"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3918 E., 2023/13 K.
DAVA TARİHİ : 04.11.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/310 E., 2022/298 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îilerine, karşı davanın reddine, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların, erkeğin ailesi ile birlikte kaldıklarını, erkeğin kadına, sözel, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, süregelen şeklide başka kadınlarla sadakatsiz olduğunu, aşırı şekilde alkol kullandığını, sürekli tefecilere borçlanarak aileyi zor durumda bıraktığını, son olayda müvekkiline ağır şekilde fiziksel şiddet uyguladığını, boğazını sıkarak öldürmeye teşebbüs ettiğini, tehdit ettiğini, bu nedenle müvekkilinin ailesine sığınmak zorunda kaldığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiş, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşine karşı ilgisiz ve sevgisiz davrandığını, şiddet olayının karşılıklı olduğunu, sürekli boşanacağım dediğini, evi terk ettiğini, çocuklara şiddet uyguladığını, erkeğin hastalığı ile ilgilenmediğini, beddua ettiğini, cinsel ilişkiden kaçındığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babalarına verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına, erkek yararına, 10.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve çeyiz alacağı davalarının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu hususun Ünye Devlet Hastanesinin 23.10.2019 tarihli raporu ile ve tanık beyanları ile sabit olduğu, davalı-karşı davacı erkeğin sürekli borçlanarak ekonomik şiddet ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, aşırı alkol kullanarak eşine sosyal şiddette bulunduğu, kadını kendi ailesiyle birlikte yaşamaya mecbur bıraktığı, bağımsız bir konut açmadığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, evliliğin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, tanık beyanlarında kadının birlik görevlerini yerine getirmediği ancak erkeğin engelli kardeşine baktığı şeklinde beyanda bulunduğu bu haliyle tanıkların aynı doğrultuda beyanda bulunmadıkları dolayısıyla iddia edilen bu vakıanın şüpheye mahal vermeyecek şekilde ispat edilemediği, davalı-karşı davacı erkeğe yönelik olarak iddia edilen şiddet eğilimi açısından yapılan değerlendirmede ise erkek tanıklarından Hayriye ve Hatice vermiş oldukları beyanlarında çelişkilerin bulunduğu, Hayriye kadının erkeğe önce bir tokat attığını, tanık Hatice ise boğazına sarılarak sen adam mısın şeklinde söylemi olduğunu beyan ettiği, beyanların örtüşmediği; ayrıca kadının tanığı Altan tarafların komşusu olduğu "tarafların sürekli tartışmalarını duyardım, genellikle davalının bağırdığını duyardım, davacının sesini duymazdım, zaten davacının ağızı var dili yoktur, ancak davalı davacıya karşı hakaret ve sinkaflı kelimeler kullanırdı, ben hep duyardım" şeklinde beyanda bulunduğu, kadının erkeğe yönelik şiddet eylemini gerçekleştiğine yönelik yeterince kanaat edilemediği, çocuklara şiddet uygulanmasına ilişkin iddianın da ispat edilemediği, bu nedenle kadına atfı kabil bir kusur ispat edilemediği, dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporları ile idrak gücüne sahip çocukların tercihleri gözetilerek çocukların velâyetlerinin babalarına verilmesi gerektiği, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, boşanmakla yoksulluğa düşen kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşulları oluştuğu, gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babalarına verilmesine, anneleri ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir, aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren yasal faizleriyle birlikte 12.000,00 TL maddî, 12.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, eşya alacağı davasında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; nafakalar ve tazminatların miktarları, tazminatların faiz başlangıç tarihi, ziynet eşyası alacağının reddedilen kısmı yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü ve ferileri, karşı davanın reddi, ziynet alacağı davası yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin ziynet alacağına ilişkin nispi harcı süresinde yatırmadığından erkeğin ziynet alacağına ilişkin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılması gerektiği, kadının reddine karar verilen ziynet alacağına ilişkin kararın miktar itibariyle kesin olduğundan usulden reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kadına kusur yüklenmemiş ise de kadının da eşine ve çocuklara şiddet uyguladığı, ev işleriyle ve çocuklarıyla ilgilenmediği, bu kusurlu davranışların kadına yüklenmesi gerektiği, bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda "eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, sürekli borçlanarak ekonomik şiddet ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, aşırı alkol kullanarak eşine sosyal şiddette bulunduğu, kadını kendi ailesiyle birlikte yaşamaya mecbur bıraktığı müstakil bir konut açmadığı, başka bir kadın ile görüştüğü, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı" anlaşılan erkeğin ağır, "eşine ve çocuklara şiddet uyguladığı, ev işleriyle ve çocuklarıyla ilgilenmediği" anlaşılan kadının az kusurlu olduğu, gerçekleşen kusur durumu nazara alınarak karşı davanın da kabulü gerektiği, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre az olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının özellikle kendisi yoksul olanın nafaka ödemekle yükümlü tutulamayacağı bu nedenle kadın aleyhine ortak çocuklar lehine iştirak nafakası takdir edilmemesinde ve boşanmanın eki niteliğindeki maddî ve manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel olacağı bu nedenle hükmedilen maddî ve manevî tazminatlara boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faiz uygulanmasında herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile erkeğin ziynet alacağına yönelik istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, kadının ziynet alacağına yönelik istinaf başvurusunun miktar yönünden usulden reddine, tarafların boşanma davalarına ilişkin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir, aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren yasal faizleriyle birlikte 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, faiz başlangıç tarihi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık, karşı davanın kabulü kararının isabetli olup olmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tazminat ile nafaka miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlara kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz işlemesine karar verilmesinin isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı, 194 üncü, (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle dinlenen erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmının kadının " çocuklara şiddet uyguladığı, ev işleriyle ve çocuklarıyla ilgilenmediği" vakıasının gerçekleştiğini kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğunun ve bu itibarla kadının çocuklara şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediğinden bahisle kusurlu bulunmasının doğru olmadığının, yine de boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı kadının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2. Davacı-karşı davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.