"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/243 E., 2023/406 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 18.09.2020
KARAR : Direnme
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya karşı direnme kararı verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların yaklaşık beş ... fiili evliliğinin olduğunu, Şanlıurfa`da aile konutlarının olduğunu, davalı kadının evlendikten kısa süre sonra ailesinin yanına Kozaklı`ya gitmek istediğini söylediğini, ailelerin de ikna edememesi üzerine gittiğini, bu süreçte davalı kadının ailesinin kadının evlenmeden önce psikolojik sorunları olduğunu söylediklerini, davacı erkeğin bu durumu evlendikten sonra öğrendiğini, ailesinin yanında iki üç ... yaşadıktan sonra ailelerin ikna etmesi üzerine eve geri döndüğünü, eve geri döndükten sonra ilaçları kullandığında ... olduğunu ancak kullanmadığı zamanlarda aile hayatının çekilmez hale geldiğini, bu süreçte davalı kadının rahatsızlanması üzerine müvekkilinin doktora götürdüğünü, doktorun kullandığı ilaçlar nedeni ile doğum yapamayacağını söylediğini, bu durumun davalı kadının psikolojik sorunlarını arttırdığını, en son 20 Haziran 2019 tarihinde eşyalarını ve ziynet eşyalarını alarak evi terk ettiğini, davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evde temizlik ve yemek yapmadığını, fal, büyü ve hocalara meraklı olduğunu, müvekkilinin ailesinin evine gitmek istemediğini, Şanlıurfa`da yaşamak istemediğini, davacı erkeğe baskı uyguladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava ve asıl davaya verdiği süresinde cevap dilekçesi ile; davacı erkeğin davalı kadının psikolojik sorunlarını evlendikten sonra öğrendiği iddiasının ... olmadığını, müvekkilinin hastalığının süreklilik arz etmediğini, evlenmeden önce kadının fiziki ve ruhi bir rahatsızlığı yokken evlendikten sonra davacı-davalı erkeğin fiziksel, psikolojik şiddeti sonucunda rahatsızlık yaşadığını, davacı-davalı erkeğin evlilik birliği sırasında birden fazla müvekkiline şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, en son olayda yine davacı-davalı erkeğin kadına şiddet uyguladığını, 21 Temmuz 2019 tarihinde babasının evine bıraktığını, davacı-davalı erkeğin sadakatsiz olduğunu, yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, 3.000,00 TL tedbir, 3.500,00 TL yoksulluk nafakasının ve 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2021 tarih ve 2020/90 Esas 2021/236 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında, yaşanan olaylar nedeniyle evlilik birliğinin eşlerden devam ettirmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve eşler arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğu, bu sonuca ulaşılmasında dinlenilen tanıkların beyanları neticesinde davacı-davalı erkeğin tutum ve davranışı ile sebebiyet verdiği, davalı-davacı kadının tarafların ayrılmaya neden olan olayda kusurunun ispat edilemediği, buna karşılık davalı-davacı kadının evden ayrılmadan önce eşinden şiddet gördüğü, yeminli olarak dinlenen tanık beyanlarından davalı-davacı kadının vücudundaki darp izlerinin görüldüğü, davalı-davacı kadının şiddet görmüş bir vaziyette babasının evine davacı-davalı erkek tarafından bırakıldığı, bu nedenle davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, psikolojik tedavi gördüğünün saklanması durumunun davalı-davacı kadına kusur olarak atfedilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki davalı-davacı kadının tedavi evraklarının celbi ile hastalanma sebebinin davacı-davalı erkek ile tanışma dönemine denk geldiği, davalı-davacı kadının daha öncesinde psikolojik tedavi kaydının bulunmadığı, bu durumun davalı-davacı kadına atfı kabil kusur teşkil etmediği gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, boşanmaya yol açan olaylarda belirlenen kusur durumu ve tarafların yapılan ekonomik sosyal durum araştırmalarına göre, davalı-davacı kadının düzenli bir gelirinin bulunmaması gerekçesi ile 700,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat talep eden davalı-davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, boşanma sonucu en azından eşinin desteğini yitireceği ve maddî haklarının boşanma nedeniyle zarar göreceği, boşanmaya sebep olan kusurlu davranışlarından dolayı kişilik haklarının zarar gördüğünün belirlendiği gerekçesi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur dereceleri, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili erkeğin davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 02.12.2021 tarih ve 2021/1761 Esas 2021/1783 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından sunulan dava dilekçesi ve davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde iki tarafın da psikolojik rahatsızlığı bulunduğunun belirtildiği, SGK İl Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak varsa davalı-davacı kadının tedavi gördüğü hastanelere ilişkin bilgiler ile kullandığı ilaçların listelerinin istenmesi, hastane bilgileri geldikten sonra ilgili hastanelerden tedavi evrakları da istenerek dava dosyası ile birlikte davalı-davacı kadının heyet raporu için tam teşekküllü bir hastaneye sevk edilerek rahatsızlıklarının olup olmadığı, varsa türü ve ağırlık derecesi, evlilik birliğini sürdürmesine engel teşkil edip etmediği, iyileşmesinin mümkün olup olmayacağı ve vesayet altına alınmalarının gerekip gerekmediğinin araştırılması, vasi tayini gerekiyor ise, mahkemesine ihbarda bulunulması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yaşanan olaylar nedeniyle evlilik birliğinin eşlerden devam ettirmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve eşler arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğu, davalı-davacı kadının evden ayrılmadan önce eşinden şiddet gördüğü, vücudundaki darp izlerinin tanıklarca görüldüğü, şiddet görmüş bir vaziyette babasının evine davacı-davalı tarafça bırakıldığı, davalı-davacı kadının ise evlilik birliğini devam ettiremeyecek derecede psikolojik rahatsızlığının bulunduğu ve bu durumun evlenmeden önce bilinmesine rağmen davacı-davalı erkekten saklandığı, taraflar arasındaki geçimsizliğin davalı-davacı kadının psikolojik rahatsızlığı ve ilaçlarını kullanmaması nedeniyle çıktığı, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanmalarına, tazminat taleplerinin reddine, boşanmaya yol açan olaylarda belirlenen kusur durumu ve tarafların yapılan ekonomik sosyal durum araştırmalarına göre, davalı-davacı kadının düzenli bir gelirinin bulunmadığı gerekçesi ile 700,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 750,00 TL`ye çıkarılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra 800,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.06.2022 tarihli ve 2022/1202 Esas, 2022/1218 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, fakat kusur derecesinde ve kusurlu vakıa belirlenmesinde hata edildiği, taraflarca sunulan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı-davacı kadının ilaçlarını kullanmadığı, davacı-davalı erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve kadını babasının evine bıraktığı, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davalı-davacı kadın yararına maddî tazminat ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına manevî tazminat takdir edilmesi gerektiği, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ve tedbir nafakası hükmedilmesi yerinde ise de miktarlar yönünden kurulan hükmün isabetsiz olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen 29.09.2021 tarihli ilk karara karşı davalı-davacı kadının istinaf yoluna başvurmadığı, ilk kararda hükmedilen tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden davacı-davalı erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, İlk Derece Mahkemesince aylık 700,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 750,00 TL olarak artırılmasına ve karar kesinleştikten sonra aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçeleri ile davacı-davalı erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusu ile davalı-davacı kadının kusur tespiti, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 2,3, ve 4 üncü bentlerinin hükümden çıkarılmasına, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, 700,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.12. 2022 tarihli 2022/7804 Esas 2022/10430 Karar sayılı kararı ile; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının evlilik birliğinden önce tedavi gördüğü rahatsızlığını birlik sürecinde de erkekten gizlediği, bu suretle ... sarsıcı davrandığı, tarafların mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurları da dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu kabulünün ... olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tarafların eşit kusurlu olması nedeni ile davalı-davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin ... olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamında gösterilen kusurlu vakıa ve derecesine ilişkin değerlendirmeye katılmanın mümkün bulunmadığı, kadının evlilik öncesi tedavi görmesi nedeniyle "psikolojik rahatsızlığını gizleyerek ... sarsıcı davrandığı" vakıasının kadına yüklenmesinin mümkün bulunmadığı, bu iddianın ancak evliliğin butlanı sebebi sayılabileceği, yargılama sırasında kadının fiil ehliyeti ile ilgili bir sorununun bulunmadığı bu nedenle Dairenin önceki hükmünde ısrar edilmesi gerektiği, taraflarca sunulan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı-davacı kadının "ilaçlarını kullanmadığı", davacı-davalı erkeğin ise "kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve babasının evine bıraktığı" , tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davalı-davacı kadın yararına maddî tazminat ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına manevî tazminat takdir edilmesi gerektiği, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ve tedbir nafakası hükmedilmesi yerinde ise de miktarlar yönünden kurulan hükmün isabetsiz olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen 29.09.2021 tarihli ilk karara karşı davalı-davacı kadının istinaf yoluna başvurmadığı, ilk kararda hükmedilen tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden davacı-davalı erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, İlk Derece Mahkemesince aylık 700,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 750,00 TL olarak artırılmasına ve karar kesinleştikten sonra aylık 800,00 TL hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçeleri ile önceki hükümde ve gerekçede direnilmesine, davacı-davalı erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusu ile davalı-davacı kadının kusur tespiti, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 2,3, ve 4 üncü bentlerinin hükümden çıkarılmasına, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, 700,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili, davalı-davacı kadının sağlık sorunlarının evlilik öncesinden başladığı ve bu durumun müvekkilinden gizlendiğinin ispat edildiği, tanık beyanları ve sağlık raporunda davalı kadının psikolojik sorunlarının olduğunun ispat edildiği, sağlık raporunda ''hastalığının evlilik birliğini sürdürmesi engel teşkil edebileceği'' şeklinde belirtildiği, müvekkilin kusurlu davalı-davacı kadının kusursuz atfedilmesinin kabul edilemez olup direnme kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu, evliliğin sona ermesinde müvekkilin kusuru bulunmamasına rağmen birleşen davanın kabul edilmesinin kabul edilemez olduğunu, davalı-davacı kadın tanıklarının beyanlarının ezberlenmiş ifadeler olduğunu, şiddet iddiasına ilişkin darp raporu alınmadığını, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, kadının yoksulluğa düşeceğinin ispat edilmediğini belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili, tarafların müşterek kusurlu bulunması ve erkeğin açtığı asıl davanın reddedilmesi gerekirken kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacı-davalı erkeğin özel boşanma sebeplerinden olan akıl hastalığına dayanmadığını, davalı-davacı kadının rahatsızlığını davacı-davalı erkeğin evlenmeden önce bildiğini, davacı-davalı erkeğin kadına hakaret, tehdit, sözlü ve kötü muamelede bulunduğunu, şiddet uyguladığını, vücudunda sigara bile söndürdüğünü, davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminatlar ve nafaka miktarlarının az olduğunu, davacı-davalı erkeğin uzman ... olduğunu ve yüksek maaşı olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, kusurun derecesi ve davalı-davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.