"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1741 E., 2022/1725 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/14 E., 2021/533 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin başvurularının ayrı ayrı kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiğini, davalı erkekle zamanla evlilik bağlarının kopmaya başladığını, evlilik birliğinin sürdürülmesinin imkansız olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-davalı kadın vekili tarafından sunulan 02.07.2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davacı kadın tarafından sunulan dava dilekçesinde boşanma sebeplerinin, tarafların anlaşmalı olarak boşanacak olmaları sebebiyle gerekçelendirilmediğini, ancak erkeğin anlaşmalı boşanma şartlarını kabul etmediği gibi çekişmeli boşanma davası açtığını, bu sebeple boşanma gerekçelerinin belirtilmesi gerektiğini, erkeğin, cinsel şiddet uyguladığını, küçük düşürücü konuştuğunu, başka kadınlarla kıyasladığını, istemediğini söylediğini, ortak konutu terk ettiğini, hakaret ve tehdit ettiğini iddia ederek davanın ve ıslah taleplerinin kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, cinsel şiddet uyguladığını, küçük düşürücü konuştuğunu, başka kadınlarla kıyasladığını, istemediğini söylediğini, ortak konutu terk ettiğini, hakaret ettiğini iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkeğe, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı-davacı erkek tarafından yasal süresinden sonra cevap dilekçesi sunulmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini, kadının annesinin erkeği kabullenmediğini, kadının sağlık problemlerini erkekten gizlediğini, cinsel şiddet uyguladığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, erkek yararına 35.000,00 TL maddî tazminat, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2019 tarih 2017/1059 Esas ve 2019/305 Karar sayılı kararı ile erkeğin, evlilik birliği kurulduktan sonra kadına kötü davramaya başladığı, kadını arkabalarının bulunduğu ortamlarda toplum içinde "...Beyin özürlü, geri zekalı, senden kadın olmaz, boşanamazsam bile seni eve oturturum, bir çocuk yaparım, annem babam seni eşim bilir ben dışarıda hayatımı yaşarım, ben evdeki kediye de kuşa da bakıyorum..." diyerek aşağıladığı, kötü duruma düşürdüğü, rencide ettiği, kadını tehdit ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen davanın reddine, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası, 350,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından ise her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2019 tarih 2019/912 Esas ve 2019/1117 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından birleşen boşanma davası ile kadın tarafından açılan ve vekili tarafından tamamen ıslah edilen asıl davanın boşanma dilekçesi kapsamında ön inceleme duruşması yapılmadığı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, birleşen dava dilekçesinde, kadının cinsel birliktelikten kaçındığının iddia edildiği, ancak bu konuda rapor alınmadığı, kusur belirlemesi yönünden kadının tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk edilerek, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlığının olup olmadığı hususunda rapor aldırılması gerektiği, dosya kapsamı, UYAP'tan alınan kadına ait sigorta kayıtları incelendiğinde, kadının muhasebecilik yaptığını söyleyen kendi tanıklarının bulunduğu, 23.07.2018 tarihinden itibaren kadının kesintisiz sigortalı çalışan kayıtlarının olduğu dikkate alındığında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yeterince araştırılmadan karar verildiği, bu kapsamda özellikle kadının sosyal ve ekonomik durumunun gerektiğinde iş yerlerinden sorulmak suretiyle usulünce tespitinden sonra yoksulluk nafakası talebinin değerlendirilmesi gerektiği, bu konuda eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, karar gerekçesi kapsamında yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, evlilik birliği kurulduktan sonra kadına kötü davramaya başladığı, kadını arkabalarının bulunduğu ortamlarda toplum içinde "...Beyin özürlü, geri zekalı, senden kadın olmaz, boşanamazsam bile seni eve oturturum, bir çocuk yaparım, annem babam seni eşim bilir ben dışarıda hayatımı yaşarım, ben evdeki kediye de kuşa da bakıyorum..." diyerek aşağıladığı, kötü duruma düşürdüğü, rencide ettiği, kadını tehdit ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, her ne kadar erkek tarafından kadının hastalığını kendisinden gizlediğini iddia edilmişse de erkeğin, kadının hastalığını bilerek evlendiği, yine her ne kadar kadının, erkeğin hastalığı ile ilgilenmediği iddia edilmişse de erkeğin ayağının kırılması olayının taraflar ayrı yaşamaya başladıkları zaman meydana geldiğini ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceğini, kadının cinsel birlikteliğe engel psikolojik ve fiziksel rahatsızlığı olup olmadığına dair rapor alındığı, ilgili raporlar değerlendirildiğinde; erkeğin kadında cinsel anlamda eksik ya da bozuk bir yön olduğu yönündeki iddiasını da ispatlayamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen davanın reddine, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası, 8.400,00 TL toptan yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili ise her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesince, tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurlarının ispat edilemediği, bu nedenle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu, erkeğin tam kusurlu olması sebebiyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, kadın yararına tedbir nafakasına ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, evlilikte geçen süre, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, paranın alım ve erkeğin ödeme gücü ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının da yerinde olduğu, evlilik süresine göre kadın yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 176 ıncı maddesi hükmü uyarınca toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle her iki taraf vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok az olduğu belirtilerek; tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadının tanıklarının süresinde bildirilmediği, beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların ispatlandığı ve kadına yüklenmesi gerektiği, birleşen davanın reddi ile asıl davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına tazminata hükmedilmesi ve erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; her iki dava ve fer'îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın ispatlanıp ispatlanamadığı, birleşen davanın kabul şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ıncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 176 ıncı ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesindeki hakkaniyet ilkesi nazara alınarak, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına bir defaya mahsus olmak üzere toptan olarak hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Yukarıda (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere İlk Derece Mahkemesi kararının maddî tazminat ve manevî tazminat ile toptan yoksulluk nafakası miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı- davacı erkek vekilinin tüm, davacı- davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Selçuk'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Merve'ye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.