"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2170 E., 2023/195 K.
DAVA TARİHİ : 09.10.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/919 E., 2021/36 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuş, erkek tarafından kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki süreleri ve tazminatların miktarı yönünden, kadın tarafından ise kusur belirlemesi, kişisel ilişki süreleri, iştirak nafakasının miktarı, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakaları yönünden istinaf yoluna başvurmayan erkeğin, bu konuda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; erkeğin, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakaları yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının evliliğe sürekli ailesini dahil ettiğini, cinsel hayatlarını dahi ailesine anlattığını, erkeğe, annesine ve akrabalarına çirkin söylemlerde bulunduğunu, erkeğe "bundan sonra ananın koynunda yat, anan doğruru sana çocuk" dediğini, erkeğin annesine de "git oğluna karılık yap, al oğluna bir kürt kızı istediğin kadar doğurt" dediğini, erkeğin teyzesine "kendi kızlarından birini ver, doğurt" dediğini, aşırı agresif olduğunu, ortak çocuğun erkeğin annesi tarafından sevilmesine izin vermediğini, erkeğin arkadaşlarını arayarak erkeği kötülediğini, sürekli iftiralar attığını, evde hiçbir iş yapmadığını, ev işlerini erkeğin yaptığını, hamileliğin 8. ayında evliliği devam ettirme kabiliyetinin kendinde bulunmadığını belirten bir mektup bırakarak evi terk ettiğini, sonra hata yaptığını kabul ettiğini, çocuk 50 günlükken de evi terk ettiğini, daha sonra erkeğin kadını geri getirdiğini, eve geldikten sonra erkeğin annesinin bebek için aldığı eşyaları çöpe attığını, 06.03.2018 tarihinde yine evi terk ettiğini, tarafların o tarihten beri ayrı yaşadıklarını, bebeği erkeğe göstermediğini, 16.04.2018 tarihinde erkek bebeği görmek için gittiğinde kadının annesinin erkeğe hakaret edip defalarca vurduğunu, kadının bu olaya kayıtsız kaldığını, erkeğin ailesinin ortak konuta gelmesini istemediğini, erkeğin annesinin ve kardeşinin ortak eve gelecek olması nedeniyle 3 kez evi terk ettiğini belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine, 50.000,00TL maddî ve 50.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin ekonomik sıkıntı olmamasına rağmen kadına bir terlik dahi aldırmadığını, cimri olduğunu, kadının ailesinin ev eşyası almasına müsaade etmediğini, kadının hesabındaki paralara el koyduğunu, kadının ailesi ile görüşmesini kısıtladığını, kadının ailesinin eve gelmesini istemediğini ve soğuk davrandığını, kadının dışarı çıkmasına da izin vermediğini, doğumdan sonra erkeğin ve annesinin psikolojik baskı yaptığını, erkeğin annesi teyzesinin kızının erkeği sevdiğini ve evlenince de küstüğünü tekrarlayarak söylediğini, kadını eksik ve kusurlu bularak devamlı aşağıladığını, odasını ayırdığını, erkeğin aile içindeki her türlü bilgiyi ailesine ve akrabalarına anlattığını, kadının evde söz hakkı sahibi olmadığını, çocuk planlamasının dahi erkek ve annesi tarafından yapıldığını, kadının 8 aylık hamileyken baskıya dayanamayarak evi terk etmek zorunda kaldığını, çocuk doğduktan sonra erkek ve annesinin kadının çocuğa dokunmasına izin vermediklerini, 24.02.2018 tarihinde kadını ve çocuğu kadının ailesinin yanına gönderdiğini, daha sonra kendisinin de geldiğini, burada her iki tarafın ailelerinin de bulunduğu ortamında kadının ücretsiz izne çıkmak istemesinden dert yandığını, kadının ailesinin çocuğa bir şey almasını istemediğini belirttiğini, ayrıca kadını ortak eve götürmek istemediğini de belirttiğini, ertesi gün ise eve götürmeye karar verdiğini, erkeğin sürekli annesinden bahsettiğini, annesinin söylemlerini dayattığını, çıkan tartışmada erkeğin evi terk ettiğini, kadını kendi ailesine ve arkadaşlarına kötülediğini, 13.07.2018 tarihinde kadının ailesinin yanına gelen erkek ve ailesinin kavga çıkarmak istediğini, kadına ve ailesine karşı fiziksel ve psikolojik şiddete başvurulduğunu, erkeğin "sütünü sağ çocuğa ver" şeklinde hakaret ve aşağılamalarda bulunduğunu, "siz göreceksiniz" diyerek tehdit ettiğini, polis zoruyla evden çıkarıldıklarını belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00TL maddî ve 100,000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğin ailesi eve gelmek istediğinde evden uzaklaştığı, erkeğin ailesini eve kabul etmek istemediği, kadının erkeğin annesine " git oğluna kürt kızı al sana istediğin kadar doğursun, benim tencerelerim kaldı, sakın kullanma git oğluna karılık yap sana çocuk yapıversin" şeklinde evlilik birliğinin mutluluğuyla bağdaşmayan sözler söylediği, kadının tam kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşının küçük olması ve annesinin yanında kalıyor olması ve kurulu düzeninin bozulmaması için velayetinin anneye verilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında her ayın ilk Cumartesi günü sabah saat 09:00 dan aynı günü akşam saat:17:00 ye kadar, her ayın üçüncü haftası Cumartesi günü sabah saat 09:00 dan aynı gün saat 17:00 ye kadar, dini bayramların ikinci günü sabah saat 09:00'dan aynı gün akşam saat 17:00'a kadar, babalar gününde sabah saat 09:00 dan aynı gün akşam saat:17:00 ye kadar, çocuğun babası tarafından teslim alınması suretiyle babası ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00TL tedbir ve 650,00TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 6.000,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminata, harcı yatırılarak usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından karşı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesi gerektiğini, aksi halde kişisel ilişki sürelerinin uzatılması gerektiğini, kadının ortak çocuğun sağlık problemleri ile yeterince ilgilenemediğini, ortak çocukta gelişim geriliğinin bulunduğunu, erkeğin sağlık kolunda çalışıyor olması nedeniyle velayetin babaya verilmesi gerektiğini, kadının kusuruna göre hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu, belirterek kusur belirlemesi, velayet, kişisel ilişki süreleri, hükmedilen tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı kadın vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin kusurunun nazara alınmadığını, erkeğin annesinin tanık olarak verdiği beyanı dikkate alınarak karar verildiğini, diğer delillerin yeterince incelenmediğini, kurulan kişisel ilişkiye erkeğin riayet etmediğini, bu nedenle kişisel ilişki süresinin azaltılması gerektiğini, hükmedilen tazminatların haksız olduğunu, lehe tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, kişisel ilişki süreleri, iştirak nafakasının miktarı, hükmedilen ve reddedilen maddîve manevî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin babalık duygularını tatmin edecek ve bu hakkın rahatça kullanılmasına engel olmayacak ve yatılı olacak şekilde, daha uygun süreli kişisel ilişki kurulması gerektiğini, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve hakkaniyet ilkesine göre az olduğunu, yine erkek yararına takdir edilen tazminatların da kusur durumu, paranın alım gücü, evlilikte geçen süre değerlendirildiğinde az olduğu gerekçesi ile erkeğin kişisel ilişkinin süresi, maddîve manevî tazminat miktarına ilişkin istinaf başvurusu ile kadının iştirak nafakasının miktarına ilişkin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne, kararın hüküm kısmının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerlerine yeniden hüküm kurulmasına, velayeti anneye verilen ortak çocuk ... Ali ile baba arasında her ayın ikinci ve dördüncü hafta sonu Cumartesi günü saat 10:00’dan Pazar günü saat 18:00’e kadar, Ramazan ve Kurban Bayramlarının ikinci günü sabah saat 10:00’dan üçüncü günü akşam 18.00’e kadar, her yıl öğrenciler için ön görülen yarı yıl tatilinin başlamasını takip eden ilk Pazartesi günü saat 10:00'dan aynı haftanın devam eden Pazar günü saat 18:00'e kadar ve her yıl Temmuz ayının birinci günü saat 10:00'dan Temmuz ayının otuz birinci günü saat 18:00'e kadar çocuğun baba yanında kalacak şekilde kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00TL iştirak nafakasına, erkek yararına 15.000,00TL maddî ve 15.000,00TL manevî tazminata, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının ortak çocuğun sağlık problemleri ile ilgilenemediğini, ortak çocukta gelişim geriliğinin bulunduğunu, erkeğin tüm ısrarına rağmen çocuğun tedavisinin yapılmasına geç kalındığını, bu nedenle anne hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, erkeğin sağlık kolunda çalışıyor olması nedeniyle velayetin babaya verilmesi gerektiğini, kadının kusuruna göre hükmedilen tazminatların miktarının az olduğunu, kadın yararına hükmedilen tabir nafakası ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının kaldırılması gerektiğini, istinaf incelemesi ile lehe vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları, hükmedilen tazminatların miktarı, vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin kusurunun nazara alınmadığını, erkeğin annesinin tanık olarak verdiği beyanı dikkate alınarak karar verildiğini, diğer delillerin yeterince incelenmediğini, hükmedilen tazminatların haksız olduğunu, lehe tazminatlara hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen maddîve manevî tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı,erkek yararına tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, velâyet kararının çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının istinafta ileri sürülmemesi nedeniyle temyize konu edilip edilemeyeceği, istinaf incelemesi sonucunda erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilememesinin hata olup olmadığı, kadının tazminat taleplerinin reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi, 335 inci vd. maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, erkek yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî- manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3.Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince tarafların boşanmalarına ve ortak çocuk 04.01.2018 doğumlu ... 'nin velâyetinin anneye verilmesine karar verilmiştir. Velâyet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı”dır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 3 üncü maddesinin Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi 1 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 343 üncü maddesinin birinci ve 346 ncı maddesinin birinci fıkraları; 5395 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin (b) bendi) Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 inci ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Somut olayda, davacı baba ortak çocuğun hastalığına ilişkin sağlık raporları sunmuş ve davacı annenin bu hususta ihmalinin olabileceğini belirtmiştir. Dosya içerisinde mevcut olan uzman görüşü raporu, ortak çocuk 17 aylıkken alınmış olup yargılamada geçen süre ve çocuğun bu süreçte gelişen hastalığı göz önüne alınarak, babanın iddialarını da karşılar şekilde, psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bilirkişilerden oluşacak üçlü heyetten yeni bir rapor ve hatta gerektiğinde doktor raporu alınmak sureti ile tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden velâyet düzenlemesi hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı erkek vekilinin kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakalarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmedilen maddîve manevî tazminatların miktarı ve velâyet düzenlemesi yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
B)Davacı erkek vekilinin sair, davalı kadın vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatıran Mehmet'e geri verilmesine,
Aşağıdaki yazılı harcın Hatice'ye yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.