Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3175 E. 2024/741 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun bulunarak, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler bozma sebebi olarak görülmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/273 E., 2023/314 K.

DAVA TARİHİ : 29.05.2018

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/460 E., 2020/595 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin ilgisiz olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, çalışmadığını, kadının çalışmasına izin vermediğini, alkol aldığı, eşini kovduğunu, aşağıladığını, hakaret ettiğii, fiziksel şiddet uyguladığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçelerinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının annesinin isteği üzerine,kadının evi terk ettiğini, boşanmak istemediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların erkeğin babasına ait evin bir katında oturdukları, erkeğin fabrikada işçi olarak çalıştığı, kadının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, erkeğin oturdukları evin bodrum katında kuş yetiştirdiği, erkeğin işten çıkarıldığı, bir süre işsiz kaldığı, bu süre içerisinde kuş yetiştirdiği ve yetiştirdiği bu kuşları taşeron firmalara sattığı, erkeğin işten çıkarılması sebebiyle taraflar arasında maddî konulardan dolayı tartışmalar yaşandığı, erkeğin işten çıkarıldıktan sonra bir kaç iş yerinde de çalıştığı ancak buralarda uzun süreli çalışmadığı, kadının ailesinin ekonomik durumu iyi olduğu için kadının annesinin ve kardeşinin ekonomik olarak taraflara destek olduğu, erkeğin işten çıkarıldıktan sonra alkol aldığı, eve geç geldiği, erkeğin ortak çocuklarına bağırıp küfür ettiği, erkek işsiz kaldığı için kadının annesinin davacıya "çalışmıyorsa çalışmasın, çocuğu da bırak gel, burnu sürtülsün" diye söylediği, kadının babasının 2012 yılında vefat ettiği, kadına kadının babasından İzmir'de olan dairenin miras kaldığı, İzmir'de bulunan bu dairede kadının kardeşinin oturduğu, daha sonra kadının kardeşiyle konuşup bu daireyi kiraya verelim, kirasını da senin çocuğun var sen al diye konuştukları, kadının da bu durumu erkeğe söylediği, daha sonra borçlarını ödemek için kredi çekmeye ve kredi taksitlerini de bu daireden gelecek kira parasıyla ödemeye karar verdikleri, bankadan kredi çektikleri, erkeğin kadına kira parasının gelip gelmediğini sorduğu, kadının erkeğe "vermek zorunda değiller, verseler bile 2 ay kadar verirler" diye söylediği, bu nedenle aralarında tartışma çıktığı, kadının erkeğin evde olmadığı bir hafta sonu ortak çocuğu eltisinin evine eşyalarıyla birlikte bırakarak Sivaslı'daki ailesinin yanına giderek ortak konutu 19 Kasım 2017 tarihinde terk ettiği, tarafların bu tarihten beri ayrı yaşadıkları, ortak çocuğun yarı yıl bittikten sonra davacı annenin yanına gittiği, öğrenimine bir yıl Sivaslı'da devam ettiği, davanın devamı sırasında babasının yanına geldiği, öğrenimine halen Uşak Murat Arı Türk Anadolu Lisesinde devam ettiği, erkeğin evinin ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılamaması, alkol kullanması, ortak çocuklarına bağırması ve küfür etmesi, eve geç gelmesi, eşi ve çocuğuyla ilgilenememesi, kadının annesinin evliliklerine müdahale etmesine karşı çıkmaması, annesinin sözünü dinlemesi, ortak konutu terk etmesi şeklindeki kusurlu davranışlarının neden olduğu, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davalı babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının tanığı olarak dinlenen ortak çocuk beyanında geçen ifadeler sebebiyle erkeğe ayrıca "eşine hakaret edip aşağılama" kusurunun da yüklenmesi gerektiği, öte yandan, taraf tanık beyanlarından kadına annesinin "evliliğe müdahalesine izin verme" kusuru yüklenmesi dosya kapsamına uygun ise de; davalının kardeşi olan tanık ...'un beyanında geçen, kadının annesi tarafından "çalışmıyorsa çalışmasın, çocuğu da bırak gel burnu sürtülsün" dediği şeklindeki sözlerinin, kadının konuttan ayrılmasından altı ay kadar önce gerçekleştiği tanık tarafından belirtilmiş olmasına, bu ifadeye göre bile annesi tarafından konuttan ayrılmasının istenme sebebinin erkeğin çalışmaması olduğunun, keyfi olarak ve birlik görevlerinden kaçınma amacı ile ayrıldığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığının, aksine erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanan nedenlerle konuttan ayrıldığının anlaşılmasına göre, kadına "ortak konutu terk etme" kusurunun yüklenmiş olması doğru görülmediğinden, bu vakıanın kadına yüklenen kusurdan çıkarılması gerektiği, bu durumda, boşanmaya sebep olan olaylarda her iki tarafın da kusurlu olduğunun kabulü dosya kapsamına uygun ise de annesinin evliliğe müdahalesine izin veren kadına oranla evin ihtiyaçlarını yeterince karşılamayan, alkol kullanan, eve geç gelen, eşi ve çocuğuyla ilgilenmeyen, eşine hakaret ve aşağılayıcı sözler söyleyen davalı erkeği kusuru daha ağır olmasına rağmen tarafların eşit oranda kusurlu oldukları yönündeki kusur derecelendirmesi doğru olmadığı, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evlilik süresi ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği, kadının tedbir nafakasının reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı görüldüğü, kadının sosyal ve ekonomik durum araştırmasında geçici işçi olarak çalıştığı, 2.000,00 TL geliri olduğu, annesinin evinde kaldığı, kira ödemediği, davalı erkeğin çalışmadığı, babasına ait evde kira ödemeden yaşadığı belirlenmiş, mahkemece yapılan sorgulama sonuçlarına göre davacı kadının 2019 yılı nart ayında başlayan çalışma kaydının, belirli süreli iş akdinin sona ermesi sebebiyle 2019 yılı eylül ayında sonlandığı, babasından miras kalan hisseli 9 parça taşınmaz kaydı bulunduğu, 2019 yılı haziran ayından 2020 yılı eylül ayına kadar çalışmayan erkeğin ise bu tarihte yeniden başlayan çalışmasının, 2022 yılı kasım ayı sonunda istifa (03 kod) ile sonlandığı, SGK kayıtlarından anlaşıldığı buna göre davacı kadının düzenli ve sabit bir geliri bulunmadığı, adına kayıtlı miras hisseli taşınmazlardan gelir elde ettiği de ileri sürülmediği kira geliri bulunduğu anlaşılan bir konutun kirasının ise tadilat giderleri için kardeşi tarafından alındığı taraflar arasındaki anlaşmazlık nedeni olarak gösterilmesinden anlaşıldığı, o halde, kusuru daha ağır olmayan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmasına rağmen, adına kayıtlı mallar bulunduğu, çalışmasına engel halinin bulunmadığı, ekonomik durumunun erkeğe göre daha iyi olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile kadının kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile kararın gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, ilgili bentlerin kaldırılmasına, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, aylık 300,00 TL tedbir, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili; kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının, maddî ve manevî tazminat tutarlarının düşük meblağda olması ve kadına kusur izafe edilmiş olması yönleriyle kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkek ağır kusurlu görülerek, tazminat ödemeye yönelik hüküm kurmasının adil olmadığı, kadına nafaka bağlanmasının doğru olmadığı, kararın bu yönlerden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ıncı maddeleri, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.