Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3757 E. 2024/924 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların savunmaları değerlendirilerek, ilk derece mahkemesi kararında usul ve esasa ilişkin bir aykırılık bulunmadığı gözetilerek, istinaf mahkemesinin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/168 E., 2023/644 K.

DAVA TARİHİ : 30.07.2018-23.11.2018

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yenide esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/507 E., 2022/546 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin baskı yaptığını, iddia oynadığını, borçlandığını, borçları nedeniyle eve maddî katkı sağlamadığı, borçların gün gün çıktığında bir yıl kadar ortak konuta gelmediğini, bu süre zarfında çocuğunu dahi aramadığı, sonrasında af dilediğini, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, sinkaflı ağır hakaretlerde bulunduğunu, duştaki camları kırdığını, neden olduğu bilinmeyen borçları nedeniyle evdeki bilgisayarı, cep telefonunu sattığını, eşine satmak amacıyla zorla cep telefonu aldırtmaya çalıştığını, bunu kabul etmeyen davacıya sokak ortasında hakaret edip, tehdit ettiğini, darp etmeye kalkıştığını, ekonomik ve duygusal şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuk için aylık 3.000,00 TL iştirak, kadın için aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, nafakaların her yıl TÜİK tarafından belirlenecek olan ÜFE oranında artışa tabi tutulmasına, 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının ağır hakaretlerde bulunduğunu, aşağıladığını ve erkeğin onurunu kıracak nitelikte davranışlar sergilediğini, kovduğunu, darp ettiğini, kadının eşine karşı hiçbir saygı ve sevgi beslemediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin17.12.2020 tarihli ve 2018/620 Esas, 2020/603 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için ara kararı ile hükmedilen aylık 1.200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 1.500,00 TL'ye çıkartılmasına, hükmedilen nafakanın dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakası olarak devamına; kararın kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devamına, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, nafakaya her yıl TUİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadının nafaka talebinin reddine, 40.000,00 TL maddî tazminat 40.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm ... kadın tarafından katılma yoluyla; lehine takdir edilen tazminatların ve iştirak nafakasının miktarları ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönlerinden, davalı-davacı erkek tarafından; kendi davasının tümü, kusur belirlemesi ile aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet ve iştirak nafakası yönlerinden istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2021 tarihli ve 2021/1463 Esas, 2021/2681 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesinde davalı erkeğin adresinin "Kumru Devlet Hastanesi Acil Servisi" olarak belirtilmiş olmasına rağmen davalı erkeğe, dava dilekçesinin tebliği için "Dolunay Mahallesi Meşe Evleri Sokak No: 9/23 Fatsa / Ordu" adresine davetiyenin çıkartıldığı anlaşıldığından yapılan tebliğin Tebligat Kanunu'nun 10 uncu maddesine riayet edilmeksizin yapıldığından usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda koca tarafından verilen cevap dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmış olduğundan teatiler aşamasında bir usulsüzlük görülmediği, ancak davalı erkeğin süresinde cevap dilekçesini vermediği kabul edilerek asıl dava yönünden dinlenilmesini istediği tanıklarının dinlenilmemesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanmasına neden olduğundan davalı erkeğin asıl dava yönünden bildirmiş olduğu tanıklar ile cevap ve ikinci cevap dilekçesinde bildirdiği diğer delillerin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken cevap dilekçesinin süresinde olmadığından bahisle erkeğin delilleri toplanıp değerlendirilmeden hüküm kurulması doğru olmadığından tarafların istinaf istemlerinin kabulü ile yukarıda belirtilen eksikliklerin tamamlanarak bir karar verilmesi için kararın istinaf edilmeyerek kesinleşen kısımları hariç olmak üzere kaldırılarak Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, istinaf başvurusunun kabul sebebine göre diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf ilamı doğrultusunda erkeğin asıl dosyadaki tanıklarının dinlendiği, toplanan tüm delillere göre, erkeğin maddî anlamda sorumsuz olduğu, evi ile ilgili olmadığı,erkeğin çektiği kredi borçlarının kadın tarafça ödendiği, erkeğin kadına bu konuda destek olmadığı, ortak çocuğun okul ödemelerini yapmadığı, kadına hakaret ettiği, kadını ve ailesini tehdit ettiği, kadına kaltak dediği, kadına sen görürsün dediği, kadın ve ailesine sizi mahvedeceğim, sizi Fatsa’ya sokmayacağım, arabayı, evi, çocuğu alacağım dediği, kadının hastalığı döneminde kadına destek olmadığı, erkeğin evdeki duşakabini kırması sonucu kadının kolunun morardığı, erkeğin çok fazla ve gereksiz harcama yaptığı, erkeğin kredi ödemelerinin bir kısmını kadının yaptığı, davalı kadının ailesinin sürekli tarafların evine geldiği, kadının annesinin benim dediğim olmazsa boşanacaksınız dediği, davalı kadının davacı erkekten nöbetten geldiğinde ev işi yapmasını beklediği, kadının ailesinin kızlarını ayıracaklarını söylediği, kadının da çocuk büyüyünce ayrılacağını söylediği, kadının sinirli olduğu tanıklarca beyan edildiği, tanıkların kadına kusur olarak yüklenebilecek beyanlarının birleşen dava dilekçesinde yer almadığı, dava dilekçesinde yer almayan vakıların kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinden birleşen davanın reddine, asıl davada verilen boşanma kararı istinaf edilmeden kesinleştiğinden asıl davada boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına, velâyetin anneye verilmesin, çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için ara kararı ile hükmedilen aylık 1.200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 2.500,00 TL'ye çıkarılmasına, hükmedilen nafakanın dava tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakası olarak devamına; kararın kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak devamına, davalı- davacıdan alınarak davacı- davalıya ödenmesine, nafakaya her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası tayinine, yoksulluk nafakasına ilişkin talebin reddine, 60.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili, istinaf dilekçesinde; lehine takdir edilen tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı ile yoksulluk nafakasının reddi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- davacı erkek vekili; her iki dava yönünden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili; iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatların yetersiz olduğu, yoksulluk nafakasının reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tedbir, iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasının reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğu erkeğin davasının kabulüne, kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiği, tazminatların fahiş olduğu, kadının geliri olduğu yoksulluğa düşmeyeceği buna rağmen kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulü, tazmınatların miktarı ve tedbir nafakası yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasında verilen ilk hüküm erkek tarafından istinaf edilmediğinden kesinleşmekle kadının davasının kabulüne yönelik erkeğin temyizinin artık incelenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmış olup son hükümde kadının davası yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararının yerinde olup olmadığı, erkeğin boşanma davasının reddi kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, iştirak nafakası miktarının uygun olup olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.