Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4007 E. 2024/1846 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumu, velayet, nafaka miktarı ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocukların ihtiyaçları dikkate alındığında yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Yargıtay kararı, nafaka miktarları yönünden bozulmuş, diğer yönleri ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2081 E., 2023/187 K.

DAVA TARİHİ : 15.08.2018-10.09.2018

KARAR : İstinaf başvurularının kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/712 E., 2019/1027 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kadını çeşitlerle kandırdığını, ailesinin etkisinde kaldığını, vaktini sürekli onlarla geçirdiğini, kadını hor gördüğünü, cinsel birliktelikten kaçındığını, tedaviye yanaşmadığını, ailesinin hakaretine sessiz kaldığını, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 7.000,00 TL tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına, kadın yararına 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı kadın vekili 05.03.2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile, nafaka ve tazminat taleplerini kadın ve çocuk yararına ayrı ayrı aylık 20.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına yasal faizleri ile birlikte 5.000.000,00 TL maddî, 5.000.000,00 TL manevî tazminat olarak artırmıştır.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının lüks tutkusunun olduğunu, yaşlı anne- babasına karşı nezaketsiz davrandığını, ilgilenmediğini, erkeğin ilgilenmesini de sorun haline getirdiğini, aşırı öfkeli ve bağrışlarının olduğunu, çalışmaya teşvik etmesine karşın çalışmak istemediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, çocuğun gelişimini engellediğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyaya deliller kapsamında sunulmuş ve aksi iddia edilmemiş görüntülü yazışma metinlerine göre kadının erkeği affettiği, affedilen ya da en azından hoşgörülen davranışların kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı; erkeğin iddialarının dinletmiş olduğu tanıklarla ispat etmek istediği, ancak tüm tanık ifadelerinin değerlendirilmesinden zaman ve mekan olgusundan uzak, daha doğrusu subjektif değerlendirmeler ve beklentiler içeren somut vakıaya işaretten uzak, söylemlerden ibaret olduğu, her iki davanın da reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların reddine, ara kararı ile hüküm altına alınmış nafakaların kararın kesinleşmesine kadar sürdürülmesine, kararın kesinleşmesinden sonra kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya arasında bulunan yazışmaların barışma görüşmesi niteliğinde olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusurlu olduğunu, davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar ile velâyet yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının affettiğinin sabit olduğunu, dosyada mevcut tanık beyanları ile kadının kusurunun ispatlandığını, davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminat talebinin reddi ile velâyet yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosya kapsamında bulunan yazışmaların barışma görüşmesi olduğunu, af ya da hoş görü olarak kabulünün mümkün olmadığını, erkeğin, kendi kök ailesi ile çıktığı yurtiçi ve yurt dışı seyahatine eşi ve çocuğunu götürmediği, eşi ve çocuğuna karşı ilgisiz davrandığı, evde yemek yemediği, yemeğini kök ailesi ile yedikten sonra eve geldiği, eşiyle konuşmayarak paylaşımda bulunmadığı, eşi ve çocuğundan çok kendi kök ailesi ile vakit geçirdiği, ayrı yatmak suretiyle eşine cinsel anlamda yakınlık göstermediği; davacı-davalı kadının ise, erkeğe geri zekalı, aptal diyerek hakaret ettiği, erkeğin yaşlı ve hasta anne babası ile ilgilenmediği gibi erkeğin de ilgilenmesini istemediği, ev işi yapmadığı, telefonda vakit geçirdiği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu; belirlenen tedbir nafaka miktarlarının tarafların sosyal ekonomik durumu, nafakanın niteliği dikkate alındığında az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle her iki davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, asıl dava tarihinden başlamak, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek ve tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası ile 6.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına dava tarihinden başlamak, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek ve tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası ile 7.000,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluştuğunu, nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ile nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının erkeğe affettiğinin kabulün gerektiğini, kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu, dava açıldığı tarihe yürüterek nafaka belirlemesinin hatalı olduğunu, çocuğun yüksek yararı gereğince velâyet düzenlemesinin ve kişisel ilişki süresinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının çocuk ve baba arasında tesis edilecek kişisel ilişki süreleri, asıl davanın kabulü, nafaka miktarı ve nafakanın dava tarihinden itibaren geriye dönük arttırılması, manevî tazminatın reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, tazminata hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka miktarları ve kişisel ilişki süresinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası miktarları yönünden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın verilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ahmet'e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Nasrın'a geri verilmesine,

Dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.