Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3079 E. 2023/2427 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği ve nafaka miktarı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, usul ve yasaya uygun bulunan bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1460 E., 2022/2085 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/678 E., 2021/198 K.

Taraflar arasında erkeğin açtığı asıl tedbiren velâyet ve kişisel ilişki davası ile birleşen boşanma davası ve kadının açtığı birleşen bağımsız tedbir nafakası davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince her üç davanın da kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve nafaka davasının reddedilen kısmı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... erkek vekilince kusur belirlemesi yönünden, davalı-davacı kadın vekilince kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası ile birleşen bağımsız tedbir nafakası davası yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması halinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre temyize konu kadının birleştirilen bağımsız tedbir nafakası davasında reddedilen tedbir nafakası yıllık toplam miktarı 102.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı-davacı kadın vekilinin birleştirilen nafaka davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin, reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili 18.08.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkiline 2011 yılı Ağustos ayında akciğer nakli olması gerektiği söylenince İstanbul'dan Eskişehir'e taşındıklarını, yatarak tedavi sürecinin 12.11.2016 tarihinde başladığını, naklin 01.04.2017 tarihinde gerçekleştiğini, nakil amacıyla müvekkilinin 16.01.2017 tarihinden bu yana Ankara'da ikamet ettiğini, müvekkilinin 2015 yılı Aralık ayında şiddetli geçimsizlik nedeniyle müşterek evden ayrıldığını, 11.04.2016 tarihinde İstanbul'a tayin olduğunu, 05.04.2016 tarihinde boşanma davası açtığını, hastalığın ilerlemesi nedeni ile 15.11.2016 tarihinde davasından feragat ettiğini, ancak kadının kararı istinaf ettiğini, müşterek çocuğun geleceği için alınan tüm ödemeleri müvekkili tarafından yapılan kadın adına kayıtlı aile konutunun 23.06.2017 tarihinde kadın tarafından haber vermeksizin satıldığını öğrendiğini, kadının aşırı kıskanç olduğunu, evlilik süresinde her şeyi kendisi yönlendirmek istediğini, hemen hemen her gece evde alkol aldığını, geç saatlere kadar müzik dinlediğini, çevresindeki herkesle kavgalı olduğunu, anlaşmazlık yaşadığını, müvekkilinin iş arkadaşı ile müvekkilini zor durumda bırakacak konuşmalar yaptığını, müvekkilinin antropoza girdiğini söylediğini, müvekkilinin 52 gün yoğun bakım sürecinden çıktığı ve telefonuna ulaşılabilir olduğu anda müvekkiline geçmiş olsun dahi demeden maddî taleplerde bulunduğunu, taraflar arasında olan her şeyi çocuğa anlattığını, müvekkilinin mesajlarını çocuğa okuttuğunu, çocuğun psikolojisinin bozulduğunu, çocuğun yanında müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkili ile çocuğun görüşmesini engellediğini belirterek ortak çocuğun tedbiren velâyetinin babaya verilmesini, tedbiren ve tensiben yatılı ve ... süreli kişisel ilişki kurulmasını talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili 15.03.2019 tarihli birleşen dava dilekçesi özetle; kadının en ... sorunu bile çok büyüterek kavga boyutuna taşıdığını, alkole aşırı düşkün olduğunu, kavgacı, saldırgan ve geçimsiz olduğunu, kadının müvekkilinin kişiliğine, iş hayatına, çevresine saygısız olduğunu, sevgi ve saygı göstermediğini, müvekkilini aşağıladığını, ... düşürdüğünü, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilinin ... süre yoğun bakımda kaldığını, bu süre zarfında müvekkiline hiç bir manevî destekte bulunmadığını, hastaneye dahi ziyarete gelmediğini, müvekkilinin Almanya'ya tedavi amaçlı tek başına gitmek zorunda kaldığını, evlilik birliği içinde alınan iki adet taşınmazı müvekkilinin haberi olmadan sattığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili 20.09.2017 tarihli asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, müvekkilinin gerek teşhise kadar olan süreçte gerek teşhis sonrası başlatılan tedavi sürecinde kadının büyük destekçisi olduğunu, tüm süreçte yanında olduğunu, ortak karar ile Eskişehir'e taşındıklarını, taşınmadan sonra erkeğin işle ilgili görüşme ve toplantıları bahane ederek İstanbul'a gitmeye başladığını, bu gidişlerinin sıklaştığını, 2015 yılı Ekim ayında erkeğin Aylin A. adlı kadın ile birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarını bulduğunu ve aldatıldığını anladığını, erkeğin 2015 yılı Aralık ayında evi terk ederek Aylin A. ile birlikte yaşamaya başladığını, erkeğin boşanma davası açtığını, davasından feragat ettiğini, maddî desteğini kestiğini, istediği zaman çocuğunu gördüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili 09.10.2017 tarihli birleşen bağımsız tedbir nafakası dava dilekçesinde özetle; erkeğin başka bir kadınla ilişki kurduğu, evi terk ettiği, bu ilişkiden evlilik dışı çocuğunun olduğu, evin ve ailenin ihtiyaçları ile ilgilenmediği gerekçesiyle müvekkili yararına aylık 5.000,00 TL, ortak çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı kadın vekili erkeğin birleşen boşanma davasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; erkeğin tüm iddialarının feragat edilen dosyada ileri sürülen iddialar olduğunu, müvekkiline feragat tarihinden sonraya dair atfedilen tek kusurun ameliyatları sırasında ve sonrasındaki süreçte müvekkilinin erkeğe manevî destek vermediği olduğunu, müvekkilinin erkek ile konuşmasının Aylin A. adlı kadın tarafından yasaklandığını, erkeğin telefonunun Aylin'in elinde olduğu için müvekkilinin erkek ile iletişim kuramadığını, İzmit'deki evi erkeğin verdiği vekâletname ile sattığını, satış paralarının da ortak borçlar ve ipotek bedellerini karşılamak üzere kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evi terk ettikten sonra 05.04.2016 tarihinde Eskişehir 4. Aile Mahkemesi’nin 2016/257 Esas sayılı dosyasında boşanma talepli dava açtığı, bu boşanma davasından 15.11.2016 tarihinde feragat ettiği, feragat öncesine ait dayandığı vakaların affedildiği anlamına geldiği, erkeğin açtığı iş bu boşanma davasında feragat nedeniyle reddedilen boşanma davasından farklı olarak isnat edilen vakıaların ise ameliyat geçiren erkek ile ilgilenmemek evlilik birliğinin devamı süresinde edinilen İstanbul ve Kocaeli’ndeki iki adet taşınmazın kocadan habersiz kadın tarafından satılması, ortak çocuğu babaya karşı tavır alması için etkilemesi olduğu, bu vakaların kusur değerlendirmesinde dikkate alındığı, başka bir kadınla yaşayan ve kadına karşı boşanma davası açan erkeğe karşı ayrı yaşama hakkına sahip olan kadının 01.04.2017 tarihinde ameliyat geçiren erkeği ziyaret etmemesi, hastalığı ile ilgilenmemesinin en fazla ahlaki yükümlülük olarak değerlendirilebileceğinden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadına isnat edilebilecek kusurlu davranış olarak değerlendirilemeyeceği, ancak feragat nedeniyle reddedilen dava tarihinden sonraki dönemde kadının erkeğin ameliyat aşamaları dahil hastalığın tedavisi sürecinde inşallah geberir şeklinde beyanda bulunduğu, İstanbul ve İzmitteki iki taşınmazı erkekten habersiz 23.06.2017 tarihinde sattığı ancak satış bedelinin erkeğin tedavisi yönünde kullanılmadığı, erkeğin ise sadakate aykırı davranması ve ... sarsıcı eylemleri ile müşterek haneden 2015 yılında ayrıldığı, evin ve ailenin ihtiyaçlarının giderilmesinde ilgisiz davrandığı, erkeğin kadına karşı daha fazla kusurlu olduğu gerekçesi ile erkeğin açtığı asıl tedbiren velâyet ve kişisel ilişki davasının kısmen kabulü ile erkeğin ortak çocuğun velâyetine ilişkin talebin reddine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, kadın tarafından açılan birleşen bağımsız tedbir nafakası davasında davanın kısmen kabulü ile kadının öğretmen olarak emekli maaşı ile geçimini sağladığı göz önüne alınarak lehine tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, ortak çocuğun bakım ve gözetimi anne tarafından sağlandığından birleşen dava tarihinden geçerli olmak üzere ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, erkek tarafından açılan birleşen boşanma davasında davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın tarafından açılan birleşen bağımsız tedbir nafakası davasında çocuk lehine takdir edilen tedbir nafakasının tekerrüre sebebiyet verilmemesi açısından erkek tarafından açılan boşanma davasında çocuk için takdir edilen tedbir nafakasından mahsubuna, boşanmaya sebep olaylarda tarafların karşılıklı kusur durumları, sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak kadın lehine tedbir nafakası takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin başka bir kadın ile ilişki yaşaması ve bu kadından çocuk sahibi olması nedeniyle tam kusurlu olduğunu, tek bir tanığın duyuma dayalı beyanına dayanılarak müvekkilinin ortak taşınmazları erkekten habersiz sattığı gerekçesiyle müvekkilinin de kusurlu bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, taşınmazlar vekâletname ile satıldığını ve erkeğin bilgisi olduğunu, satış paralarının da ortak borçlar ve taşınmaz üzerinde bulunan ipotek bedellerini karşılamak üzere kullanıldığını, erkeğin iddiasının ispat edilemediğini, taşınmazın satış parasının erkeğin tedavi masraflarına kullanılmaması yönündeki tespitinin kabul edilemez olduğunu, erkeğin bankada ... bir konumda çalıştığını, geniş içeriklere sahip özel sağlık sigortasından faydalandığını, tedavi olurken masraflarının da bu sigortadan karşılandığını, tedavi nedeniyle herhangi bir ekstra masrafının olmadığını, tam kusurlu olan erkeğin boşanma davasının reddi gerektiğini, müvekkilinin emekli öğretmen olup erkek ile karşılaştırıldığında ekonomik durumu arasında fahiş farklılıklar olduğunu, erkeğin 20.000,00 TL'nin üzerinde gelirinin olduğunu, nafaka ve tazminatların reddinin hatalı olduğunu, emekli maaşı almanın yoksulluk nafakası talep edilmesine engel olmadığını, tanık Esma Erişen'in dinlenilmesi yönündeki taleplerinin reddinin hukuki haklarının dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğunu belirterek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve kısmen kabul edilen tedbir nafakası davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının yurt dışında yaşayan tanığı Esma Erişen'in evlilik birliği içerisindeyken erkeğin kusurlu davranışlarına, müvekkilin ve ortak çocuğun ise maddî ve manevî olarak yaşadığı çöküntüye tanık olduğundan dinlenilmesinin talep edildiği, tanığın bilgi ve görgüsü olan olaya ilişkin dosyada başkaca tanıkların beyanda bulunduğu, usul ekonomisi göz önüne alınarak tanığın beyanın alınması yönündeki talebinin reddedildiği, kadının bu tanık yönünden dinlenilmesini talep ettiği hususlarda, dinlenen diğer tanıkların tanıklığı ile yeter derece bilgi edindiği, 4721 sayılı Kanun'un 241 ... madde koşullarının oluştuğu, bu hali ile İlk Derece Mahkemesince bu yönde verilen ara kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, dosya arasına alınan tapu kayıtlarına göre İzmit'te bulunan taşınmazın 30.05.2016 tarihinde, İstanbul'da bulunan taşınmazın ise 23.06.2017 tarihinde devredildiği, daha önce erkek tarafından açılan boşanma davasından 15.11.2016 tarihinde feragat edildiği, İzmit'teki taşınmazın satışına ilişkin sunulan mesajların da 2016 yılı Mayıs ayına ait olduğu, İstanbul'daki taşınmazın ise feragat tarihinden sonra gerçekleştiği, bu taşınmaz yönünden sunulan mesajlarında 2017 yılı Mart ayına ilişkin olduğu, sunulan mesajlardan da erkeğin satıştan haberdar olmadığının anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince her iki taşınmazın devri yönünden kadına kusur verilmiş ise de feragat öncesi satılan İzmit'teki taşınmaz yönünden kadına kusur verilemeyeceği, diğer taşınmaz yönünden verilen kusurun isabetli olduğu, yine İlk Derece Mahkemesince kadının satış bedelinin kocanın tedavisi yönünde kullanılmadığı kabul edilmiş ise de, erkeğin bu yönde bir iddiasının bulunmadığı, taraflarca dayanılmayan vakıaların hükme esas alınamayacağı, İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre yine de erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu, evliliğin devamından kadın ve çocuk bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından kadının itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, erkeğin dava açmakta haklı olduğu, ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi isabetli ise de, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir nafakası miktarının isabetli olduğu, yine emekli olan, üzerine kayıtlı bir aracı bulunan ve Uyap üzerinden alınan SGK hizmet kaydına göre 01.09.2018 tarihinde girdiği işte aralıksız çalışması devam eden, 2022 yılı ... ayı maaşı 10.102,00 TL olan kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi şartlarının oluşmadığı, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kadın tarafından açılan birleşen tedbir nafakası davası değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince birleşen nafaka davasında davacı kadının öğretmen olarak emekli maaşı ile geçimini sağladığı göz önüne alınarak lehine tedbir nafakası takdirine yer olmadığına, müşterek çocuğun bakım ve gözetimi anne tarafından sağlandığından çocuğun ihtiyaç durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak birleşen dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık tedbir nafakasına hükmedilmiş ise de ayrı yaşamada haklılığa dayalı tedbir nafakası davasında tarafların ekonomik ve sosyal durumu değerlendirilerek davanın kabul ya da reddine karar verilemeyeceği, ekonomik ve sosyal durumun nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınabileceği, yukarıda da belirtilen ve gerçekleşen olaylara göre, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, birleşen davada kadın yararına talep edilen tedbir nafakası talebinin de kabulü gerektiği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince kadının ekonomik ve sosyal durumu nazara alınarak tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesinin ... olmadığı gerekçesiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, birleşen bağımsız nafakası davasında ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayan kadın için birleşen dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilerek kadının kusur belirlemesi, iştirak nafakasının miktarı ile birleşen davada kadının tedbir nafakası talebinin reddine yönelik istinaf taleplerini kabulüne, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin kusur belirlemesine yönelik kararına gerekçesinin haksız olduğunu belirterek kusur belirlemesi yönünden kararı temyiz etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin kabul edilen birleşen boşanma davası yönünden istinaf dilekçesini tekrarla davacının açmış olduğu boşanma davasının reddine, talepleri doğrultusunda davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası ile bağımsız tedbir nafakası davasında hükmedilen tedbir nafakalarının miktarı yönünden kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davalı-davacı kadın vekilinin birleşen bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.... erkek vekilinin kusur belirlemesi, davalı-davacı kadın vekilinin kusur belirlemesi ve erkeğin kabul edilen boşanma davasına yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz gider harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.