Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3034 E. 2024/31 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aile konutu üzerinde malik olmayan eşin rızası olmaksızın tesis edilen ipoteğin kaldırılması talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi uyarınca geçersiz olması ve bankanın basiretli bir tacir olarak bu durumu bilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin ipoteğin kaldırılmasına ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/826 E., 2022/923 K.

DAVA TARİHİ : 06.08.2014

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılardan ...’nun 01.07.1998 yılında evlendiklerini, tarafların 18.10.2012 tarihinden itibaren davalı adına kayıtlı 30 ada 2 parsel, Batıkent Mah. 2647 Sokak, Life Court 3 sitesi, 11. Kat, 21 Numaralı, Yenişehir/Mersin adresinde yer taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davalı eşin müvekkilinin bilgisi dışında aile konutu üzerine 10.06.2013 tarihinde dava dışı şirket yararına ve davalı banka lehine 250.000,00 TL değerinde ipotek tesis ettirdiğini, malik olmayan eşin açık rızası alınmaksızın tesis edilen işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi uyarınca geçersiz olduğunu ileri sürerek aile konutu üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhinin bulunmadığını, bankanın taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının bilmesinin mümkün olmadığını, davalı erkek eşin adresinin başka bir adres olduğunu, bu nedenle bankanın tapu kaydına güvenerek gerçekleştirdiği ipotek tesisi işleminde iyi niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

2. Diğer davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mersin 4. Aile Mahkemesinin 26.05.2015 tarihli ve 2014/481 Esas, 2015/405 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın tapu kaydına 04.08.2014 tarihinde aile konutu şerhi konulduğu, ipotek tesis tarihinde taşınmaz üzerinde şerh bulunmadığı, ancak ipotek alacaklısı bankanın tacir sıfatı nedeniyle basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü altında bulunduğu, dolayısıyla bankanın taşınmazın aile konutu olduğunu bilmediğini ileri süremeyeceği, ne var ki, davacının taşınmaz üzerinde tesis edilen ipotekten haberi olmadığına ilişkin olarak iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ve davalı ... tarafından davanın reddi yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 15.02.2016 tarihli ve 2015/21903 E. ve 2016/2479 K. sayılı kararı ile; “... Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık" olması gerekir (Mustafa Alper GÜMÜŞ, Türk Medeni Kanununun Getirdiği Yeni Şerhler; Vedat Kitapçılık, İstanbul 2007, Birinci Basıdan İkinci Tıpkı Bası, s. 41-42). Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “açık rızası" şarttır. Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde eşin "açık rızası" alınmadan yapılan işlemin Hukuk Genel Kurulunca da açıkça ifade edildiği üzere "geçerli olduğunu" kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin "açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Hal böyle olunca, mahkemece Hukuk Genel Kurulunca benimsenen yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Davalı bankanın karar düzeltme talebi Dairemizin 11.05.2016 tarih ve 2016/8275 E., 2016/9704 K. sayılı karar ile reddedilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 08.09.2016 tarihli ve 2016/410 Esas, 2016/579 Karar sayılı kararı ile; bozma ilamında belirtildiği üzere davacı eş tarafından gösterilen rızanın herhangi bir şekle tabi olmadığı, kanunda“açık rıza” aranmasının belirtildiği, bu ifadenin yazılı olması gerektiği anlamına gelmeyeceği, dava konusu ipoteğin davacının açık rızası alınmaksızın konulduğu iddiasında ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, dosyada bu iddiaya dayanak tek tanık beyanının mevcut olduğu, bu beyanın da hükme esas alınamayacak nitelikte olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

2. Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 05.11.2018 tarihli, 2017/6429 Esas, 2018/12392 Karar sayılı kararı ile; Dairece verilen 2015/21903 Esas ve 2016/2479 bozma kararının usul ve kanuna uygun bulunduğu, mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2017 tarihli ve 2017/2-1610 E. ve 2017/668 K. sayılı kararı ile; direnmeye ilişkin kısa kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 ve 294 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen niteliklere uygun şekilde oluşturulmadığı gerekçesiyle usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar verilmesi için karar usulden bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1.Mersin 4. Aile Mahkemesinin 18.07.2017 tarihli ve 2017/350 E., 2017/486 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi kararda yer alan aynı gerekçeyle önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiştir.

2. Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.12.2021 tarihli ve 2018/2-1094 E., 2021/1616 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren aile konutu olarak kullanıldığı, davalılardan malik eşin dava konusu aile konutu üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettirdiği, bu işlem sırasında davalı banka tarafından malik olmayan davacı eşin açık rızasının alınmadığı, bu noktada basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı bankanın iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği, aile konutu niteliğini taşıdığı hususunda duraksama bulunmayan taşınmaz üzerinde davacının açık rızası alınmadan, 4721 sayılı Kanunun 194 üncü maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasının anılan maddenin amacına uygun olmadığı gerekçesiyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Tüm dosya kapsamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığının ilamı birlikte değerlendirildiğinde; ipotek işlemine davacının "açık rızasının" bulunmaması sebebiyle davanın kabulü ile davaya konu Mersin İli, Yenişehir İlçesi, Çiftlik Mahallesi, Kızboğuldu Mevkii, 30 Ada, 2 Parsel, 11. Kat, 21 Nolu bağımsız bölümde kayıtlı davacı ve davalı ...'nun aile konutu olduğu anlaşılan taşınmaz üzerine davalı banka lehine 10.06.2003 tarihinde verilen 250.000,00 TL bedelli ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı banka vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, müvekkil bankanın iyi niyetinin korunmadığını, davacının ipotek işlemine rızasının olmadığını bilmenin mümkün olmadığını, davacının dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini ileri sürerek; davanın kabulü yönünden verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; malik olmayan davacı eşin 4721 sayılı Kanunun 194 üncü maddesi uyarınca açtığı ipoteğin kaldırılması istemli davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi, 194 üncü maddesi;, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı banka vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.