"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3275 E., 2023/205 K.
DAVA TARİHİ : 07.01.2020-12.02.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/273 E., 2022/305 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarları yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı erkek vekili tarafından; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi yönlerinden, davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, maddî ve manevî tazminatların miktarı yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusu kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminatlar yönünden kabul edilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı-karşı davalı erkek vekilinin, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-karşı davalı erkek vekilinin davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Taraf vekillerinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesi ile özetle; davalının aşırı kıskanç olduğunu, müvekkilini itham altında bıraktığını, sadakatsizlik ile suçladığını, evi terk etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, davalının, aile içi meseleleri sürekli olarak kendi ailesine açtığını, ailesinin evin iç meselelerine karışmasına vesile olduğunu, müvekkilinin sürekli olarak davalının annesine hesap verir konumda olduğunu, davalının kardeşinin dahi sürekli olarak müvekkiline hesap sorduğunu, soğuk ve ilgisiz olduğunu, kayın validesine yastık fırlattığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile özetle; erkeğin sadakatsiz olduğunu, tarafların 2019 yılı Kasım ayından beri ayrı yaşadıklarını, erkeğin aşağılayıcı şekilde konuştuğunu, ilgisiz olduğunu, ailesinin kontrolünde olduğunu, bağırarak iletişim kurduğunu, psikolojik şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, ortak çocuklarının velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî tazminat ile 100.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının aşırı kıskanç tavırlarının olduğu, sürekli evi terkettiği, kadının annesinin tarafların evliliklerine müdahale ettiği,kadının bu müdahalelere engel olmadığı, aile içi meseleleri annesine anlattığı, kadının erkeğin annesine yastık fırlattığı, erkeğin ise; sürekli telefonla ilgilendiği, eşine ve çocuğa karşı ilgisiz olduğu, anne-babasının etkisi altında kaldığı, kendisiyle ilgili meseleleri eşiyle paylaşmadığı, her ne kadar kadın tanıkları erkeği, kadının yakın arkadaşı olan kadınla el ele gördüklerini, erkeğin bu kadınla mesajlaştığını beyan etmiş iseler de kadının bu olaydan sonra ayrılmaktan vazgeçtiği ve evliliği sürdürdüğü anlaşılmakla bu hususlar erkeğe kusur olarak yüklenmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anne üzerinde bırakılmasına, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 650,00 TL'ye çıkartılmasına, belirlenen nafakanın karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkeğin davasının reddi gerektiği, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin doğru olmadığı, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarının yetersiz olduğu gerekçeleri ile erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece "evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ile her iki tarafın da boşanma istemi yerinde görülerek tarafların boşanmalarına," karar verilmiş ve güven sarsıcı davranışın affedildiği gerekçesi ile kusur olarak kocaya yüklenmemiş ise de; tanık Oğuzhan'ın "davacıyı bundan 2-2,5 sene önce başka bir kadınla el ele gördüm, huzursuluk olmasın belki hatasından döner diye bu durumu davalı ablama anlatmadım.Ben davacının, davalıyı yaklaşık 1-1,5 sene önce ikinci kez aldattığını davalı ablamdan öğrendim, bunun üzerine davalı ablama davacıyı başka bir kadınla gördüğümü anlattım.Davalı, davacıyı affetmedi aralarına bir soğukluk girdi, aynı evde yaşamıyorlardı. Davacının samimi olduğunu söylediğim karşı dükkandaki kadın tarafların ailecek görüştüğü bir kadındı" şeklindeki beyanı ile tanık Belgin'ın "ancak bu olaydan sonra zorunlu olarak davacı ile aynı evde yaşamaya devam etti " şeklindeki beyanlarından davalı kadının davacı erkeği affetmediği anlaşıldığından davacı erkeğe güven sarsıcı davranışın kusur olarak yüklenmesi gerektiği öte yandan tanık Belgin'in "davacı eşine karşı ilgisizdi , bağırarak konuşurdu" şeklindeki beyanlarından davacı erkeğe "güven sarsıcı davranış ve eşiyle bağırarak konuşma" vakıalarının kusur olarak yüklenmesi gerektiği, bu durumda hükmün kusura ilişkin gerekçesinin "evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, aşırı kıskanç tavırları olan, sürekli evi terk eden, evliliklerine müdahale eden annesinin bu müdahalelerine engel olmayan, aile içi meseleleri annesine anlatan, annesine yastık fırlattan kadının hafif kusurlu olduğu, sürekli telefonla ilgilenen, eşine ve çocuğa karşı ilgisiz olan, anne-babasının etkisi altında kalan, kendisiyle ilgili meseleleri eşiyle paylaşmayan, eşiyle bağırarak konuşan, güven sarsıcı davranışta bulunan kocanın ise ağır kusurlu olduğu" şeklinde düzeltilmesi gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, velâyet kendisine verilmeyen eş ortak çocukların bakım ve eğitim giderlerine maddî gücü oranında katılmak zorunda olup, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve hakkaniyet ilkesine göre, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu, diğer yönlerden dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tedbir nafakasının erkek tarafından açılan ilk dava tarihinden başladığının anlaşıldığı bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu
gerekçesi ile kararın kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, hükmün ilgili bentlerinin kaldırılmasına, ortak çocuk yararına dava tarihinden İlk Derece Mahkemesi karar tarihine kadar aylık 300,00 TL, karar tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, 60.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminatın boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının sair yönlerden istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilin OF ROAD ekibindeki arkadaşlarının aile dostları olduğunu, davalının iddialarını ispat edememiş olduğunu, davalının karşı davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili;erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiği, tamamen erkeğin kusurlu olduğu,kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının yoksulluk nafakasına engel olmadığı, kadın lehine hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, maddî ve manevî tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin karşılıklı davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı-karşı davacı kadın vekilinin tüm, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.