Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2839 E. 2024/351 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı açılan boşanma davasında kadın yararına nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Daha önce açılıp feragat edilen boşanma davasına konu olayların, kesin hüküm oluşturduğu ve boşanmaya sebep olan fiili ayrılığın tek başına manevi tazminat sorumluluğu gerektirmediği gözetilerek manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz bulunmuş ve bozulmasına, maddi tazminat miktarının ise az olduğu gerekçesiyle kadın yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/303 E., 2022/1919 K.

DAVA TARİHİ : 26.12.2017-10.08.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hozat Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2017/63 E., 2020/46 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı erkek ve davalı karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; daha önce açılan 2013/76 Esas sayılı davasının reddedildiğini, bu kararın 03.11.2014 tarihinde kesinleştiğini, davalı karşı davacı kadın ile 2012 yılından itibaren başlayan anlaşmazlıklar günden güne artarak devam ettiğini, bu tarihten beri ayrı yaşadıklarını, şimdiye kadar davalı karşı davacıyla aile birliğini kuramadıklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin daha önce açtığı dava erkeğin haksız olduğu gerekçesi ile reddedildiğini, aralarında geçen olaylar nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığını, erkeğin sürekli tehdit ve hakaretlerinin olduğunu, yıllara yayılan olumsuz davranışlarının olduğunu, erkeğin Avusturya'da başka bir kadından oğlunun bulunduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davasının reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin ortak konutun kilidini değiştirmek suretiyle eve girmesine engel olduğu, bu davranışı ile kadına yönelik duygusal şiddet içeren davranışta bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kusurlu olduğu: kadının ekonomik durum araştırma yazısında, kadının Avusturya'da ikamet ettiği ve sosyal yardım alarak geçindiğinin belirtildiği, düzenli bir gelirinin bulunduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının tedbir ve yoksulluk nafaka talebinin reddine, kadın yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğunu, davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının Türkiye'ye döndüğünü, ülkeye dönmesi halinde geçimini sağlayacak bir gelirinin bulunmadığını, tedbir ve yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaların, erkek tarafından 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına ve kadın tarafından ise 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açılan boşama davaları olduğu; İlk Derece Mahkemesi, erkeğin Hozat ilçesinde bulunan ortak konutun kapısının kilidini değiştirmek suretiyle kadının eve girmesine engel olup birlikte yaşamaktan kaçındığı, bu nedenle erkeğin tam kusurlu olduğu, erkek tarafından daha önce açılan boşanma davası akabinde yasal süresi içerisinde kadın tarafından karşı boşanma davası açıldığı, Hozat ilçesindeki ortak konutun kilidinin erkek tarafından değiştirilmesi vakıasına kusur olarak dayandığı, kadın vekili 12.09.2013 tarihinde karşı davadan feragat ettiğine dair dilekçe verdiği, feragat öncesi olayları af etmiş sayılmasının gerektiği ancak bu yönde istinaf başvurusu olmadığından eleştirmekle yetinildiği; erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına dayalı olarak açıldığı, tarafların reddedilen ilk davadan sonra bir araya gelmediği, koşulları oluştuğundan erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu; Avusturya mahkemesi, kadın yararına aylık 150,00 Euro nafakaya hükmettiği, Türkiye Mahkemelerince tanıma tenfiz kararı verilmediği, yabancı ülke mahkemesi tarafından verilen nafaka kararı Türkiye'de geçerli olmadığı, kadının Avusturya devletinden aldığı sosyal yardım bedelinin yurt dışına çıktığında kesileceği, böylelikle sürekli ve düzenli geliri olmadığı, boşanmaya neden olaylarda kusursuz olan kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği nedeni ile tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına uygun bir miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerektiği; 4721 sayılı Kanun’un 185 nci ve ve 186 ncı maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre dava sonuna kadar kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya sebep olaylardaki tarafların kusur durumlarına, günümüz ekonomik koşullarına ve paranın alım gücüne göre, hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata;kadın vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek ve davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının yurtdışında nafaka aldığını, kadın yararına nafaka koşullarının oluşmadığını, tazminat miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlarına ve gelirine göre belirlenen nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kadın yararına nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ile tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir

Taraflarca daha önce açılan karşılıklı boşanma davalarında erkeğin davasının, boşanma şartlarının oluşmadığı, vakıaların ispatlanmadığından; kadının karşı davasının ise feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenen evin kilidini değiştirme vakıasının kadın tarafından açılan ve feragat edilen boşanma davası öncesine ait olduğu sabittir. Daha önce açılıp feragat nedeniyle reddedilen davaya dayanak olay, bu dava için kesin hüküm oluşturacaktır. Reddedilen boşanma davasından sonra taraflar bir araya gelmedikleri gibi, fiili ayrılık süresi içinde davalının, eşinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi de iddia ve ispat edilmediğine göre boşanmaya sebep olan fiili ayrılık tek başına manevî tazminat sorumluluğunu gerektirmeyecektir. Bu durumda kadının manevî tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yününden kadın yararına, manevî tazminat yönünden ise erkek yararına BOZULMASINA,

2. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.