Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2796 E. 2024/155 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi, tazminat talepleri ve yoksulluk nafakası konularında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, tarafların kusur oranını eşit olarak belirlemesine rağmen, dosya kapsamındaki deliller ve olgular değerlendirildiğinde kadının daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılması ve bu nedenle erkeğin tazminat taleplerinin reddinin ve kadına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olması gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3103 E., 2022/3981 K.

DAVA TARİHİ : 06.03.2020

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Suluova Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/345 E., 2022/155 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı karşı davalı kadın vekili kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat isteklerinin ve yoksulluk nafakası isteminin reddi, çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönlerinden, davalı karşı davacı erkek vekili kusur belirlemesi, kadının davası, yararına hükmedilen tazminatların miktarı, kadın yararına hükmedilen nafakalar, velâyet ve kişisel ilişki yönlerinden karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı karşı davalı kadın vekili erkeğin boşanma davasının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı erkeğin boşanma davasının kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı karşı davalı kadın vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı erkeğin boşanma davasının kabulü yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı karşı davalı kadın vekilinin erkeğin boşanma davasının kabulü yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davacı karşı davalı kadın vekilinin sair yönlerden, davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının düzenli çalışmadığını, kıskanç olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, ilgisiz olduğunu, aşağıladığını, kısıtladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, her gece zoraki birlikte olmak istediğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuklar için 1.000,00 TL ve kadın için 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, boşanma kesinleştikten sonra iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına,kadın için 100.000,00 TL maddî tazminat 100.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, davacının birçok defa sinkaflı şekilde müvekkili ile konuştuğunu, evliliklerinin kağıt üzerinde olduğunu söylediğini, 22 ay Cezayir' de çalıştığını ve davacının abilerine bu çalıştığı paradan verdiğini, müvekkilinden habersiz birçok yere altın ve para sakladığını, telefonla fazla ilgilenerek sürekli birileriyle mesajlaştığını, fiziksel şiddet uyguladığını, saldırdığını, hakaret ettiğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 55.000,00 TL manevî tazminata, 170.000,00 TL maddî tazminatın dava tarihi itibariyle yasal faiziyle birlikte davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkek cinsel birliktelik arzuladığında kadının erkeği bıçakla tehdit ettiği, git ananı sinkaf et, sen adam mısın diye hakaret ettiği,erkeği eve almadığı yönündeki tanık beyanları dikkate alındığında kadının erkekle haklı bir gerekçe olmadan cinsel birliktelikten kaçındığı kanaatine varıldığı, baskın olduğu, kocasını küçümseyici beyanlarda bulunarak aşağıladığı, hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, kocasının izni olmadan gece geç saatlerde peryodik zamanlarda yani her seferinde aynı saatlerde dışarıya çıktığı, erkeği aldattığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 09:00 ile 17:00 arasında, sömestr tatilinin 1. haftası Cumartesi günü saat 09:00'dan bir sonraki Cumartesi saat 17:00'ye kadar, yaz tatilinde 1 Temmuz saat 09:00 ile 31 Temmuz saat 17:00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 09:00'dan 3. günü saat 17:00'ye kadar kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir, aylık 500,00 TL iştirak nafakasının hükmün kesinleşmesinden sonra her yıl tefe-tüfe oranında artırılmak suretiyle erkekten tahsiline, kadının maddî ve manevî tazminat talebi ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın lehine hükmedilen aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra kaldırılmasına, erkek yararına 25.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, erkeğin davasının reddi gerektiğini, kendi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat isteklerinin ve yoksulluk nafakası isteminin reddi, çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, tazminatların yetersiz olduğunu, nafakaların reddi gerektiği, velâyetin babaya verilmesi gerektiği gerekçeleri ile kusur belirlemesi, kadının davası, yararına hükmedilen tazminatların miktarı, kadın yararına hükmedilen nafakalar, velâyet ve kişisel ilişki yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen kocanın cinsel birliktelik arzuladığında kadının kocayı bıçakla tehdit ettiği duyuma dayalı olup ispatlanamadığından kadının kusurları arasından çıkarılması gerektiği, diğer taraftan kocanın vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanı ile ispatlanan kadının evdeki eşyaları götürmesi kusurunun kadına yüklenmesi gerektiği, kadına aldatma kusur olarak yüklenmiş ise de, dosya kapsamına ve oluşa göre kadının bu eyleminin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, her ne kadar Mahkemece erkeğe kusur yüklenmemiş ise de, dosya kapsamına göre af sayılabilecek bir durum bulunmadığı anlaşıldığından kadının vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanları ile ispatlanan, erkeğin kadını tehdit etmesi, kıskançlık göstermesi, elbiselerini yırtması, hakaret etmesi, evde saygısız davranışlarda bulunması ve evin ihtiyaçlarını karşılamaması kusurlarının erkeğe yüklenmesi gerektiği, bu durumda erkeğe hakaret eden, cinsellikten kaçınan, daha baskıcı olan, güven sarsıcı davranışta bulunan, evdeki eşyaları götüren kadının ve kadını tehdit eden, kıskanan, elbiselerini yırtan, hakaret eden, evin ihtiyaçlarını karşılamayan, evde saygısız hakaretlerde bulunan erkeğin eşit kusurlu olduklar, haftasonları da yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisi gerektiği, hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, kadının kendisini yoksulluktan kurtarmaya yeterli ve düzenli gelirinin olmadığı, kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, tarafların eşit kusurlu olduğu anlaşıldığından erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile ilgili bentlerin kaldırılmasına, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftaları Cumartesi sabah saat 09:00’dan Pazar akşamı saat 17:00’a, her yıl 1 Temmuz saat 09:00’dan 31 Temmuz saat 17:00’a, sömestr tatilinin ikinci haftası Cumartesi Sabah saat 09:00'dan takip eden Cuma günü akşam saat 17.00'a, her yıl ilk ara tatilin birinci günü saat 09:00'dan son günü saat 17:00'a, ayrıca dini bayramların 2. günü saat 09:00’dan bayramın 3. gün saat 17:00’a, babalar günü sabah saat 09:00’dan aynı gün saat 17:00’a kadar olmak üzere, baba tarafından çocuğun anne yanından bizzat alınarak süre sonunda geri teslim edilmek üzere kişisel ilişki kurulmasına, velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik hükümlerin karar kesinleşinceye kadar tedbiren aynen devamına, ortak çocuk için aylık 300,00TL tedbir, 800,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, kadın için aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, erkeğin davasının reddi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesince nafaka artırım talebi olmadığı belirlemesinin doğru olmadığı, tazminat taleplerinin kabulü gerektiği, nafakaların mıktarının az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı ve arttırım talebi, tazminatların reddi, kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, kadının davasının reddi gerektiğini, nafakalara hükmedilmesi ve tazminatların reddinin, velâyetin anneye verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar, reddedilen tazminatlar, velâyet, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, nafakalar ile miktarlarının uygun olup olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı görülen karşılıklı boşanma davalarında İlk Derece Mahkemesince erkeğin cinsel birliktelik arzuladığında kadının erkeği bıçakla tehdit ettiği, git ananı sinkaf et, sen adam mısın diye hakaret ettiği,erkeği eve almadığı yönündeki tanık beyanları dikkate alındığında kadının erkekle haklı bir gerekçe olmadan cinsel birliktelikten kaçındığı kanaatine varıldığı, kadının baskın olduğu, erkeğe küçümseyici beyanlarda bulunarak aşağıladığı, hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, kocasının izni olmadan gece geç saatlerde peryodik zamanlarda yani her seferinde aynı saatlerde evden dışarıya çıktığı, erkeği aldattığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulüne ve ferilerine karar verilmiş, hükme karşı, davacı karşı davalı kadın vekili, kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat isteklerinin ve yoksulluk nafakası isteminin reddi, çocuk için hükmedilen nafakaların miktarı, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönlerinden, davalı karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, kadının davası, yararına hükmedilen tazminatların miktarı, kadın yararına hükmedilen nafakalar, velâyet ve kişisel ilişki yönlerinden istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, erkeğe hakaret eden, cinsellikten kaçınan, daha baskıcı olan, güven sarsıcı davranışta bulunan, evdeki eşyaları götüren kadının ve kadını tehdit eden, kıskanan, elbiselerini yırtan, hakaret eden, evin ihtiyaçlarını karşılamayan, evde saygısız hakaretlerde bulunan erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile kusur belirlemesi yönünden tarafların istinaf taleplerinin kabulüne, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı kadının, davalı karşı davacı erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken yanılgılı kusur belirlemesi yapılarak tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3.Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen az kusurlu erkek eş yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi gereğince uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken erkeğin tazminat taleplerinin reddi yerinde görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir. ... kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı karşı davalı kadın vekilinin, erkeğin boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (3), (4), (5) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kusur belirlemesi, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

b)Davacı karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı karşı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde Dursunali'ye iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Hanife'ye yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.