"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/455 E., 2023/350 K.
DAVA TARİHİ : 26.10.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/639 E., 2021/883 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı kadının davasının kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin, müvekkiline sürekli duygusal, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkiline ve ortak kıza sürekli hakaret ve küfür edip aşağıladığını, tehdit ettiğini, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, evlilik birliği gereklerini yerine getirmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, müvekkili lehine 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaların yıllık artış oranlarının belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; eşinin kendisine saldırdığını ve hakaret ettiğini, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, kendisi lehine 35.000 TL manevî tazminata, davacı eşinin nafaka ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, davacı kadına ve ortak çocuğa hakarette bulunmak suretiyle duygusal şiddet uyguladığı, davacı kadına ise atfedilebilecek bir kusurun ise bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Şevval'in velâyetinin davacı anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına, çocuk lehine 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın lehine 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, davacı kadın vekili, 16.12.2021 tarihli dilekçesi ile talep ettikleri nafakaların artış oranına ilişkin istemleri hakkında karar verilmediğinden bu hususta tamamlama kararı verilmesini istemiş, Mahkemenin 12.01.2022 tarihli ek kararı ile davacı kadının talebinin kabulüne, 16.12.2021 tarih ve 2020/639 Esas, 2021/883 Karar sayılı hükmün dokuzuncu bendinden sonra,"Ortak çocuk için takdir edilen iştirak ve kadın eş için takdir edilen yoksulluk nafakasının, karardan bir yıl sonra geçerli olmak üzere, her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına," eklenilmesi suretiyle hükmün tamamlanmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, dilekçeler aşamasından sonra gerçekleşen bir olay karşısında dinletilmek istenen tanıkların dinlenilmediğini, ek kararı kabul etmediklerini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ile miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile tanık beyanları dikkate alındığında, boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkek eşin tam kusurlu olduğu, davacı kadının davasının kabulünün yerinde olduğu, davalı erkeğin cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde tanık deliline dayanmadığı, bu nedenle Mahkemece erkeğin tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmayan davacı kadın lehine, kanuni koşulları oluştuğundan maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde, düzenli bir işi ve geliri bulunmayan ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı gibi, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü kişilik haklarına yapılan saldırı ve ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında, davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının ve ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarının yerinde olduğu, davalı erkeğin, 12.11.2020 tarihli cevap dilekçesinde dilekçenin konusunu davaya cevap ve karşı dava olarak nitelendirdiği, sonuç kısmında karşı davasının kabulü ile lehine 35.000,00 TL manevî tazminat verilmesini talep ettiği, Mahkemece, davalı erkeğin cevap dilekçesini karşı dava olarak nitelendirdiği, davalı erkeğin karşı davası varsa başvuru ve karar harcı yatırmak üzere süre verilmesi gerekirken verilmediği, yine yargılama sonucunda davalı erkeğin manevî tazminat istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, ancak davalı erkeğin bu hususları istinaf etmediği anlaşıldığından eleştirilmekle yetinildiği, dava dilekçesinde davacı kadın tarafından talep edilen iştirak ve yoksulluk nafakasına yıllık artış oranında arttırım yapılması talep edildiği, Mahkemece yargılama sonunda davacı kadının artırım talebi hakkında herhangi bir karar verilmediği, karardan sonra davacı vekilinin yıllık arttış oranı hakkında karar verilmesini 16.12.2021 tarihli dilekçesi ile talep ettiği, Mahkemece 12.01.2022 tarihli ek karar ile hükmedilen nafakaların TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırılmasına karar verildiği, verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, dilekçeler aşamasından sonra gerçekleşen bir olay karşısında dinletilmek istenen tanıkların dinlenilmediğini, ek kararı kabul etmediklerini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında eksik inceleme ile karar verilip verilmediği, davalı erkeğin tanıklarının dinlenilmesi gerekip gerekmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile miktarlarının uygun olup olmadığı, hükmün tamamlanmasına ilişkin ek kararın usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 240 ıncı maddesi, 305/A maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki parağrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.4721 sayılı Kanun'un 327 nci maddesinde, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı, 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, 328 inci maddesinde ise, ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği düzenlenmiştir.
3.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, 25.11.2004 doğumlu ortak çocuk Şevval lehine 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verildiği, yine Mahkemenin 12.01.2022 tarihli ek kararı ile de hükmedilen iştirak nafakasının, karardan bir yıl sonra geçerli olmak üzere, her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, davalı erkeğin hükmün tamamına yönelik istinaf başvurusunda bulunduğu, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verildiği, bu kararın davalı erkek tarafından tüm yönleriyle temyiz edildiği görülmüştür. Ortak çocuk 25.11.2004 doğumlu Şevval'in yargılama sırasında ve 25.11.2022 tarihinde ergin olduğu anlaşılmış olup boşanma kararının kesinleşmesinden önce çocuk ergin olduğuna göre Bölge Adliye Mahkemesince tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile tedbir nafakasının ergin olana kadar devamına, ortak çocuk ergin olduğundan iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek yerde esastan ret hükmü verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yönden verilen karar doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile iştirak nafakası artış oranı yönünden esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile iştirak nafaka artış oranı yönünden KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının altıncı hüküm bendinin hükümden çıkarılması ve yerine "Ortak çocuk için takdir edilen 750,00 TL tedbir nafakasının çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devamına, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, çocuk ergin olduğundan iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" ifadesinin yazılması, yine Mahkemenin 12.01.2022 tarihli ek kararı ile hükmün dokuzuncu bendinin sonuna eklenen ""Ortak çocuk için takdir edilen iştirak ve kadın eş için takdir edilen yoksulluk nafakasının, karardan bir yıl sonra geçerli olmak üzere, her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında ARTIRILMASINA" ifadesindeki, "Ortak çocuk için takdir edilen iştirak ve" kısmının hükümden çıkarılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.