"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/925 E., 2022/2166 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalova Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/878 E., 2020/123 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, ancak temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırıldığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun bulunmadığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyanın tetkikinden, adli yardım talebinde bulunmuş olan davalı erkeğin temyiz karar ve başvuru harcını yatırmış olduğu anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin evlilik sürecinde sadakatsiz davranışları olduğunu, en son FETÖ soruşturmasından tutuklanmadan önce bir kadın ile ilişkisi olduğunu, ceza evinden tahliye edilmesinden sonra da ilişkisinin devam ettiğini ve kadının ailesinin erkeği ziyaret için evde bulundukları sırada evden ayrılıp dönmediğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 25.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, evden tehdit ve şantaj ile kovulduğunu, dava dilekçesinde belirtilen üçüncü kişi kadının sosyal arkadaşı olduğunu ve onun eski tarihli bir faturasını ödemiş olmasının sadakatsizlik iddiasını ispatlamadığını, yardım amaçlı olarak diğer kadının faturasını ödediğini, eşinin cüzdanını ve telefonunu izinsiz alıp oradaki bilgileri, işi gereği gizli kalması gereken bilgiler de dahil olmak üzere, çevreyle paylaştığını, sürekli sigara içip eşinin ve çocukların sağlığını tehlikeye attığını, eşinin ve ailesinin kendisine hakaret ettiğini, ailenin sürekli ortak konutta kaldığını ve kızlarını boşanmaya yönlendirdiklerini, eşinin saldırgan ve sinirli olduğunu, çocuklarla ilgilenmediğini ve onlara şiddet uyguladığını ve gizli birikim yaptığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda başka kadınla görüşüp ortak çocuğu bu kadın ile tanıştırarak güven sarsıcı davranan ve evi terk eden erkeğin ağır kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, kadın lehine tazminat ve nafakalara hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düştüğü ve ortak çocuk Şule ...'un velâyetinin anneye verilmesinin uygun olacağı gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Şule ...'un velâyetinin anneye verilerek çocukla baba arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki kurulmasına, Şule ... için ara karar ile hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar tedbir nafakası olarak ve kararının kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasına her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artış yapılmasına, ortak çocuk Zeynep için hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine ve kadın lehine 3.400,00 TL maktu vekâlet ücreti takdirine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kendisinin kusurunun bulunmadığını, kadının çalıştığını ve kadın lehine tazminat ve nafakalara hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ve kararın kaldırılması gerektini beyanla; boşanma hükmü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve vekâlet ücreti yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ortak çocuk Şule ...'un 30.01.2022 tarihinde ... olduğu, çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasının ... olduğu tarih itibariyle sona erdiği, çocuğun ... olduğu tarihte boşanma kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle tedbir nafakasının iştirak nafakasına dönüşmeyeceği ve bu nedenle kadının çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasına ÜFE oranında artış talebi olmamasına rağmen bu yönde hüküm kurulmasının sonuca etkili olmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; boşanma kararı yönünden temyizinin bulunmadığı ve kendisinin boşanmaya sebebiyet veren bir kusurunun bulunmaması nedeniyle aleyhine tazminat ve nafakalara hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadına kusur olarak eklenecek vakıa bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmadığı, ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların yasal koşullarının bulunup bulunmadığı, tazminat ve nafakalara hükmedilebilmesinin koşulları bulunuyorsa miktarlarının fazla olup olmadğı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.