosyal bir insan olduğu, eşi ile birlikte sosyal ortamlara katılmadığı eşini yalnız bıraktığı gibi cinsel birliktelikten kaçındığı, özel günleri kutlamadığı, eşine ilgisiz davrandığı, eşinin sosyalleşmesini istemediği ve eşine ekonomik baskı yaptığı" anlaşılan kocanın ağır kusurlu, "evlilik birliği içerisinde ailenin ekonomik durumunun üzerinde talepler bulunduğu, araç alım konusunda davalıya baskı yaptığı ayrıca sürekli olarak arkadaşları ile birlikte olduğu ve olmak istediği" anlaşılan kadının az kusurlu olduğu, hükmün kusura ilişkin gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen eşin, diğerinden daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği,erkeğin tespit edilen kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği; o halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, gerekçesi ile istinaf başvurusunun istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı ile kadının reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadın lehine boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafaka miktarına boşanma kararının kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davalı-karşı davacı erkek vekili süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararında gerekçeye eklenen ve erkeğin kusur olarak izafe edilen hiçbir olgu dosya kapsamında ispatlanamadığını, kadından çıkarılan vakıaya dayandıklarını, kadının çalıştığını ileri sürerek kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.