"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1671 E., 2023/212 K.
...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mudurnu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/169 E., 2022/87 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadının başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı kadın vekilinin diğer, davalı erkek vekilinin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalının bağımsız konut temin etmediğini, küçük olayları büyütüp kavga çıkarttığını, hakaret ettiğini, zaman zaman fiziki şiddet uyguladığını, sekiz yıl önce "Seni bu evde görmeyeceğim" şeklinde söyleyerek evden kovduğunu, o zamandan itibaren ayrı yaşadıklarını, barışma tekliflerini istemediğini söyleyerek reddettiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile boşanmalarına, ortak çocuklar ...ve ...'nin velâyetinin kendisine verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kendisi lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçek dışı ve haksız olduğunu, kabul etmediklerini, davacının sebepsiz yere aşırı kıskançlık yaptığını, müvekkiline, annesine ve babasına hakaret ve aşağılama içerikli sözler söylediğini, ortak çocuk ...'nin doğumundan sonra eşi ve eve gelen misafirlerle ilgilenmediğini, müvekkiline "Sen beni aldatıyorsun, önce seni ve anneni, sonra kendimi öldürmeyi planlıyorum" şeklinde söylediğini, müvekkiline ve annesine artan şekilde hakaret ve fiziki saldırıda bulunduğunu, müvekkilinin annesine bıçakla saldırıp öldürmeye çalıştığını, tehdit ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin "Biz ölüm tehlikesiyle yaşamak istemiyoruz, istersen baba evine git" şeklinde söylemesi üzerine, davacı, "Ben zaten babamın evine gitmeye karar verdim, sen peşimden geleceksin, köpek gibi yalvaracaksın" şeklinde söylediğini ve 2008 yılında tüm eşyaları da alarak ortak haneyi terk ettiğini, çocukları arayıp sormadığını beyanla tarafların boşanmalarına, davacının fer'i taleplerinin reddine, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000 TL maddî, 50.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 29.05.2018 tarih ve 2016/202 Esas, 2018/32 Karar sayılı kararı ile; davacının evlilik birliğinin sarsılmasında daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocuklarının velâyetlerinin davalı babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki tesisine, davacının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin reddine, usulüne uygun açılmış bir davası olmadığından davalı erkek lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesine yer olmadığına, davacının ekonomik durumu dikkate alınarak ortak çocukları için iştirak nafakası vermesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri yönünden, davalı erkek vekili; davanın kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2021 tarih ve 2021/985 Esas, 2021/1963 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemece davacının daha ağır kusurlu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, denetime olanak verecek şekilde tarafların kusurlu davranışlarına ilişkin herhangi bir tespitte bulunulmadığı gibi hangi olayların sabit olduğunun belirtilmediği, gerekçesiz karar oluşturulmasının usule aykırı olduğu, kabule göre de, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat istemlerinin boşanma davası içerisinde herhangi bir harç ödenmesine gerek olmaksızın usulüne uygun şekilde verilen cevap dilekçesiyle istenebileceği, davalının cevap dilekçesiyle istediği maddî ve manevî tazminat istekleri bakımından usulüne uygun açılmış bir davası bulunmadığı gerekçesiyle maddî ve manevî tazminat talepleri bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın tamamının kaldırılmasına, uygun şekilde işlem yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının herhangi bir kusurun bulunmadığı, davacının, kayınvalidesini bıçakla tehdit ettiği, ortak evi terk ettiği ve terk ettikten sonra çocuklarıyla hiç ilgilenmediği, evlilik birliğinin sarsılmasında davacının tam kusurlu, davalının ise kusursuz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki tesisine, davacının ekonomik durumu dikkate alınarak ortak çocuk için iştirak nafakası vermesine yer olmadığına, davacının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı lehine 8.000,00 TL maddî ve 12.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri, davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili, davacı tam kusurlu kabul edilmesine rağmen boşanma kararı verilmesinin hatalı olduğunu ve kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat miktarı ve hükmedilen tazminatlar sebebi ile lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillere göre davacıya yüklenilen kusurların gerçekleştiği, her ne kadar davalının bağımsız konut temin etmediğine yönelik herhangi bir delil ve tanık beyanı bulunmadığının kabulü ile bağımsız konut temin etmemesinin davalıya kusur olarak yüklenilmemiş ise de, cevap dilekçesi içeriğinden maddî vakıa ikrarı niteliğinde davalının bağımsız konut temin etmediğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin, ortak yaşamı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda "bağımsız konut temin etmeyen" davalıya nazaran, "kayın validesini bıçakla tehdit eden, evi terk eden ve terk ettikten sonra çocuklarıyla hiç ilgilenmeyen" davacının ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında, davacı boşanmaya neden olan olaylarda daha ağır kusurlu ise de, davalı da kusurlu olup bağımsız konut temin etmediği ve tarafların 2008 yılından bu yana ayrı yaşadıkları anlaşıldığına göre, davalının boşanma davasına itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer yarar kalmamış olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası şartlarının davacının davası yönünden gerçekleşmiş olduğu, Mahkemenin kusur belirlemesi hatalı olmakla birlikte, kadının davasını kabulünün sonuç olarak doğru olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davalı lehine maddî tazminat takdir edilmesinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı lehine manevî tazminat takdir edilmesinde, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu anlaşılan davacının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddine karar verilmesinde, yargılama giderlerinin haksız çıkan taraftan alınmasına, vekâlet ücretinin de yargılama giderlerinden olduğu, boşanma davalarında yargılama giderlerinin tayininde önemli olanın davanın kabul yada reddi olup boşanmanın eki niteliğindeki tazminatların kabulü sebebiyle vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğine göre, davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmediği, bunlara karşılık tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı gözönüne alındığında davalı lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminatın yüksek olduğu, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir miktarın takdir edilmesi gerektiği gerekçesi ile davacı kadının vekilinin kusur belirlemesine ve davalı erkek lehine takdir edilen maddî, manevî tazminat miktarına ilişkin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, kusura ilişkin gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmesine, dokuzuncu ve onuncu bendlerinin kaldırılmasına, davalı lehine 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadın vekilinin diğer, davalı erkek vekilinin tüm istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri, davalı lehine hükmedilen maddî,manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı erkek lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, davacı kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...