Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4087 E. 2024/1414 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğe yüklenen kusurların ispatı, kadına hükmedilen tazminatların şartları ve miktarı ile nafakaların miktarının doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların iddia ve savunmaları ile hukuk kuralları değerlendirilerek, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunun ve kadına hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının uygun olduğunun anlaşılması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/387 E., 2023/541 K.

DAVA TARİHİ : 07.01.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bergama 2. Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi

SAYISI : 2019/19 E., 2020/508 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin epilepsi hastası olan müvekkili ile ilgilenmediği, hastalığı nedeni ile müvekkilini rencide ettiği, aşağıladığı, destek olmadığı, fiziksel şiddet uyguladığı, evden çıkmasına izin vermediği iftira attığı, kök ailesi ile görüşmesine izin vermediği, epilepsi nöbeti esnasında ateşe düşen kadının tedavi olmasına izin vermediği, ameliyat olur ise kabul etmeyeceğini söyleyerek tehdit ettiği, hakaret ettiği, ağır tedavi sürecinde yanında olmadığı, 2017 senesinde müvekkilini ortak konuttan kovarak, ailesi ile yaşamak zorunda bıraktığı, çocuklarını arayıp sormadığı, maddî- manevî ilgilenmediğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, 12 sene önce boşanma davası açtığında kadının bu iddialarda bulunmadığını, 12 senedir ayrı yaşadıklarını ve kendisinin de boşanmak istediğini, kadın tarafından talep edilen nafaka ve tazminatları ödemeye gücünün olmadığını beyan ederek; boşanma yönünden davayı kabul ettiğini, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, Bergama Asliye hukuk mahkemesi 2007/323 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını ve boşanma davasının ret olduğunu, tarafların yaklaşık 12 yıl boyunca ayrı yaşadıkları ve hiç bir araya gelmedikleri, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadının epilepsi hastası olduğu, davalı erkeğin eşinin bu hastalığı ile ilgilendiği, uzun zamandır ayrı yaşadıkları, ortak çocuğun beyanına göre erkeğin çocuklara harçlık verdiği ve okul ihtiyaçlarını karşıladığı, ancak annesi ile ilgilenmediği, erkek eşin, davacı kadına şiddet uyguladığı hususunun ispat edilemediği, tarafların arasında saygı, sevgi ve güven ortamının kalmadığı, ortak hayatı, yeniden kurmalarının ve bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, tarafların arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar, ortak çocuklar ve toplum yönünde korunmaya değer hukuki yarar kalmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, uzman raporu da dikkate alındığında yargılama sürecinde anne ile yaşayan ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu, ortak çocuklardan Büşra' nın ergin olması nedeniyle hakkında nafaka ve velayet yönünden karar verilemeyeceği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Musa'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesinden sonra aylık 300,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 200,00 TL olarak hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesinden sonra aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, taraflar eşit oranda kusurlu olduğundan şartları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında, kime hangi kusurun yüklendiğinin net olarak açıklanmadığı, anlatımlardan tarafların uzun süredir ayrı yaşadıkları nedeni ile her iki tarafa da eşit kusur yüklendiği, buna rağmen tüm dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre; davalı erkeğin Bergama 2. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2007/323 Esas, 2008/90 Karar sayılı dava dosyası ile açtığı boşanma davasında kesinleşen " kadını vücudundaki yanıklardan dolayı beğenmeyen ruhsal yapıya büründüğü, alacağı psikolojik tıbbi destek ile bu sorunun çözümü cihetine gitmektense davalıdan kusur arayan bakış açısına sahip olduğu" maddi vakıası ile 2007 yılında meydana gelen kadının kazaen yanması olayından sonra kadın ve ortak çocuklar ile uzun süre ilgilenmediği, çocukların babalarını çok sonra tanıyıp ilişki geliştirebildikleri, onları arayıp sormadığı, maddi-manevi destekte bulunmadığı, kadını bilerek evlendiği sara hastalığı nedeni ile bir müddet sonra beğenmemeye başladığı, agresif davrandığı, bağırıp çağırdığına yönelik maddi vakıaları görgüye dayalı davacı tanık beyanları ile ispat edildiği, kadına atfı mümkün hiç bir kusur ispat edilemediği, gerçekleşen ve kesinleşen kusur durumuna göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve ortak çocuğun ihtiyaçlarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası ile küçük Musa yararına takdir edilen iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, gerekçesi ile; davacı kadın vekilinin, kusur belirlemesi, kusur gerekçesi, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarları ile reddedilen maddî ve manevî tazminat isteklerine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile erkek eşin tam kusurlu olduğunun tespitine, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; adli yardım talepli temyiz dilekçesinde, davaya cevap dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, tarafların uzun bir dönem bir araya gelmediklerini ve şiddet olayının gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, maddî durumunun olmadığını belirterek; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurların ispat edilip edilmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatların şartları ve miktarları ile nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 182 nci maddeleri, 327 ve 328 inci maddelerinin birinci fıkraları, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Halil'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,