Logo

2. Hukuk Dairesi2023/325 E. 2023/2971 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanma davası ve davalı-davacı kadının ziynet eşyası alacağı ile yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarının, hakkaniyet ilkesi ve tarafların sosyal ekonomik durumları gözetildiğinde az olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu yönlerden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2486 E., 2022/3322 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/758 E., 2022/255 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davası ve davalı-davacı kadının ziynet eşyası alacağından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı kadının ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz süre, kesinlik şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre ziynet alacağı davasında kabul ve reddedilen ve temyize konu edilen miktarları ayrı ayrı değerlendirildiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı- davalı erkeğin ve davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Taraflar vekillerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davaları ve fer'îlerine yönelik temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 tarihinde evlendiğini 2018 doğumlu Elvan isimli bir çocukları bulunduğunu, davalının kadının ailesi evlilikten önce davalı adına kredi çektiğini bu kredinin borçları ile davalı kadının kullandığı telefon faturalarının davalı kadının ailesinin evine gittiğini, kadının ailesinin borçları ödemeyi kabul ettiğini ancak ödemediklerini, borç ihbarnamelerin, hesap ihbarnamelerinin müşterek konuta gelmeye başladığını, tarafların yeni evli olmalarına rağmen davalı eşin müvekkiline ilgisiz davrandığını, müvekkilin evde olduğu vakitlerde sürekli telefonla ilgilendiğini, müvekkil ile kısıtlı zaman geçirdiğini, davalının doğumdan sonra bilinçli bir anne olmadığını çocukları Elvan'ı anne sütü ile beslemek yerine mama vermeye çalıştığıını, kadının ailesinden etkilendiğini, ailesinin evliliklerine müdahale etmesine müsade ettiğini, sessiz kaldığını, davalının annesi, müvekkilin ailesi tarafından müşterek çocuğa takılan 2 çeyrek altından birini izinsiz olarak alıp gittiğini, müvekkili bu durumu fark edene kadar eşinin hiçbir şey söylemediğini, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını ve yeni düğün yapıldığı için düğün borçlarının mevcut olduğunu tüm bunlara rağmen müvekkiline maddî manevî yardım etmek yerine ailesini korumaya onlara yardım etmeye devam ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesindeki davalı-davacı kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davalı-davacı kadının yaşanan en küçük olayda bile müvekkil işteyken kapıyı kilitleyip anahtarı kapı deliğinde bıraktığını müvekkilinin eve girmesine izin vermediğini, davalı-davacı kadının kusurlu olduğunu bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek tarafların boşanmalarına davacı tarafın tam kusurlu olması nedeniyle taleplerinin reddine, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi aksi kanaatte ise kişisel ilişki kurulmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davacı erkek işten geldikten sonra kendisiyle ve çocuğuyla ilgilenmediğini eline kumandayı alarak TV karşısına geçerek saatler geçirdiğini, küçük yaşta hamile kalmasının ve sonrasında anne olmasına rağmen davacı erkeğin destek olmadığını aksine müvekkilini suçladığını, müvekkiline harçlık vermediğini beyan ederek boşanmalarına karar verilmesini, velâyetin tarafına verilmesini, nafakaya karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadının birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin kendi ailesine olan bağımlılığını hiçbir zaman aşamadığını, evini, yuvasını, eşini benimseyemediğini, davacı-davalının, kendisi yokken annesinin evine gitmesini istediği, mazeret bildirse bile gitmek zorunda bırakıldığını, ... erkeğin ailesinin, müvekkili kötü bir eş ve anne olarak göstermeye çalıştığını, müvekkilinin hamililik dönemindeki nazlarını sorun var gibi gösterdiklerini, doğum sonrası müvekkilinin annesinin yardıma geldiğini ve ... erkeğin soğuk davranmaya başladığını, evden dışarı çıkmasına, güneşliklerin açılmasına izin vermediğini, müvekkiline ... erkeğin ve annesinin hakaretler ettiğini, müvekkiline düğünde 5 adet her biri 20 gram bilezik ve çeşitli altınlar takıldığını, bu 5 bileziğin davalı koca tarafından alınarak hırsızlık ihtimaline karşı bankaya koyulduğunu, müvekkilinin bilezikleri emanet olarak bankaya konulması için verdiğini, altınların Ziraat Bankası ... Zafer Çarşısı Şubesinde olduğunun bilindiğini, müvekkilinin yalnızca alyansı, küpesi ve boynundaki kolyesiyle evden ayrıldığını, iddia ederek evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini çocuk için 500,00 TL tedbir devamında iştirak nafakası, müvekkili için 500,00 TL tedbir devamında yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, 50.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini 5 adet her biri 20 gram bilezik ve 1 adet altın alyasın değeri bilirkişi ile incelenmek marifetiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL'nin müvekkiline verilmesini yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... erkeğin, evliliğini ailesinin müdahalesine açık hale getirdiği, kadını evden kovduğu(her ne kadar kadının kendi gittiği iddia edilmişse de kadının babasının beyanları ve dışarıya atılmış çeyiz eşyalarını toplayan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde), müşterek çocuk için alınmış hediyeleri kabaca ve yersizce iade ettiği, kabul etmediği, kadın doğum yaptığında eşinin ve çocuğunun yanında bulunmaksızın bir müddet sonra hastaneden ayrılıp köye gittiği, annesinin kadın için hayatının en özel anlarından birini yaşadığı doğum sırasında anlayışsız, küçümseyici söylemlerde bulunmasına müdahale etmediği, hatta kadının korkup telaşlanmasını bir kusur olarak görüp mahkemeye sunduğu, evinin ihtiyaçlarını gidermekte ihmalkar kavrandığı, davalı-davacı kadının ise, evliliğini ailesinin müdahalesine açık hale getirdiği, davacı kadının eşine bir yere gittiği halde gitmedim diyerek yalan söylediği,evlilik birlikteliğinin çekilmez hale gelmesinde ... erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, her iki davanında kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Elvan'ın velâyetinin anneye verilerek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasının, kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, davalı-davacı kadının ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulü ile 5 adet bilezik için(22 Ayar) (5x17.00 gr=85.00gr x132=11.220,00 TL), 1 adet yüzük için(14 ayar)(4grx124TL)=496 TL toplamda 11.716,00 TL'lik ziynetin mümkün ise aynen iadesine, aynen iade mümkün değil ise 100 TL için dava tarihinden, 11.616,00 TL için ıslah dilekçesinden itibaren işlemeye başlayacak yasal faiziyle birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece kusur değerlendirmesinin yanlış yapıldığını, kusurlu olan tarafın kadın olduğunu, kadının barışmak için mesajlar attığını, kadının attığı mesajların müvekkilinin kusurlarını affettiği, hoşgörü ile karşıladığı anlamına geleceğini bu nedenle kadının davasının kabulünün tümden hatalı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini beyan ederek kusur belirlemesi ve kadının davasının kabulü, müşterek çocuğun velâyeti, ziynet eşyası alacağının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle;yerel mahkemenin kusur değerlendirmesini yanlış yaptığını, tam kusurlu olan erkeğin davasının kabulü ile lehine takdir edilen yoksulluk, iştirak nafakaları ve tazminatların miktarları ve ziynet eşyalarının reddedilen kısmı yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı - davalı erkeğin ve davalı-davacı kadının istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, yerel mahkemenin kusur değerlendirmesini yanlış yaptığını, davalı kadının gerçeği yansıtmayan beyanlar ile mahkemeyi yanıltma yoluna gittiğini, iddiasını ispat edemediğini, kadının mesaj atarak barışma girişiminde bulunduğunu, erkeğin kusurlarını affettiği, hoşgörü ile karşıladığını bu nedenle davasının tüm talepleri ile reddine karar verilmesi gerektiğini, kadının talep ettiği ziynet eşyaları alacağı talebinin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, ziynetleri kadının evi terk ederken yanında götürdüğünü, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini beyan ederek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle,istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, yerel mahkemenin kusur değerlendirmesini yanlış yaptığını erkeğin tam kusurlu olduğunu, tam kusurlu tarafın dava açamayacağından bahisle erkeğin davasının kabulü, tazminatların ve nafakaların miktarı ve ziynetlerin kabul edilmeyen kısımlarının da ispat edildiğini beyan ederek ziynet eşyaları yönünden tam kabul kararı verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğini temelinden sarsacak ve ortak hayatın devamına imkân vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki tarafın boşanma davalarının kabulü ve kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı, kadın ve çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarının hakkaniyete uygun olup nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 335 nci ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin tüm davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A- Her iki taraf vekilinin ziynet alacağının kabul ve reddedilen kısımlarına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı miktardan REDDİNE,

B- Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminatlar yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakasının ve maddî-manevî tazminatların miktarı yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3. ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.