"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/450 E., 2023/73 K.
DAVA TARİHİ : 02.12.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/617 E., 2021/882 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davaları ile kadının ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, kadının ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının evliliğin gerektirdiği yükümlülüklere aykırı davrandığını, aşırı kıskanç bir insan olduğunu, erkeğe ailesinin yanında sürekli hakaret ettiğini ve tehditlerde bulunduğunu, evlilik süresi içerisinde bir eşten beklenen ve üzerine düşen sorumlulukları hiçbir şekilde yerine getirmediğini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına,
ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekilin cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı ve mesnetsiz, soyut beyanlardan ibaret olduğunu, müvekkiline kusur atfetmeye yönelik iddiaların olduğunu, anlatılan olayların hayatın olağan akışına aykırı soyut beyanlardan ileri geçmeyen iddialar olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğinin üzerine yüklediği bütün sorumlulukları yerine getirdiğini, erkeğin evliliğin gerektirdiği yükümlülüklere aykırı davrandığını, erkeğin aşırı kıskanç bir insan olduğunu, kadına hakaret ettiğini ve darp uyguladığını, aşırı borçlandığını ve borca battığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, evlilik süresi içerisinde bir eşten beklenen ve üzerine düşen sorumlulukları hiçbir şekilde yerine getirmediğini ileri sürerek açılan asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet bedelinin faiziyle birlikte davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini, çeyiz eşyaları ve kişisel eşyalar bakımından tespit yapılarak yargılama sonunda aynen veya bedelinin taraflarına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına hakaret ve tehdit içeren beyanlarda ve güven sarsıcı hareketler içerisinde bulunduğu, eve geç saatlerde geldiği, kadını baba evine bırakıp geri almadığı ve kadına "seni istemiyorum, yapamıyorum, eve dönme" şeklinde beyanlarda bulunduğu, her ne kadar kadının erkeğin kendisini darp ettiği iddiası bulunmakta ise de tarafların erkeğin bu eyleminden sonra barışıp aynı evde yaşamaya devam ettikleri, her ne kadar kadının erkeğin sorumsuz davranışlarının ve kredi borçlanmasının olduğu yönünde iddialarda bulunmakta ise de bu iddialarını tanık beyanları ile ispatlayamadığı, erkeğin tanıkları davalının kusuru ile evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini ispata yarayan belli bir olaydan söz etmedikleri gibi beyanların sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, erkeğin davasının sübut bulmadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına mahkemenin 06.04.2021 tarihli celsesinde takdir edilen aylık 850,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 150,00 TL arttırılarak 1.000.00 TL'ye yükseltilmesine, bu miktar itibariyle karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştiğinde nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın için 22.500,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasını ispatladığı anlaşılmakla kadının ziynet alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının kusurlu olduğunu, iddialarının ispatlandığı halde davasının reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, kendi davasının reddi, velâyet, nafakalar ve tazminatlar ile ziynet alacağı davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, hükmedilen tazminatların yetersiz olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen nafakanın ilerleyen yıllarda TEFE-TÜFE oranında artırılması talepleri olmasına rağmen mahkemece menfi yada müspet bir karar verilmediğini ileri sürerek, kusur belirlemesi, tazminatların miktarları ile iştirak nafakası yönünden karar verilmeyen artış talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin tanıklarının beyanlarından kadının da erkeğe hakaret ettiğinin sabit olduğu, erkeğin vakıa olarak dava dilekçesinde bu hususa dayandığı, bu eylemin kusur belirlemesinde dikkate alınmaması ve erkeğin boşanma davasının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında kadına hakaret eden, kadını tehdit eden, eve geç saatlerde gelen, güven sarsıcı davranışlarda bulunan, kadını baba evine bırakarak onu istemediğini söyleyen erkeğin, kendisine hakaret eden kadına oranla ağır kusurlu olduğu, kadın yararına maddi ve manevi tazminatın koşullarının oluştuğu, ancak hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu, kadının davasında iştirak nafakasına yönelik her yıl için nafaka artış talebinin bulunmadığı, kadının ziynet alacağı davası yönünden tam kabul kararı doğru olmakla birlikte kadının ziynet alacağı yönünden faiz talebi bulunmadığı halde, talep aşılarak ziynet eşya bedeli yönünden faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleri ile erkeğin kusur belirlemesi, reddedilen davası ile ziynetler yönünden, kadının tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın için 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, ziynetler yönünden uygulanan faizin kaldırılmasına karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kadının kusurlu olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin sadakatsiz olduğunu, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, hükmedilen tazminatların yetersiz olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen nafakanın ilerleyen yıllarda TEFE-TÜFE oranında artırılması talepleri olmasına rağmen mahkemece menfi yada müspet bir karar verilmediğini ileri sürerek, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, tazminatların miktarları ile iştirak nafakası yönünden karar verilmeyen artış talepleri yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve miktarları ile iştirak nafakası yönünden kadın vekilinin usulünce artış talebinde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında dinlenen tanık Nilgün Ç. beyanı ile erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığının, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin yine de ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,
2.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıdaki yazılı temyiz giderinin temyiz eden Özkan'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Nilay'a iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.