Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3085 E. 2024/808 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kadının açtığı zina sebebine dayalı birleşen boşanma davasının reddinin, tazminat ve nafaka miktarlarının yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Zina sebebine dayalı boşanma davasının, asıl davanın kesinleşmesiyle konusuz kaldığı, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının ise hakkaniyet ilkesine uygun düşmediği gözetilerek, birleşen davaya dair karar verilmesine yer olmadığına ve tazminat ile nafaka miktarlarının yeniden belirlenmesi gerektiğine karar verilmek üzere bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/983 E., 2022/1833 K.

DAVA TARİHİ : 01.10.2018-06.11.2018-26.12.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/729 E., 2020/163 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davaları ile birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin başvurusunun esastan reddine ve kadının başvurusunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... kadın vekili tarafından tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı ve zina sebebine dayalı birleşen davanın reddi; davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur derecesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvurunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı erkek vekili tarafından sadece tazminatlar ile nafakaların miktarı ve vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurulmuş ve İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusur kesinleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince kusur belirlemesi yönünden erkek aleyhine yeni bir hüküm tesis edilmemiştir. Hâl böyle iken, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmayan erkeğin Bölge Adliye Mahkemesi kararını bu yönden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine dair temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki, ... kadın vekilinin tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu, son dönemlerde birlik görevlerini yerine getirmediğini, eve geç geldiğini, bazen de gelmediğini, cinsellikten kaçındığını, evi sıkça terk ettiğini ve akabinde tekrar döndüğünü, en son 2017 yılının eylül ayında eve dönüp taraflar fiilen ayrılana kadar da evde kaldığını ve eşini aşağılayıp hakaret ettiğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 10.000,000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; erkeğin zina yaptığının otel kayıtları ve dosya kapsamındaki diğer deliller ile sabit olduğunu iddia ederek tarafların zina sebebiyla boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 10.000,000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 2.000.000,00 TL maddî, 5.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava ile karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evde yemek yapmadığını ve sürekli yakındaki annesinin evine gidip eve geç geldiğini, çocuklarla ilgilenmediğini, erkeğin bu nedenlerle birkaç kez evden ayrıldığını ancak en son tarafların 2017 yılının eylül ayından fiilen ayrıldıkları tarihe kadar birlikte yaşadıklarını iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; tarafların 2018 yılının ağustos ayına kadar birarada yaşamaya devam ettiklerini belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl ve karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan erkeğin ağır, evde yemek yapmayan kadının az kusurlu olduğu; birleşen zina sebebine dayalı boşanma davası yönünden yapılan değerlendirmede davanın altı aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gibi, kadının fiili öğrendikten sonra eşini affetmesi ve birlikte yaşaması sebebiyle birleşen davanın reddinin gerektiği; boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; birleşen zina sebebine dayalı davanın reddine, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Hayal'ın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın ve çocuk yararına ara kararla hükmedilen tedbir nafakalarının boşanma kararı kesinleşinceye kadar devamına, çocuk yararına aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına bir defaya mahsus toptan 50.000,00 yoksulluk nafakası ile 400.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada kadın yararına, karşı ve birleşen davada erkek yararına 3.400,00 TL vekâlet ücretine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. ... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi ve birleşen zina sebebine dayalı davanın reddi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; aleyhe hükmedilen tazminatlar ile nafakaların miktarı ve erkek yararına reddedilen fer'î miktarları dikkate alınarak nispi vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeğin zina eyleminden bilgisi olduğu ancak eşini affettiği ve birlikte yaşadığı, birleşen davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık olmadığı; tarafların ekonomik durumları, kusurları, ortak çocuklarının olması ve evliliğin süresi dikkate alındığında yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesinin doğru olmadığı ve kararın istinafa konu sair yönlerden usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; kadının istinaf başvurusunun yoksulluk nafakasının ödeme şekli yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bendi kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına ve kadının sair, erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. ... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı ve birleşen zina sebebine dayalı davanın reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusurun derecesi ve tazminatlar ile nafakaların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı ve birleşen zinaya dayalı davanın reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı,169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.... kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:

a.Dosyanın tetkikinden tarafların 2018 yılının ağustos ayında fiilen ayrıldıkları, asıl boşanma davasının 01.10.2018 tarihinde ve birleşen zina sebebine dayalı boşanma davasının ise 26.12.2018 tarihinde açıldığı, kadının asıl davasında eşinin sadakatsiz olduğuna vakıa olarak dayandığı ve dosya arasına alınan otel kayıtlarına göre erkeğin S. isimli bir kadın ile aynı odada birden çok kez otel konaklamalarının olduğu, en son kaydın 22.06.2018 ve 23.06.2018 tarihleri arasında olduğu, otel kayıtlarının dosya arasına alınmasının akabinde kadın eşin birleşen zina sebebine dayalı davayı açtığı anlaşılmıştır. Kadın eşin otel kayıtlarını dosya arasına alınmasından önce bildiği ve eşinin bu eylemini affettiği ispatlanamamıştır. Birleşen zina sebebine dayalı boşanma davası öğrenme tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içinde açılmış ve kanıtlanmıştır. Bu durumda, kadının zina hukuki sebebine dayalı birleşen boşanma davasının da kabulü gerekirdi. Ne var ki, evilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı asıl ve karşı davada verilen boşanma hükümleri taraflarca bu yönden istinafa başvurulmamak suretiyle kesinleşmiş, taraflar boşanmış hale gelmiş ve kadının zina sebebine dayalı birleşen boşanma davası konusuz kalmıştır. Bu sebeple, davalı-davacı kadının zina sebebine dayalı birleşen boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek haklılık durumuna göre kadın yararına yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

b.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

c. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçesinin istinaf edilmeyen yön temyiz edilemeyeceğinden REDDİNE,

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı ve kadının birleşen davasının reddi yönlerinden BOZULMASINA,

3.Davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ali'ye yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Ayşenur'a iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.