"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1580 E., 2022/2034 K.
DAVA TARİHİ : 01.10.2020- 26.10.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaman Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/272 E., 2021/265 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin ve ailesinin, kadına hakaret ettiğini, kadını aşağıladığını, erkeğin, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, pavyona gideceğini söyleyerek kadını yalnız bıraktığını, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, kadını tehdit ettiğini, erkeğin, kadına ve annesine şiddet uygulamaya çalışması üzerine kadının polisi aradığını, erkeğin, kadının yaptığı yemekleri eleştirdiğini, maddî katkı sağlamayarak evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, doğumda hastaneye gelmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının sürekli yalan ve yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, kumar oynadığını, kadının, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, kadının annesinin erkeği aşağıladığını ve erkeğe hakaret ettiğini, aynı zamanda kadına boşanması için baskı yaptığını, kadının sebepsiz yere erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek polis çağırdığını, kadının, doğumunu erkekten sakladığını, doğumdan sonra erkeğe haber vermediğini, çocuğun babaya gösterilmediğini, erkeğin eve dönme teklifini kadının kabul etmeyerek birlikte yaşamaktan kaçındığını, kadının annesinin barışma karşılığında erkekten üç adet bilezik istediğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetinin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının gerçek dışı ithamla aksi ileri sürülüp yanıltıcı beyanda bulunulduğu, aynı şekilde bahis oynayanın ... olmasına rağmen, bahis oynayanın ... olduğunun ileri sürüldüğü ve bu şekilde yanıltıcı beyanda bulunulduğu, fiziksel şiddet uygulandığı iddiasıyla eve polislerin çağrıldığı, devamında ise bizzat ...'nın kolluk ekiplerine fiziksel şiddet olmadığını beyan ettiği, ...'nın annesinin ...'a hakaret içerikleri sözler söylediği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; delil dilekçesini süresinde sunmadığını, kesin süre geçtikten sonra tanıklarını bildirdiğini, ikinci tanık listesi ile bildirdiği tanıklarının dinlendiğini,anıklarının dinlenmeden önce duruşma salonunda hazır bulunduklarını, erkeğin kadını affettiğinden bahisle kadına kusur yüklenemeyeceğini ileri sürerek kararın her iki dava yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dayanılan ve ispatlanan tüm vakıaların yüklenilmemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tedbir nafaka şartlarının oluşmadığını, velâyetin anneye verilmesinin çocuğun yüksek yararına uygun olmadığını, maddî tazminat miktarının az ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, maddî tazminat miktarı, manevî tazminat talebinin reddi, velâyet ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek vekilinin delil listesini usulüne uygun ve süresinde sunduğu, bu liste ile bildirdiği tanıklarının ikinci tanık listesi niteliğinde olmadığı, erkeğin bir kısım tanıklarının dinlendiği sırada diğer tanıklarının duruşma salonunda hazır bulunduğu hususu kadın vekili tarafından ispatlanamadığı; İlk Derece Mahkemesinin kadının tanıklarının yanlı beyanda bulunma ihtimalinin bulunduğuna dair değerlendirmesi doğru olmadığı, asıl olanın tanıkların doğru söylediğinin kabulü olduğu; erkeğin, siz kaç paralık adamsınız, ağzınız açlıktan kokuyor diyerek kadının ailesini aşağıladığı, kadının annesini ortak konuttan kovduğu vakıalarının ispatlandığı, ispatlanan bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği; Mahkemece belirlenen kusurlu davranışların yanında ayrıca kadın ve ailesi tarafından erkeğe ortak çocuğun doğumunun haber verilmediği, kadının, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığının ispatlandığı, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu, erkeğin, kadının davasına itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, kadın yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin ikinci fıkra koşullarının gerçekleştiği, kadının davasının da kabulüne karar verilmesi gerektiği: İlk Derece Mahkemesince alınan 09.03.2021 tarihli uzman raporu ile çocuğun henüz 8 aylık olduğu, annesinin bakım ve gözetiminde kaldığı, yaşı ve gelişim dönemi düşünüldüğünde halen anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyacağı, çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuk açısından sakınca yaratmayacağı izlenimi edinildiğinin rapor edildiği çocuğun yüksek yararı gereğince velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu; velâyet kendisine verilmeyen baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin dosya kapsamına uygun olduğu çocukla baba arasında kişisel ilişki terditli kurulmuş ise de buna ilişkin açık istinaf talebi bulunmadığından kişisel ilişkiye ilişkin kararın da isabetli olduğunun kabulü gerektiği; 4721 sayılı Kanun’un 169 uncu, 185 nci ve 186 ncı maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın ve çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru, miktarın isabetli olduğu; toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda davalı - karşı davacı erkeğin, kadına oranla daha az kusurlu olduğu erkek en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak maddî tazminat takdirinin yerinde ve miktarının uygun olduğu; boşanmaya sebep olan olaylarda kadının, erkeğe oranla daha ağır kusurlu olduğu, bu olayların erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiillerin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak erkek yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası; kadının davasının da 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata; velâyetin anneye verilmesine, tedbirende anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, taraf vekillerinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kusurun derecesinin hatalı belirlendiğini, erkek yararına hükmedilen tazminatların hatalı olduğunu, tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, nafaka miktarlarının az olduğunu, yoksulluk nafakası verilmesi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri, nafakaların miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, tazminat koşullarının taraflardan hangisinin yararına oluştuğu, nafakaların miktarı ile kadın lehine yoksulluk nafakası şartları oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.