"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1112 E., 2022/1475 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Siverek Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/518 E., 2022/96 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili adına boşanma dava dilekçesi ve anlaşmalı boşanma protokolünü kendi lehine hazırlayıp müvekkiline göstererek, müvekkili adına kendisinin mahkemeye giderek anlaşmalı boşanma davası açtığını, mahkemece anlaşmalı boşanmaya karar verildiği ve kararın kesinleştiği, davalı tarafın iki ayrı anlaşma protokolü hazırladığını, müvekkiline okuttuğu protokolde mal paylaşımı ve mal rejimi ile ilgili hiçbir husus bulunmaz iken diğer yani müvekkiline imzalatarak mahkemeye sunduğu anlaşmalı boşanma protokolünde ise mal rejimi ve mal paylaşımı haklarını talep etmediğine dair iki kelime eklendiğini, anlaşmalı boşanmaya tehdit ve hile ile ulaştığını, korkutucu etkinin geçmesi üzerine mal rejimi davası açtığında protokolden dolayı açma hakkı bulunmadığını öğrendiğini, bunun üzerine bu davanın açıldığını, bu nedenle müvekkili aleyhine evvelce verilen ve hileli yollar ile kesinleşen kararın icrasının durdurulmasına, yargılamanın iadesi taleplerinin kabulü ile Siverek Aile Mahkemesinin 21.05.2019 tarih ve 2019/174-260 Esas-Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiş.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, yargılamanın yenilenmesi davasının öncelikle hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının tüm iddialarının yersiz olduğunu, kendisine aile konutu olan evin verilerek anlaşmalı boşanma yapıldığını, mahkemeye davacının bizzat katıldığını ve protokolde imzası olduğunu ve mahkemede imzasını ve protokolü kabul ettiğini beyan ettiğini, mahkemede bizzat beyanda bulunup tutanağı imzaladığını, hile ve tehditin söz konusu olmadığını, iftira niteliğinde beyanlar olduğunu, davalı erkeğin evlenmesi üzerine bu iddialarda bulunulduğunu, taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 22.09.2020 tarih ve 2020/90 Esas, 2020/266 Karar sayılı kararı ile; davanın hak düşürücü süre itirazı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 17.11.2021 tarih ve 2021/47 Esas, 2021/2717 Karar sayılı kararı ile; davanın harca tabi olduğunu, dava harcı alınmadan müteakip işlemlerin yapılamayacağını, ayrıca adli yardım talebi de olup bu talep hakkında da olumlu olumsuz karar verilmediğini belirterek eksikliklerin giderilmesi amacıyla İlk Derece Mahkeme hükmünün kaldırılmasına, mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yargılamanın iadesinin olağanüstü bir yasa yolu olduğu, böyle bir nedenle istekde bulunabilmesi için dayanılacak sebeplerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesinde sınırlı olarak gösterildiği, 377 inci maddesinde de yargılamanın iadesi için hak düşürücü sürenin belirlendiğini, somut olayda Siverek Aile Mahkemesinin boşanma kararının 16.07.2019 tarihinde kesinleştiğini, talep eden vekilinin, müvekkilinin boşanma davasına konu protokolü karşı tarafın hilesi ile imzaladığını iddia ettiğini ancak boşanmanın kesinleşmesinden sonra bu iddialarını 3 aylık dava süresi içerisinde iddia ederek herhangi bir talepte bulunmadığını, 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde öngörülen hileli davranış olumlu (aktif) bir eylem biçiminde olabileceği gibi, çekinme ve susma gibi olumsuz, (pasif) bir şekilde de ortaya çıkabileceğini, bütün sorunun bu hilenin hükmü etkilemiş olup olmadığı, gerek olumlu, gerekse olumsuz davranışın bilerek yapılıp yapılmadığını belirlemekte toplandığını, (Yargıtay HGK 2016/8-788 Esas, 2016/802 Karar) somut dosyada; davacı hile ile anlaşmalı olarak boşandığını iddia etmiş ise de, tarafların boşanmasına ilişkin dava dosyası anlaşmalı boşanma davası olarak açılarak, dava dilekçesi ekinde mahkemeye müşterek imzalı protokol sunmaları üzerine yapılan duruşmada asillerin ve hakim huzurunda bizzat boşanmanın mali ve kişisel sonuçları ile müşterek çocukların durumuna ilişkin uzlaşma sağladıklarının beyanlarıyla tespit edilerek imzalarıyla tasdik ettirilmiş, kararın tebliğ edilmesi ile kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleştirilmiş olduğunu, davacının duruşmaya katılan kişinin kendisi olmadığına, zabıttaki ve protokoldeki imzanın kendisi tarafından atılmadığına ilişkin bir iddiası da bulunmadığı gibi, davacı tarafından bahsedilen olguların Hukuk Genel Kurulu Kararında açıklanan hile tanımına göre, hileli bir davranış olarak kabul edilmesi mümkün olmadığını, kaldı ki; eldeki davanın, hakim tarafından re'sen gözetilmesi gereken anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek yargılamanın iadesi talebinin hak düşürücü süre itirazı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde ; davalının kötü niyetli, hileli ve tehdit eylemleri ile davacının iradesinin sakatlandığını, anlaşmalı boşanmaya konu protokolün davacının iradesini taşımadığını, planlı bir şekilde çocukları üzerinden tehdit eylemleri gerçekleştirerek anlaşmalı boşanmayı elde ettiğini, duruşma akşamı da tehdit ettiğini, boşanma kararı alındıktan sonra itirazı engellemek için 15-20 gün daha ortak konutta kaldığını ve boşanmanın kesinleşmesini sağladığını, ceza dosyasında tehdit nedeniyle mahkum olduğunu ancak kesinleşmediğini, irade sakatlığında on yıllık zamanaşımı süresinin dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin iradesinin tehdit ile sakatlandığını, esasa girilmeden hak düşürücü süreden reddin hatalı olduğunu, davanın esasına girilerek imza araştırması yapılması gerektiğini, tehditin ve hilenin araştırılarak davanın esastan incelenmesi gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla İlk Derece Mahkemesinin delil değerlendirmesi ve davanın reddi gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, kararda usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılarak davanın kabulü gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yargılamanın iadesi istemine ilişkin davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı, davanın hak düşürücü süreden reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 374 üncü maddesi, 375 inci maddesi, 377 inci maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.