"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/228 E., 2022/3079 K.
DAVA TARİHİ : 02.09.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/278 E., 2021/614 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin sürekli bir şeyleri bahane ederek evi terk ettiği, davalının her zaman tartışma yaratıp davacıyı dövüp evi terk ederek hiç bir gerekçe göstermeden babasının evine gittiğini, bazen günlerce orada kalıp eve gelmediği, tartışma sonra evden ayrıldığında davacının numarasının engellediğini, davalının ramazan bayramı öncesi davacı ve ortak çocukların bayram ziyareti sebebi ile davacının ailesinin yanına götürüp 4 gün sonra gelip alacağını söylediği, 4 gün sonra davalıyı aradığı ancak ulaşamadığını, bu kez mesaj atarak gelip almasını istediğini ancak mesajlara da cevap verilmediği, davalının tartışma dönemlerinde sürekli ailesine ve arkadaşlarına davacıyı aşağılayacak sözler ve ithamlarda bulunduğu, insanların içinde hakaretlerde bulunduğunu, davalı eş evliliği tamamı ile cinsellik ilişki olarak gördüğünü, davalı eş davacıya herhangi bir konuda tartışma yaşamış olsa bile cinsel isteği oluştuğu anda hemen giderilmesini istediğini, davacı aralarında tartışma olduğundan bu isteği kabul etmemesi halinde, davalı eş kendi ailesine müvekkilin ona eşlik etmediğini dile getirmekle tehdit edip davacının engel olmasına mani olmadığını ve beraber olduktan sonrada tartışmaya kaldığı yerden devam edip akabininde evden çıkıp gittiğini, davalı eş 20.11.2019 tarihinde eşi ile aralarında, aile içinde kalması gereken her konuyu ailesine, çevresine rahatlıkla dile getirmemesi için uyardığını bunun üstüne evde tartışma çıktığını, müvekkilin üzerine doğru yürüdüğünü, davacının korktuğunu sesini çıkarmadığını, davalı eş evin içerisinde dolanıp durduğunu sonra davacının yanına gelip onu vurmaya başladığını, 24.11.2019 tarihinde davacının sol el orta parmağını kırdığını, 15.03.2020 tarihinde eşinin tekrardan sebepsiz yere tartışma çıkarıp davacıyı dövüp kolunu kapının arasına sıkıştırıp morarttığını, aynı olay tarihinde kavga esnasında elini davacının boğazına sarılıp davacıyı boğmak istemesi de aynı gün yaşandığını, her kavga veya tartışma sonrası bana 'aileni ara gelip seni alsınlar, seni bize olmazsın' gibi onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu, 19.08.2020 tarihinde ise davacının, aile büyükleri ve davalı eşin babasını arayarak artık dayanılmaz bir hal alan bu evlilik birliğini çözümlemek maksadı ile davalı ile babasının beraber gelip gelinlerini almalarını söylemek amaçlı çağırdığını, bu sebeple erkeğin babasının geldiğini, ancak kadına hakaret ettiğini ve aile büyükleri bu durumu görünce tartıştıklarını, 21.08.2020 tarihinde edinilmiş mal olan aile konutunu satış olarak gösterip devrettiğini, ortak çocuğun tüm ihtiyaçlarını davacının karşıladığını, çocuğun yaşı itibarı ile anneye bağlı olduğunu, anne sütü içtiğini, velâyetin davacıya verilmesini, yaralanma sonrası davacının annesi kızının elini alçıda olması sebebiyle yardım amaçlı 5 gün kızının yanında kaldığını, davalı eşin davacıyı oğlunu ve kayınvalidesinin evden kovduğunu, bu yaşananlara davalının dayısı Müslüm BABACAN'ın bizzat şahit olduğu, davalı eşini çoğu zaman temel ihtiyaçlarını bile karşılamadığını, davacıya kendi ailesinin yardım ettiğini, evlilik birliği içerisinde davacının ziynet altınları satılıp ev alındığını, kesinlikle ziynet altınları davacının almadığı, almasının da mümkün olmadığını, çünkü evlilik birliğinin devamında aile konutunun alımı için altınlar zeymar kuyumculukta bozdurulduğu paraya çevrildiği, buna ilişkin tanık Kadir ŞEBEL'in de kuyumcuda çalıştığından görgü şahidi olduğu, altınların 58,334,00 TL Karaköprü Seyrantepe mahallesi 151/3 ada, parsel numarasında bulunan taşınmaza alımı için paraya bizzat parayı davalı kendi elleriyle Baran emlakçıya gidip Tarık Yüksel'e teslim ettiğini, daireyi satan kişininde Halil Okkaş olduğunu ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, yasal faiziyle birlikte 15.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk için 500,00 TL iştirak nafakasına, 600,00 TL tedbir nafakasına, davacının kişisel eşyalarını 240 gram altın, evlilik birliği içinde edinilmiş malların davacı payına düşen tüm malların, aynı zamanda davalı tarafça alınan tüm ev eşyalarında davacının payına düşen kısmın davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının erkeği sürekli olarak aşağıladığını ve kendisine hakaret ettiğini, erkeği sürekli olarak baskı altına aldığını, anne ve babasına gitmesine izin vermediğini, erkeğin annesine saygı göstermediğini, kendisine şeytan deyip hakaret ettiğini, sürekli kavga ederek, gece boyu ağladığını ve kavga ettikten sonra da annesinin evine gittiğini, kadının ortak konutu sebep göstermeden terk ettiğini ve ziynet eşyalarını da alıp gittiğini, babasının yanında kendisine deli dediğini, erkeğe temizlik yaptırdığını, barıştırmak istese de kadının buna yanaşmadığını ileri sürerek velâyetin davalı babaya verilmesine, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadını ramazan bayramı ziyareti için baba evine bıraktığı, dönüşte alacağını söylemesine rağmen almadığı, kadının erkeği aradığı, erkeğin telefonlara ve mesajlara yanıt vermediği, erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadının ailesinin yardım ettiği, erkeğin çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yükletilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, sosyal inceleme raporu, çocuğun yaşı çocuğun anne bakımında olması hususları birlikte değerlendirildiğinde velâyetin anneye verilmesi gerektiği, erkeğin eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği, davacının ziynet eşyası talebine yönelik yapılan değerlendirmede; dinlenen davacı tanıklarının beyanlarıyla ziynetlerin mevcudiyetinin ortaya konulduğu, davacı tanıkların beyanlarıyla ziynetlerin bozdurulup ev alımı için davalıya verildiğinin ortaya konulduğu, davacı çeyiz eşyası talebinde bulunmuşsa da yargılama sürecinde tarafların anlaştıkları ve davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesi, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 350,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadının manevî tazminat talebinin reddine, davacının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma talebinin reddine, davacının çeyiz eşyasına yönelik talebin konusuz kalması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının ziynet eşyalarının iadesine yönelik talebin kabulü ile; 1 adet 130 gram 22 ayar olmak üzere 59.020,00 TL değerindeki altın frenk bağı 8 sıralı, 1 adet 110 gram 22 ayar olmak üzere 49.940,00 TL değerindeki altın akıtma, 1 adet 7 gram 22 ayar değeri olmak üzere 3.195,00 TL olan cumhuriyet tam altının aynen iadesi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bu ziynetin yanlarında yazılı değerleri dikkate alınarak karşılığı olarak toplam 112.135,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin hiç bir kusurunun olmadığını, davacı ve davalının bir araya gelme ihtimallerinin bulundugunun dosya kapsamnda dinlenen tanık ve tarafların beyanı ile de sabit olduğu, nafaka miktarının fazla olduğu, ziynet eşyasına ilişkin davacının davasını ispat edememesine rağmen Mahkemece altınların müvekkil tarafından alınıp davacıya verilmediği iddiasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmediği, Mahkemece tarafların iddialarına ilişkin tüm iddiaları değerlendirmediği, dosyada görgüsü ve bilgisi olmayan kuyumcu beyanı ile hareket ederek maddî olayın delillendirilmeye çalışıldığını ileri sürerek kabul edilen boşanma ve fer'îleri ile ziynet alacağı davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesince, uzman raporu doğrultusunda velâyete ilişkin verilen kararın ve çocuk için takdir edilen nafakanın tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında yerinde olduğu, kadının dava dilekçesinde açıkça yoksulluk nafakası talep etmediği, İlk Derece Mahkemesince takdir edilen yoksulluk nafakasının taleple bağlılık ilkesi gereği yerinde olmadığı, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacının tanıklarının ziynet eşyası konusunda görgüye dayalı bilgilerinin olduğu, davacı tanığı Kadir tarafların yanına gelerek 240 gr altını bozdurduklarını belirttiği, İlk Derece Mahkemesinin delil değerlendirmesi ve davanın kabul gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun yoksulluk nafakası yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı erkek vekilinin sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kadının kabul edilen her iki davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma ve ziynet alacağı davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesi, iştirak nafakası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.