Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3915 E. 2024/588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası, maddi tazminat ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu, hakkaniyet ilkesi ve günün ekonomik koşulları gözetilerek yeniden belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle Yargıtay kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/155 E., 2022/1966 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince esas ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı- davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına defalarca fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin sürekli olarak alkol kullanması problemi ile mücadele ettiğini, kadının, erkeğin misafirlerine de sürekli olarak hizmet etmek zorunda kaldığını, erkeğin aynı zamanda çocuklarında da fiziksel şiddet uyguladığını, eşine ve çocuklarına yeterli ilgiyi göstermediğini, kadını başkalarının önünde her daim aşağıladığını, erkeğin kadına cinsel şiddet uyguladığını, istemediği şekilde birlikteliklere zorladığını, kadını defalarca gecenin bir yarısı kapı dışarı ettiğini, kadına sürekli olarak sinkaflı sözlerle hakaretlerde bulunduğunu, en son çocukları ve eşini sahip olduğu silah ile tehdit ederek evi terk etmelerini söylediğini, çocuğuna şiddet uyguladığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, çocukların velayetinin anneye verilmesine, kadın yararına aylık 1.000,00 TL'den az olmamak üzere yoksulluk nafakasına, çocuklar lehine aylık 1.000,00'er TL'den az olmamak üzere iştirak nafakasına, kadın ve çocuklar yararına aylık 4.000,00'er TL'den az olmamak üzere tedbir nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, dava sonuna kadar eşler arasında ayrılık kararı verilmesini, aile konutunun kadına bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının eşine ve çocuklarına göstermediği ilgi ve alakayı annesine, babasına ve kardeşlerine gösterdiğini, onların ailesine devamlı karışmasına müsaade ettiğini, eşine değer vermediğini, sürekli müşterek konutta kadının akrabalarının yatılı olarak uzun süre misafir olarak kaldıklarını, kadının kız kardeşinin 2015 yılından beri erkeğin izni olmamasına rağmen müşterek konutta kaldığını, kadının eşinden habersiz yatağını ayırdığını, bundan dolayı sorunların meydana geldiğini, kadının eşinden habersiz yatağını ayırdığını, bundan dolayı sorunların meydana geldiğini, kadının haklı neden olmaksızın cinsel birliktelikten kaçındığını, erkeğe " istersen eve başka kadın da getirebilirsin '' dediğini, evlilik birliğinin yüklediği yükümlülüklerinin de yerine getirmediğini, mesaj kayıtlarından anlaşılacağı üzere erkeğe sinkaflı küfürler ettiğini, boşanma davası açacağından bahisle tehdit ettiğini iddia ederek, davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadına yönelik hakaret içeren ve evden gitmeleri yönünde tehdit içeren sözler söyleyen, kadına ve çocuklara karşı fiziksel şiddet uygulayan, kötü davranışlarda bulunan, yine kadına yönelik cinsel şiddet uygulayan davalı-birleşen dosya davacısı erkeğin ağır kusurlu olduğu, müşterek konutta kız kardeşinin yaşamasına sebebiyet veren ve erkeğe hakaret içeren mesajlar gönderen davacı-birleşen dosya davalısı kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile esas ve birleşen davanın kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ıncı maddenin ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesine kadar aynen devamına, yasal koşulları oluştuğundan kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar yararına aylık 600,00'er TL iştirak nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; kadının kusursuz olduğunu, hükmedilen nafakaların ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu beyan ederek, kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarı ile kadın ve çocuklar yararına takdir olunan nafaka miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının iddialarını ispat edemediğini, kadının ağır kusurlu olduğunu, asıl davanın ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin gerektiğini beyan ederek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddi ve manevî tazminat ve miktarları, kadın ve çocuklar yararına takdir olunan nafakalar ile miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarı ile kadın ve çocuklar yararına takdir olunan nafaka miktarları yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, birleşen davanın kabulünün usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarları ile kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete göre az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut uyuşmazlıkta tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı- davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk Ayşegül İlkem'in ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı- davalı vekilinin adli yardım talebinin KABULÜNE,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı- davalı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası ve maddî tazminat ile ortak çocuk Ayşegül İlkem'in yararına hükmedilen iştirak nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının davacı- davalı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası ve maddî tazminat ile ortak çocuk Ayşegül İlkem yararına hükmedilen iştirak nafakası yönlerinden BOZULMASINA,

4.Davacı- davalı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.