Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4104 E. 2024/1802 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi ve buna bağlı olarak tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda, kadının hakaret ve tehdit içeren davranışları ile erkeğin evlilik birliğinin devamı için çaba göstermemesi ve kadını ailesinin yanına bırakarak gitmesinin her iki tarafı da eşit kusurlu hale getirdiği değerlendirilerek, yerel mahkemenin kadını ağır kusurlu olarak kabul edip erkeğe tazminata hükmeden kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3760 E., 2023/475 K.

DAVA TARİHİ : 30.07.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/459 E., 2022/858 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının ve ailesinin müvekkili ve ailesine türlü hakaretlerde bulunduğunu, beddualar ettiklerini ve tehditler savurduklarını, kadının müvekkiline cinsel şiddet uyguladığını, cinsel birliktelik için baskı yaptığını, müvekkilinin kısa süren evlilik süresinde, evliliği kurtarmak adına ve eşi ile birlikte mutlu bir hayat için elinden gelen her şeyi yerine getirdiğini, kadının ise müvekkile karşı devamlı olarak agresif tutum sergilediğini, evlilik birliğini sürdürme konusunda herhangi bir katkı sağlayamadığını, evlilik süresi içerisinde devamlı fedakarlık yapan tarafın müvekkili olduğunu, müvekkilinin sarf ettiği tüm çaba ve gayrete rağmen evliliği kurtaramadığını iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına 30.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin dava dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, erkeğin ailesinin müvekkiline hakaret ve kötü sözler söylediklerini ve erkeğin bu sözlere rağmen müvekkilini korumadığını, acele ile nişan törenlerinin yapıldığını, erkeğin psikolojisinin yerinde olmadığını müvekkilini kandırdığını, telefonunda pornografik görüntüler olduğunu, erkek eş ve ailesinin amaçlarının düğün yapmak değil maddî kaygılar olduğunu, maddî kaygılar nedeniyle düğünü aceleye getirdiklerini, ailesinin ağır hakaret ve küfürlerine maruz kaldığını, cinsel şiddet uyguladığını, "...ailem seni istemiyor, senin yüzünden onlar bana kızdı, boşayacağım seni, anlaşmalı boşanacaksın, hiç bir şey istemeyeceksin, ailene anlatmayacaksın, seni arabadan yolun kenarına atarım...." şeklinde tehdit ve onur kırıcı sözler söylediğini, düğün yaparak elde edecekleri geliri toplamak amacında olduklarını gösterdiğini, yaşanan bu durumun hayatı alt üst edilen müvekkilinde ciddi psikolojik travmalara sebep olduğunu, müvekkilinin gerçek bir evlilik yaptığını sandığını, ancak iki hafta içerisinde açılan boşanma davasının da gösterdiği gibi müvekkilinin aslında kurmaca bir evliğin her ne kadar nikah kıyılsa da içeriğinde evliği oluşturan manevî donanımlar olmaksızın, sadece imza atmak suretiyle, ısrar ve acelecilik ile iradesi yanıltılarak, yaptığı bu evlilikten dolayı mağdur edildiğini iddia ederek, erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların resmi nikahlı olarak evli oldukları, düğün yapılmamış olması sebebiyle bir arada yaşamadıkları, kadının; eşini, ailesi ve kendisi arasında seçim yapmaya zorlayarak boşanmakla tehdit ettiği, eşinin annesine "paragöz ve orospu" diyerek saygısızca ve hakaret içerikli sözler sarf ettiği, yine eşine "orospu çocuğu" diyerek hakaret ettiği, nikahtan sonra eşinin ailesinin yaşadığı köye gelen kadının eşinin ailesinin yediğini, içtiğini ve köy yaşantısını beğenmeyip aşağıladığı, agresif yapıda olması sebebiyle ani çıkışlar yaptığı, kadının dava dilekçesinde eşine karşı bir kısım izafelerde bulunmuş ise de eşine karşı izafe ettiği kusurları bizzat bilgi ve görgüye dayalı tanık anlatımları yahut başkaca delilleriyle ispat edemediği, erkek eşin kusursuz olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tam kusurlu kadının tazminata hak kazanamayacağı gerekçesi ile; karşı davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası 26.05.2022 tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar 700,00 TL olarak devamına, kadın eşin yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata ve kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın eş istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, karşı davanın reddi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının tümünün kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, davacı -davalı erkeğe kusur izafe edilmemiş ise de dosya kapsamı ve dinlenen tanık Neriman'ın beyanına göre "erkek eşin kendisinin ve ailesinin kadını istemedikleri" yönünde beyanda bulunduğu bu olayın erkeğe kusur olarak izafe edilmesi gerektiği, bunun yanında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre kadının ağır, erkeğin hafif kusurlu olduğu, istinafa konu sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile; kadının kusur belirlemesine ve kendi davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı- davacı kadın kendini vekil ile temsil ettiğinden kadın yararına vekâlet ücreti hükmedilmesine, davalı-davacı kadının diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kadının ve müvekkilinin tazminat taleplerinin belirsizliği yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, nafakalar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının ve erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm; davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesi, kadının eşini, ailesi ve kendisi arasında seçim yapmaya zorlayarak boşanmakla tehdit ettiği, eşinin annesine "paragöz ve orospu" diyerek hakâret içerikli sözler sarf ettiği, saygısız davrandığı, eşine "orospu çocuğu" diyerek hakaret ettiği, nikahtan sonra eşinin ailesinin yaşadığı köye gelen kadının eşinin ailesini ve yaşadığı yeri beğenmeyip aşağıladığı, agresif yapıda olması sebebiyle ani çıkışlar yaptığı, erkek eşe ise izafe edilen kusurların ispatlanamadığı, kadının tam kusurlu, erkek eşin ise kusursuz olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve erkek yararına maddî ve manevî tazminata, karşı davasının ise reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü ile reddedilen karşı davası ve fer'î talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusu kısmen kabul edilerek, erkek eşe" kendisinin ve ailesinin kadını istemedikleri" maddî vakıası kusur olarak yüklenerek kadının davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delilerden; davalı- davacı kadına, kusur olarak yüklenen "agresif yapıda olması sebebiyle ani çıkışlar yaptığı" maddî vakıasının hangi olaya mahsus olarak yüklendiği hususunun gerekçelendirilmediği, 4 günlük kısa evlilik birliği süresince bir defaya mahsus, yaşanılan zamana ve yere mahsus hareketin kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, bunun yanında resmi nikahlarının kıyılmasından kısa bir süre sonra erkek eşin annesinin rahatsızlığından bahisle davacı kadını ailesinin yanına bırakıp gittiği, kadının annesinin, erkek eşi araması sonucu "kendisinin ve ailesinin kadını istemediklerini" öğrendiği, kadının ailesinin tarafları barıştırmak için gayret sarf ettiği ancak erkek eşin "yüzüm yok, karşınıza çıkamam" şeklinde söylemde bulunarak evlilik birliğinin devamı için mücadele sarf etmediği anlaşılmıştır. O halde erkek eşe, evlilik birliğinin devamı için çaba sarf etmemesi, kadını ailesinin yanına bırakarak gitmesinin kusur olarak yüklenmemesi doğru bulunmamıştır. Tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda eşini, ailesi ve kendisi arasında seçim yapmaya zorlayarak boşanmakla tehdit eden, eşinin annesine ve erkeğe hakaret içerikli sözler söyleyen, erkeğin ailesini aşağılayan kadın ile babasının yanına çeşitli bahanelerle kadını bırakıp giderek evlilik birliğinin devamı için mücadele sarf etmeyen, kendisi ve ailesinin kadını istemediklerini söylen erkeğin eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince kadının ağır kusurlu olduğu yönünde yapılan kusur belirlemesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Yukarıda ki paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı kadının, davacı-davalı erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden BOZULMASINA,

2.Davacı- davalı erkek eşin tüm; davalı- davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin Serkan'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Ayşe'ye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.