"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2749 E., 2023/41 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/221 E., 2020/417 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkek ile 2006 yılında evlendiklerini, iki ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin ailesi ile altıl üstlü yaşadıklarını, tarafların tüm özel ve ev ihtiyaçlarının erkeğin babası tarafından alındığını, alışverişte istediklerini alamadığını, kendisine hakaret ve küfür edip evden kovduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, son zamanlarda kensinin de karşılık verdiğini, bu nedenlerle 40 gündür ailesinin yanına taşındığını, bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 Sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ıslah dilekçesi ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, müvekkili için aylık 2.500,00 TL, ortak çocuklar için aylık 1.000,00’er TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, ziynet alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; kadının çocuklara ve erkeğe sürekli küfür ettiğini, kaba ve sert konuştuğunu, ev işlerini yapmadığını, kahvaltı dahi hazırlamadığını, çocukları ile ilgilenmediğini, kadının evi terk ederken ziynet eşyaları başta olmak üzere evdeki mutfak eşyalarına varana dek pek çok eşyayı götürdüğünü, aşırı kıskanç olduğunu, mesaj ve arama ile erkeğin nerede ne yaptığını öğrenmek ve erkeği kontrol altına almak istediğini, geç geldiğinde eve almamakla, kavga çıkarmakla tehdit ettiğini, aşırı tüketim yaptığını, bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların sürekli tartıştıkları ve birbirlerine karşılıklı hakaret ve küfür ettikleri, davacı-davalı kadının eşini akrabalarından dahi kıskandığı ve aşırı tüketim yaptığı, davalı-davacı erkeğin evde olmadığı zamanda davacı-davalı kadının eşyalarını toplayarak evden ayrıldığı, davacı-davalı kadının daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, asıl ve birleşen boşanma davalarının kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadının açtığı ziynet eşyası alacağı davasının tefriki ile ayrı esasa kaydına, ortak çocuklar 04.03.2007 doğumlu ... ve 17.06.2015 doğumlu ...'ın velâyetlerinin davacı-davalı anneye verilmesine, ortak çocuklar ile davalı-davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar lehine aylık 500,00'er TL toplam 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalı-davacı erkekten alınarak velâyeten davacı-davalı kadına verilmesine, ara karar ile kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ağır kusurlu olan tarafın davalı-davacı erkek olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ortak çocuklar için takdir edilen tedbir nafakası miktarının çok düşük olduğunu, iştirak nafakasına ve artış oranına karar verilmediğini, mahkemeye sundukları 29.07.2020 tarihli tam ıslah dilekçesinin mahkemece hiç değerlendirilmediğini, müvekkili lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini, kararda reddedilen taleplerin belirtilmediğini, Mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın ıslah dilekçesindeki talepleri doğrultusunda tamamen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ederek kararı kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, tedbir nafakası miktarı, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davacı-davalının tam kusurlu olduğunu, bu nedenle müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, ortak çocukların velâyetinin karar aşamasına kadar çocukların müvekkilinde kaldığını, karar ile birlikte ortak çocuklar lehine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verildiğini, velâyetin anneye verildiği karar tarihinden itibaren nafaka kararı verilmesi gerektiğini, kararın gerekçe bölümünde karar tarihinden itibaren ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, hüküm ile gerekçe arasında çelişki olduğunu, velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini, ziynet eşyasına ilişkin talebi hakkında açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, buna rağmen tefrik kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, karşı davanın kabulüne, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ederek kusur tespiti, asıl davanın kabulü, velâyet, tedbir nafakası, tefrik kararı ile vekâlet ücreti ile yargılama gideri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan inceleme sonucu; davacı-davalı kadının dava dilekçesinde delil bildirmediği, davacı-davalı kadın vekili, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesini süresinde sunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2020 tarihli duruşmasında, davacı-davalı kadın vekiline esasa ilişkin beyanlarını sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, taraf delillerinin toplandığı, tahkikat aşamasının tamamlandığı anlaşılmakla, sözlü yargılama aşamasına geçilmesine ve bir sonraki celsenin karar celsesi olacağına, taraflar gelmese dahi bir sonraki celse karar verileceğinin ihtaratına karar verildiği ve her iki taraf vekiline duruşmada ihtar edildiği, davacı-davalı vekili 28.07.2020 tarihinde davasını tamamen ıslah etttiği, ıslahın, en geç tahkikatın sona ermesine kadar yapılabildiği, bu nedenle davacı-davalı kadın vekilinin ıslah isteminin süresinde olmadığı, davacı-davalı tanıklarının dinlenmesi ve davacı-davalı kadın tanık beyanları doğrultusunda davalı-davacıya kusur yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğe "şerefsiz, pezevenk" "seni sinkaf ederim" diyerek hakaret ve küfrettiği, ortak çocuklara "salak, gerizekalı" "...çocuğu" "ağzına...." tarzında küfrettiği, aşırı kıskanç olduğu ve fazla harcama yaptığı, ortak evden ayrıldığı böylelikle evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı kadının tam kusurlu, davalı-davacı erkeğin kusursuz olduğu gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin davacı-davalı kadının tam kusurlu, davalı-davacı erkeğin kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerektiği, davacı-davalı tam kusurlu olduğundan asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davanın kabulüne ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, velâyetin anneye verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, ancak yargılama boyunca çocukların baba yanında kaldığı anlaşılmakla, ortak çocuklar lehine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verilmesinin doğru görülmediği, ayrıca hüküm kısmında ortak çocuklar lehine dava tarihinden itibaren, karar gerekçesinde ise karar tarihinden itibaren tedbir nafakasına karar verildiği belirtilmekle, hüküm ile gerekçe arasında da çelişki oluşturulduğu, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarı hakkaniyet gereğince az olduğu gibi, çocuklar lehine iştirak nafakasına karar verilmemesinin de doğru görülmediği, davacı-davalı kadının tedbir nafakası miktarı ile iştirak nafakasına karar verilmemesine yönelik, davalı-davacının tedbir nafakası başlangıç tarihine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuklar lehine çocukların davacı-davalı anneye teslim tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL tedbir nafakasının davalı-davacıdan alınarak, davacı-davalıya verilmesine, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren tedbir nafakalarının iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı-davalı kadının dava dilekçesinde yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinde bulunmadığı, hatta maddî ve manevî tazminat talebinin olmadığını beyan ettiği, ayrıca davacı-davalı kadın vekili tarafından sunulan 28.07.2020 tarihli ıslah dilekçesinin de süresinde olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata ilişkin karar verilmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kadın yararına tedbir nafakası verilmesi ve miktarının uygun olduğu, tefrik kararına karşı da ancak esas hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabildiğinden açıklanan nedenlerle davacı-davalı kadının tedbir nafakası miktarı ile iştirak nafakasına karar verilmemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, davalı-davacı erkeğin kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, taraf vekillerinin diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; tam kusurlu olan tarafın davalı-davacı erkeğin olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ortak çocuklar için takdir edilen tedbir nafakası miktarının çok düşük olduğunu, mahkemeye sundukları 29.07.2020 tarihli tam ıslah dilekçesinin Mahkemece hiç değerlendirilmediğini, müvekkili lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına ve maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiğini, Mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın ıslah dilekçesindeki talepleri doğrultusunda tamamen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ederek kararı her iki dava ve fer’îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğunu, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ederek kararı kusur belirlemesi, velâyet yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar, velâyet, ıslah, iddianın genişletilmesi yasağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle davacı-davalı kadın eşin, erkek eş tarafından açılan davaya süresinde cevap vermediği bu dava yönünden açıklanan nedenle; kendi davası yönünden ise dava dilekçesi ile delile dayanılmamış olup ıslah dilekçesi ile yeni vakıa ve bu vakıalara dayalı delil sunulmamış olması nedeniyle ıslah müessesesinin yasal şartlarının oluşmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.