Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3342 E. 2023/6556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, kadının davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygunluğu hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1434 E., 2023/197 K.

...

...

...

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/407 E., 2022/438 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ile cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde; kadının, müvekkilinin onurunu ve haysiyetini rencide edecek nitelikte, "Geri zekalı, terbiyesiz" şeklinde sürekli hakaret ettiğini, "Hiç bir şeyi beceremiyorsun" şeklinde küçümseyici ifadeler kullandığını, ailesinin etkisinde kaldığını, basit olayları dahi büyüttüğünü ve tartışmalar yaşandığını, uzun yıllardır annesi ile konuşmadığını, kendisinin de görüşmesini engellemeye çalıştığını, annesinin yanında "Oğlun kısır" şeklinde söyleyerek aşağıladığını, kadının kendi ailesine gösterdiği yakınlığı, müvekkiline ve ailesine karşı göstermediğini, "Seni bu evde istemiyorum" şeklinde söyleyerek ortak evden kovduğunu, müvekkilinin mecburen evden ayrılmak zorunda kaldığını, kadının iddialarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, kadının davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ile karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, kabul etmediklerini, erkeğin, müvekkilini sürekli tehdit ettiğini, sözlü ve fiziksel saldırıda bulunduğunu, evdeki eşyalara zarar verip, kırıp döktüğünü, erkeğin babasının vefatından sonra babasından kalan arazinin annesi tarafıdan satılarak çocuklarına paylaştırıldığını, erkeğin payına 120.000,00 TL düştüğünü, annesi tarafından paranın müvekkilinin hesabına yatırıldığını, erkeğin, söz konusu parayı 2017 yılında zorlayıp baskı yapması sonucunda kendi hesabına gönderdiğini ve bir ay sonra da evi terk ederek gittiğini, bir buçuk yıl boyunca müvekkiline maddî ve manevî olarak hiç bir destekte bulunmadığını, parayı pavyonlarda kadınlarla harcadığını, eve döndüğünde ise müvekkili ile aynı yatağı paylaşmak istemediğini söylediğini, başka kadınlarla ilişkisinin olduğunu, sürekli borçlandığını ve eve icra evraklarının geldiğini, erkeğin en son 04 Kasım 2019 tarihinde ortak konutu terk ettiğini, tarafların o tarihten beri ayrı yaşadıklarını, erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan ziynet eşyaları ile paraların şimdilik 1.000,00 TL sinin aynen, mümkün olmaz ise bedelinin iadesine, erkeğin davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının eşine yönelik geri zekalı, karaktersiz, kişiliksiz, kısır, salak gibi küçük düşürücü, hakaret içeren sözler sarf ettiği, eşinin ailesiyle görüşmediği, özel günlerine katılmadığı, erkeğin ise, evlilik birliğinin ekonomik sorumluluklarını yerine getirmediği, sık sık ortak konutu terk ederek uzun süre ayrı yaşadığı, eşine sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, evlilik birliğini borçlanarak haciz tehdidi altında bıraktığı, en son ekonomik sebeplerden kaynaklanan tartışma sonucu ortak konutu terk ettiği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, devamında taraflar ve toplum açısından korunmaya değer bir fayda kalmadığı, boşanmaya sebep olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl dava ile karşı davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davasının tefriki ile ayrı esas üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... erkek vekili, kadının iddialarını ispat edemediğini, kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine nafaka ve taminat verilmesi şartlarının oluşmadığını, miktarlarının ise fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı vekili, erkeğin tam kusurlu olduğunu ve davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili lehine hükmedilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla asıl ve karşı davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, boşanma veya ayrılık davası açılınca geçici önlemleri kendiliğinden alınması gerektiğinden kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafaka miktarında,herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın lehine, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, maddî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatın miktarında, erkeğin İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında tazminat talebinin bulunmadığı, istinaf aşamasında tazminat talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, bu nedenle erkeğin tazminat talebi hakkında hüküm kurulmamasında, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... erkek vekili, kadının iddialarını ispat edemediğini, kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kadının tam kusurlu olduğunu, kadın lehine nafaka ve taminat verilmesi şartlarının oluşmadığını, miktarlarının ise fahiş olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kadının davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...