Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3181 E. 2023/6121 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin ve çocuklarla anne arasında kişisel ilişki tesisinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, toplanan delillere, dosyadaki belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ve yargılama ilkelerine göre, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler bozma sebebi oluşturmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/225 E., 2023/301 K.

...

...

...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/955 E., 2020/946 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... vekili tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ve kişisel ilişki tesisi yönünden, davalı-davacı kadın vekili tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek dava dilekçesinde özetle, kadın ile hamileliğinin 8.ayında evlendiğini, kadının tutarsız davranışlarına ve yalanlarına devam ettiğini, çocuklarına hiçbir şekilde bakmadığını, evinin temizlik, bulaşık ve yemeği ile alakadar olmadığını, kadının A. N. isimli şahısla ilişkisi olduğunu tespit ettiğini, olayın kolluğa intikal ettiğini, kadının bu olay ortaya çıktıktan sonra 20.09.2018 tarihinde müşterek haneyi ve çocuklarını terk ettiğini, kadının kendisini ortağı ile aldatması neticesinde işinden olduğunu iddia ederek, tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar dava süresince geçici ve karar verilmesi halinde velâyetinin tarafına verilmesine, lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının da boşanmayı istediğini, kadın ilk çocuğa hamile iken evlendiklerini, köyde erkeğin annesi ile birlikte yaşadıklarını, erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, erkeğin annesinin olumsuz söylemlerinden etkilenerek kadına şiddet uyguladığını, karakola sığınıp annesinden yardım istediğini, kadının evliliği boyunca erkeğin fiziksel, sözlü ve cinsel şiddetine maruz kaldığını, erkeğin ve annesinin kadını boşanmış olması nedeniyle suçladıklarını, erkeğin kadını istemediği şekilde cinsel ilişkiye zorladığını, bu olaylar nedeniyle kadının beş defa kadın sığınma evine gitmek zorunda kaldığını, çocukları için geri döndüğünü, erkeğin ve annesinin sözlü şiddetinin devam ettiğini, yaşadığı şiddet nedeni ile intihara teşebbüs ettiğini, erkeğin aramadığını ve ilgilenmediğini, yaşadığı stres ve baskı nedeniyle epilepsi hastalığının nüksettiğini, erkeğin kıskanç olup sürekli başkaları ile yakıştırmalar yaptığını, sürekli kontrol etmeye çalıştığını, ismi geçen A.N. isimli kişinin kendisini rahatsız ettiğini erkeğe bildirdiğini, eşinin dinlemediğini iddia ederek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; esas dava davacısının tanıklarının bir kısmının görgüye dayalı bilgileri olmadığı görülmüş ise de tanıklardan A. N.'nın esas dava davalısı kadın ile duygusal ilişkide olduklarını, fiziksel yakınlaşmalarının olduğunu beyan ettiği, esas dava davacısı erkeğin esas dava davalısı kadına yüklediği kusur atıflarından sadakatsiz davranış hususunun ispatlandığı, diğer kusur atıflarının ispatlanmadığı, birleşen dava davalısı erkeğin birleşen dava davacısına yönelik fiziksel şiddet uygulama hususunun tanıkların görgüye dayalı beyanları ile sabit olduğu, ayrıca birleşen dava davacısının tanıklarının ayrı eve çıkmama hususunu da doğrular nitelikte beyanda bulundukları, dosya içerisinde birleşen dava davacısı kadının sığınma evinde kaldığı, taraflar arasındaki basit yaralama davasının şikayetten vazgeçme sebebiyle düşürüldüğü hususlarının da mevcut olduğu, hakimin zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı bulunmadığı gibi ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı olmadığı, aynı şekilde ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da hukuk hakimini bağlamayacağı, hukuk hakiminin kusuru ve derecesini gerekli buluyorsa ceza mahkemesinden ayrı ve bağımsız olarak yeniden değerlendirebileceği, tüm bu çerçevede dosyada mevcut deliller ile taraflar arasında basit ve tek seferlik fiziksel şiddet olmadığı, şiddetin süreklilik arz ettiği kanaatine varıldığı, birleşen dosya davacısının birleşen dosya davalısına yüklediği fiziksel şiddet ve ayrı eve çıkmamaya ilişkin kusur atıflarının dosyada sabit halde olduğu, tarafların kusur durumları değerlendirildiğinde eşit kusurlu oldukları kanaatine varıldığı gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı- davalı babaya verilmesine, davalı-davacı anne ile ortak çocuklar arasında her ayın 1 ve 3. haftası Cumartesi saat 10.00 Pazar saat 17.00, dini bayramların ikinci günü saat 10.00 son günü saat 17.00, her yıl sömestre tatili 1. günü saat 10.00 - 7. Günü saat 17.00 - 1 Temmuz saat 10.00- 30 Temmuz saat 17.00, her yıl yıllık 1. ara verme 1. günü saat 10:00 son günü saat 17:00 saat ve tarihleri arasında davalı tarafından alınarak bakılıp gözetildikten sonra süre bittikten sonra esas dosya davacısı babaya teslimi ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına takdir edilen tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesine kadar devamına, karar kesinleştikten sonra ayrı ayrı aylık 200,00'er TL iştirak nafakasının esas dosya davalısından tahsiline, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; dinlenen davacı tanık beyanları incelendiğinde davalı- davacı ...’na atfedilen diğer kusurların da ispat edilmiş olduğunu, kadının aldatma olayı ortaya çıktıktan sonra kasıtlı olarak kendi kusurunu örtmek için erkekten şikayetçi olup, kadın sığınma evine gittiğini, eşit kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, birleşen davanın reddinin gerektiğini, uzun süreli kurulan kişisel ilişkinin çocukların psikolojilerini oldukça olumsuz etkileyeceğini, ahlaka mugayir yaşayan anne ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin öncelikle kaldırılmasını, aksi halde sınırlandırılmasını talep ettiklerini, takdir edilen iştirak nafakasının az olduğunu, tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, kişisel ilişki tesisi, nafaka miktarı, asıl davada reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin evlilik birliğinin sona ermesinde asli kusurlu olduğunu, kadının aldatma olayı ile ilgisinin olmadığını, tazminat taleplerinin reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, boşanma ilamının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kadın yararına kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama neticesinde asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini belirterek kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca evlilik dışı cinsel birliktelik yaşayan kadının ağır kusurlu olduğunu, tarafların evlilik tarihinin 20.11.2015 olduğunu, evlilik tarihinden önceki 2014 tarihinde yaşanan olaylardan kaynaklı olarak erkeğe kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat, kişisel ilişki tesisi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmasında erkeğe ve kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının ve erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişkinin kaldırılmasını veya azaltılmasını gerektirir bir durum olup olmadığı, tesis edilen mevcut kişisel ilişkinin küçüklerin yüksek menfaatine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 uncu maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci maddesi, 370 inci, 371 inci, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182, 323 ve 324 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...