"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1388 E., 2023/89 K.
...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/445 E., 2021/447 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ailesinin kadına şiddet uyguladığını, davalının üç yıl önce geçirdiği mesleki bir soruşturma nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu, evin ve çocukların harcamalarından kısıtlamaya gittiğini, tedavi olması yönündeki talebini reddettiğini, son olayda kadının davalı ile yaşadığı tartışmadan sonra Polatlı'da yaşayan annesine gittiğini, ortak çocuğun ısrarına dayanamayarak eve döndüğünü, davalının kadının ablasının evine gittiğini ve kapıları yumrukladığını, ablasının uzaklaştırma kararı aldırdığını ve şikayetçi olduğunu, ortak haneye döndüğünde kadının evden gitmesini bahane ederek şiddet uyguladığını, eş ve ailesine hakaret ettiğini ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; iddiaları kabul etmediğini, kadının her tartışmalarında sinkaflı kelimeler kullandığını, tehdit ettiğini, şiddet uyguladığını, 2016 yılında işinde açığa alındığını, 60 gün sonra işine geri çağrıldığını, eşinin bu süreçte kendisine destek olmadığını, başkalarının yanında yatağını ayırdığını söyleyerek aşağıladığını, tehdit ettiğini, evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini belirterek, davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ortak çocukların velâyetinin kendisine verilmesini, tarafına 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin davacı kadına karşı şiddet uyguladığı, ortak çocuklara annelerine karşı kötü kelimeler kullandırttığı kadının ise erkeğe saldırarak şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği belirtilerek boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, çocukların yaşı, ihtiyaçları ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak tarafların ortak çocukların velâyetinin belirlendiği, tarafların ekonomik sosyal durumu ve kusur durumu dikkate alınarak nafaka, maddî ve manevî tazminat yönünden değerlendirme yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocukların fiilen anne yanında kaldıkları, uzman raporu dikkate alınarak ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için 06.01.2020 tarihinde takdir edilen 2008 doğumlu ... için aylık 600,00 TL, 2010 doğumlu ... için aylık 500,00 TL tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine 18.06.2020 tarihinde hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aylık 600,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve nafakalar yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve nafakalar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, kadının reddedilen tazminat talebi, nafakaların miktarları ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ... (2008) ve ... (2010) yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf itirazları esastan reddedilmiştir. Hüküm yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. Her ne kadar Mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle hüküm verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadına yüklenen eşine hakaret etmek vakıasının dava tarihinden sonra gerçekleştiği ve bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Hal böyle iken Mahkemece tarafların belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
5.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere; boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına uygun miktarlarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak bu taleplerin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, davacı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi ile yoksulluk nafakasının ve ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, davacı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddi ile yoksulluk nafakasının ve ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
3. Davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...