Logo

2. Hukuk Dairesi2023/403 E. 2023/2904 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kadın tarafından açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı ve hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğe dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma gününün usulüne uygun tebliğ edildiği, davalının yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi vermeyip davacıya kusur isnadında bulunmadığı, toplanan deliller ve yapılan soruşturma sonucunda davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, davacı kadının boşanma, nafaka ve tazminat taleplerinin kabulüne ilişkin istinaf kararının usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/15 E., 2022/1730 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ödemiş 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2018/843 E., 2019/716 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın vekili tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmasına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili ile davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlere ilişkin İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ile davalı erkek tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının yükümlülükleri yerine getirmediğini, sürekli kavgalar, cebir, iftira, hakaretler ve bu gibi olumsuz davranışlar sergilediğini, 2016 yılından beri fiilen ayrı yaşadıklarını, davalının kumar ve alkol tutkusunun olduğunu, defalarca borca girdiğini, aynı zamanda davalının gece hayatının da olduğunu, başka kadınlarla ilişkileri olduğunu, başka kadınları müşterek eve getirdiğini, her günü alkol alarak davacıyı ve müşterek çocukları darp ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 40.000,000 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi erkeğe 13.09.2018 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ( 7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre usule aykırı olarak tebliğ edilmiş ve cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin müşterek hanenin ihtiyaçlarını gelir elde etmesine rağmen karşılamadığı, davacıya toplum içerisinde zaman zaman aptal, manyak, senden kadın olmaz şeklindeki sözlerle, zaman zaman da taktığı erkek isimleri ile seslenerek hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, en son tarafların müşterek çocuklarının düğününden bir kaç gün önce davacının, davalının başka bir kadınla birlikte olduğunu öğrendiği, düğün geçene kadar duruma ses çıkarmayarak beklediği, davacının düğünün geçmesini beklediği bu dönemde davalıyı affetmiş sayılamayacağı, kaldı ki davalının bu tarihten sonra da davacıyı aldatmaya ve başka kadınla yaşamaya devam ettiği, tanıklar tarafından davalının bu kadınla pazarda el ele alışveriş yaptığının görüldüğü, bu nedenle ilk öğrenmede affetme olgusu kabul edilse bile sonrasında aldatmanın devam etmesi nedeniyle affetme olgusundan söz edilemeyeceği, tarafların müşterek çocuklarının düğününün ertesinde davalının düğünde takılan altınları almaya çalışması nedeniyle yaşadıkları tartışma sonucunda davalının davacıyı darp edip evden kovması ile ayrı yaşamaya başladıkları, yaklaşık 3 senedir ayrı yaşadıkları, yaşanan tüm bu olaylarda davalının tam kusurlu olduğu ve evlilik birliğinin devamının taraflardan beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı; her ne kadar davacı tarafça 4721 sayılı Kanun’un 161 inci maddesi de dayanak edilmiş ise de zina eylemi bakımından cinsel birlikteliğin gerektiği, ancak dosya kapsamı itibariyle bu hususu net olarak ortaya koyan herhangi bir delil bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın yararına aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ile davalı asıl istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tazminat ve nafaka miktarının az olduğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı asıl istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, savunma hakkının kısıtlandığını, tanık beyanlarının taraflı olduğunu, davacının davasını ve erkeğin kusurunu ispat edemediğini, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğe dava dilekçesi tebligatı ile ön inceleme duruşma gününü bildiren tebligat usulüne uygun tebliğ edilmediği, davalı erkeğin 15.02.2019 tarihli ön inceleme duruşma günü gelerek açılan davayı kabul etmediğini, boşanmak istemediğini bildirdiğini, davalı erkeğin 15.02.2019 tarihi itibariyle açılan davadan haberdar olduğunun kabulü gerektiğini, bu süreden sonra yasal süresi içerisinde açılan davaya karşı cevap dilekçesi vermediği, delillerini bildirmediği; yapılan soruşturmaya, toplanan delillere göre; davalı erkeğin evlilik birlikteliği devam ederken müşterek evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, davacı eşine hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, sadakatsiz tutum ve davranışlarda bulunduğu, en son fiziksel şiddet uygulayarak davacıyı evden kovduğu, davalının yasal süresi içeresinde açılan davaya cevap vermeyip davacıya kusur isnadında bulunmadığı, bu hali ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu, kadının davasının kabulü ile kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tarafların evlilik süresi, tarafların evliliklerinin ilk evlilikleri olması, erkeğin kusurları, davalı erkeğin eylemlerinin aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafaka miktarlarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek temyiz başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, savunma hakkının kısıtlandığını, tanık beyanlarının taraflı olduğunu, davacının davasını ve erkeğin kusurunu ispat edemediğini, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tebligatın usulüne uygun olup olmadığı ile savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı ile tazminat ve nafaka koşullarının oluşup olmadığı ve miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.