"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1927 E., 2022/1503 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/530 E., 2019/738 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kabulü ile ziynet eşyalarının kadına aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda bedelinin kadına iadesine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle: tarafların 2006 yılında evlendiğini ve bu evliliklerinden ortak çocuklarının olmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sürekli hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını, ortak konuttan kovduğunu, düğünde takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığını ve bozdurulduğunu, kadına iade edilmediğini iddia ederek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından alınarak bozdurulduğunu ve kişisel masraflarını karşılamak için kullandığını, kadına iade edilmediğini, kadının bu zararının 4721 Sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında toplamda 32.000,00 TL olduğunu ve erkekten alınarak kadına verilmesi, erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alındığında kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Dava dilekçesi 05.07.2017 tarihinde davalı erkeğe usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı erkek tarafından yasal süresi geçtikten sonra 22.07.2017 tarihinde cevap dilekçesi sunulmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadını ortak konuttan kovduğu, ortak konutun giderlerini karşılamadığı, sorumluluklarını ve üzerine düşen görevi yerine getirmediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, bu durumun dinlenen tanık beyanları ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, mevcut ve beklenen menfaat, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 5.000,00 TL maddî tazminat, 5.000,00 TL manevî tazminat, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, 400,00 TL yoksulluk nafakası, ziynet alacağı davası yönünden yapılan incelemede ise erkeğin, düğünde takılan ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kendisine verildiğini veya takıların kadın tarafından bozdurularak harcandığını ispatlayamadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürmediği ve erkekte kaldığının ispatlandığı, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde kadına iade edilmesi gereken ziynet eşyalarının, kadına aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda 20.343,50 TL bedel üzerinden kadına iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle, kadına düğünde takılan ve bilirkişi raporunda nitelik ve değerleri belirtilen ziynet eşyalarının, aynen ya da bedelinin kadına iadesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olduğu nafaka taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının kadında olduğu ve ziynet alacağı davasının reddi gerektiği belirtilerek hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, davaya süresinde cevap vermediği ve tanıklarını bildirmediği, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince erkeğin tanıklarının dinlenmesinin hatalı olduğu ve erkeğe yüklenen fiziksel şiddet vakasının ispatlanamadığı, her ne kadar erkek tanıklarından Nermin tarafından erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı beyan edilmişse de söz konusu tanığın süresi içinde cevap dilekçesi vermeyen erkek tarafından bildirildiği ve beyanlarının hükme esas alınamayacağı, fiziksel şiddet eyleminin, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve boşanma davasının kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak kadına ait ücret bordrosu ve kadının aktif sigorta kaydının bulunduğu dikkate alındığında kadın yararına yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı ve bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği, kadın tarafından dava dilekçesinde talep edilen maddî tazminatın, ziynet alacağına yönelik olduğu, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığı, erkek tarafından yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının kesildiği, kadının cevaba cevap dilekçesi adı altında talep ettiği maddî tazminatın süresinde olmadığı ve kadının maddî tazminat talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken kadın yararına 5.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadın yararına manevî tazminat şartları oluştuğundan kadın yararına manevî tazminat takdirinin isabetli olduğu, erkeğin, ziynet eşyası alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde ise; Nazillli 1. Aile Mahkemesinin 2013/759 E., 2014/226 K. sayılı dosyası içeriğine göre, ilgili dava dosyasında davacı sıfatını haiz olan kadın eşin, boşanma davasından feragat ettiği şeklinde dilekçe verdiği ve 28.03.2014 tarihli kararla, kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve ilgili kararın kesinleşmediği, iki davada talep edilen ziynetlerin bir miktar yönünden farklılık gösterdiği, kadının bahse konu davada, feragatine rağmen eldeki dosyada ziynet eşyası alacağını talep edebileceği kabul edilse bile, kadının iddiasının ziynetlerin erkek tarafından bozdurulup harcandığı vakıası olduğu, dinlenen tanık beyanları ile bu vakanın ispatlanamadığı, kadının yemin deliline de dayanmadığı, ispatlanamayan ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle; davalı erkek vekilinin kusur belirlemesine, maddî tazminata, yoksulluk nafakasına ve ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu kısımlar yönünden kaldırılmasına ve boşanma gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kadının maddî tazminat talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının reddine, davalı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkek tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamasının kadın aleyhine hüküm doğurmaması gerektiği, kadın tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinin usuli kazanılmış hak kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kusur durumu dikkate alındığında kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kaldı ki erkeğin istinaf dilekçesinde yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde bir itirazı da olmadığı, dinlenen tanık beyanları uyarınca ziynet eşyalarının erkek tarafından alınıp bozdurulduğu ispatlanmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı erkek tanığı Neriman'ın dinlenilmesine kadının bir itirazı olmadığı ve beyanın hükmü esas alınması gerektiği, fiziksel şiddet vakasının erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin hatalı olduğu belirtilerek kusur belirlemesi, maddî tazminat, yoksulluk nafakası ve ziynet alacağı davası yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî tazminat ve yoksulluk nafakası koşularının oluşup oluşmadığı, kadının talep ettiği ziynet alacağı yönünden verilen ret kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci maddesi ve 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince yoksulluk nafakası talebinin kabul edilebilmesi için nafaka alacaklısının daha ağır kusurlu olmaması şartı ile birlikte boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün de belirlenmesi gerekir. Davacı kadının ekonomik ve sosyal durumunun tespiti amacıyla İlk Derece Mahkemesince yazılan müzekkereye bila ikmal yanıt verilmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince davacı kadının ekonomik ve sosyal durumunun tespiti amacıyla tekrardan araştırma yapılmamış, sigorta kayıtları ile yetinilmiştir. O halde, davacı kadının ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak tespit edilmesi ve sonucuna göre yoksulluk nafakası hakkında hüküm tesisi gerekirken, bu hususta eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
1. Yukarıda (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden BOZULMASINA,
2. Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.