Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3095 E. 2024/728 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı ve eğitim durumu, boşanmaya sebep olan olaylar ve kusur durumu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi'nin velayet, nafaka ve tazminatlara ilişkin kararının hukuka uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1556 E., 2022/2048 K.

DAVA TARİHİ : 11.06.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/445 E., 2021/764 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesiyle; davalının sürekli dışarıda vakit geçirdiğini, alkol aldığını, borçlandığını, sık sık Afyon'a ve gazinolara gittiğini, gece hayatının olduğunu, müvekkilinin ailesinin de davalı erkeğin borçlarını ödemek zorunda kaldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın devam eden her yıl % 50 oranında artırılmasına, müvekkili lehine 50.00,000 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesiyle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacı kadının müvekkiline ilgi göstermediğini, soğuk davrandığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin arkadaşlarıyla ya da kendi başına dışarıda çok sık vakit geçirdiği, alkol aldığı, çocuğuyla pek vakit geçirmediği, hatta tanık Abdullah E. bu konuda kendisini uyardığında "çocuğun dayıları var, onlar ilgilensin, parka götürsün" dediği, birlikte gidilen tatillerde de erkeğin gece geç saatlere kadar alkol alıp yalnız başına vakit geçirdiği, tanıklar Abdullah E. ve Ergün E.'ye Afyon'a gidip gazinolarda vakit geçirdiğini anlattığı, yine aynı tanıklara "eve haciz gelebilir, ben bittim" dediği, arkadaşlarıyla vakit geçirmek üzerine konuştuğu, tatile gittiklerinde ailesinin yanından ayrılıp arkadaşlarının yanına gittiği ve ertesi sabah kahvaltıya gelmediği, hafta sonları sıklıkla Afyon'a gittiği, davacı ve çocuğuyla ilgilenmediği, davalının birlik görevlerini tam olarak yerine getirmediği, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin tam kusurlu olduğu, davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, ortak çocuğun anne yanında yaşamaya devam ettiği, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı, boşanma nedeniyle kadının beklenen ve mevcut maddî menfaatlerinin ortadan kalktığı, kadının kişilik haklarının ihlal edildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 20.000,00 TL maddî tazminata ve kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesiyle; ortak çocuğun ihtiyaçları da dikkate alındığından nafakaların az olduğunun açık olduğunu, nafakanın her yıl % 50 oranında artırılması talepleri hakkında karar verilmediğini, erkeğin cevap dilekçesinde müvekkiline cinsel şiddet uyguladığını ikrar ettiğini,kadın için hükmedilen maddî tazminat miktarının da yetersiz olduğunu belirterek kusur belirlemesi ve ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakası ile nafakanın artırım talebi ile ilgili karar verilmemesi, kadının manevî tazminat talebinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkilinin eşini sevdiğini, barışmak istediğini, müvekkili hakkında yapılan bir icra takibinin bulunmadığını, müvekkilinin eşi ile sosyal ortamlarda alkol aldığını, ortak çocuğun burslu okuduğunu, Mahkemece yeniden inceleme yapılarak eksikliklerin giderilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında erkeğin ayrıca kadının ailesinden borç alıp ödemediği, gazinolara gittiği ve çevresindekilere yaşamayı bilmediklerini söylediği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen ''gazinolarda vakit geçirdiğini anlatma'' vakıasının bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, kadının tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler soyut olduğu gibi bazı vakıalara da dayanılmadığı, kadının kusurlu bir davranışının ispatlanmadığı, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, son celse taraflarca toplanacak başka delillerinin kalmadığı yönünde beyanda bulunulduğu, hatalı kusur belirlemesinin düzeltilmesi gerektiği, ortak çocuk Ali'nin 2006 doğumlu olduğu, anne yanında kaldığı, uzman raporunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin uygun olacağının belirtildiği, ortak çocuğun da uzmana anne ile yaşamak istediğini ifade ettiği, bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin isabetli olduğu ancak tedbir ve iştirak nafakalarının miktarının tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu da nazara alındığında az olduğu gibi kadının dava dilekçesinde iştirak nafakasının % 50 oranında artırılmasını talep ettiği halde kadının bu talebi hakkında bir karar verilmediği, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi isabetli ise de, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ve evlilik süresi dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat miktarının az olduğu, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının kusurunun bulunmadığı, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası ile nafaka artırım oranı uygulanmaması, maddî tazminatın miktarı ile reddedilen manevî tazminat miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk lehine İlk Derece Mahkemesince 30.09.2020 tarihinde hükmedilen aylık 700,00 TL tedbir nafakasının Daire karar tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL'ye artırılmasına, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, nafakanın her yıl %50 oranında artırılmasına, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusurlu olmadığını, iddialarının hiçbirinin ispatlanamadığını, Mahkemece kadının ekonomik sosyal durumunun eksik araştırma yapıldığını, nafaka miktarının ve artış miktarının fahiş olduğunu, ÜFE artış oranı dikkate alınarak hesap edilmesi gerektiğini, kadın için manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kişilik haklarına saldırı olmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, davanın kabulü, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ortak çocuğun 18.03.2024 tarihi itibarıyla ergin olacağının ve iştirak nafakasının kendiliğinden ortadan kalkacağının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.