"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1700 E., 2022/1723 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın, karşı davanın, birleşen davanın ve birleşen davada açılan karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatların miktarları ve ortak çocuk Burcu yararına nafakaya hükmedilmemesi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve ortak çocuk ... yararına hükmedilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, ortak çocuk ... yararına hükmedilen nafakalara yönelik olarak verilen hüküm davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-davacı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 2000 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, erkeğin, çok fazla sigara içtiğini, kişisel hijyenine önem vermediğini, aşırı horlama probleminin olduğunu, ancak bu hastalığını tedavi ettirmeyi kabul etmediğini, bu sebepler nedeniyle tarafların ayrı yatmaya başladıklarını, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, kıskanç olduğunu, iftira attığını, kadının arabasına, iş yerine ve tarafların ortak konutuna dinleme cihazları yerleştirdiğini, ekonomik, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, kadını takip ettirdiğini, hakaret ettiğini iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, 500.000,00 TL maddî tazminat, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davada sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, çok fazla sigara içtiğini, kişisel hijyenine önem vermediğini, aşırı horlama probleminin olduğunu, ancak bu hastalığını tedavi ettirmeyi kabul etmediğini, bu sebepler nedeniyle tarafların ayrı yatmaya başladıklarını, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, kıskanç olduğunu, iftira attığını, kadının arabasına, iş yerine ve tarafların ortak konutuna dinleme cihazları yerleştirdiğini, ekonomik, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, kadını takip ettirdiğini, kadına ve kadının ailesine hakaret ettiğini, kadının annesine fiziksel şiddet uyguladığını, kadının arkadaşlarını rahatsız ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL yoksulluk nafakası, 500.000,00 TL maddî tazminat, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçelerinden özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, yalan söylediğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, erkek yararına 250.000,00 TL maddî tazminat, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında çekişmeli olarak açılan boşanma davalarının halen derdest olduğunu, yargılama sırasında ortaya çıkan yeni deliller kapsamında kadının birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin anlaşıldığını ve işbu davanın bu sebeple açıldığını, kadının, yalan söylediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 250.000,00 TL maddî tazminat, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin ise horlama problemi olduğu, tarafların bu sebeple ayrı odalarda uyuduğu, horlama problemi ile ilgili ameliyat çözümünün üretildiğini, ancak erkeğin sorunun çözümü amaçlı hakaret etmediğini ve bu durumun kadın için katlanılmaz hale geldiğini, her ne kadar erkek tarafından kadının yalan söylediği ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği vakalarına dayanılmışsa da dinlenen tanık beyanları uyarınca bu vakalardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği ve kadının bu davranışlarının erkek tarafından affedildiği ya da hoşgörü ile karşılandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle taraflarca açılan davaların kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği, ortak çocukların beyanları dikkate alınarak ortak çocuk Burcu'nun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk Burcu ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'in ihtiyaçları, yaşı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk ... yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 750,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden işbu karar kesinleşinceye kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası ve karar kesinleştikten sonra aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası, ortak çocuk Burcu yararına talep edilen iştirak nafakasının reddine, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devam ile kadının ağır kusurlu olduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşemeyeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan kadının kusur davranışları aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak erkek yararına 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, tam kusur olan erkek yararına tazminata hükmedilmesi ve kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, erkek yararına hükmedilen tazminat miktarlarının çok az olduğu, ortak çocuk Burcu için talep edilen nafaka taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatların miktarları ve ortak çocuk Burcu yararına nafakaya hükmedilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında usulüne uygun dayanılan vaka ve deliller dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince taraflara kusur olarak verilen eylemlerin sabit olduğu, yapılan kusur belirlemesinin dosya kapsamına uygun olduğu gibi taraflar arasında yaşanan af en azından hoş görülü olarak karşılanan eski olayların taraflara kusur olarak verilmemesi, yine erkeğin hukuka aykırı olarak elde edilen sosyal medya yazışmaları nedeniyle kusur verilmemesinin doğru olduğu, dosya içeriğinde bulunan GSM operatöründen gelen CD kapsamında da kadının güven sarsıcı davranışlarının sabit olduğu, bu haliyle taraf vekillerinin, kusur oranına yönelik istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu dikkate alındığında kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, bu sebeple kadın vekilinin, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu bulunmayan erkek yararına tazminata hükmedilmesinin, tarafların ekonomik, sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında miktarlarının uygun olduğu, kadın vekilinin, erkek yararına hükmedilen tazminatlara, erkek vekilinin ise tazminatların miktarlarına yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği, ortak çocuk ...'in yargılamanın başından itibaren anne yanında yaşadığı dikkate alındığında ortak çocuk ... yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ... için iştirak nafakasına hükmedilmesinin usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu gibi nafaka miktarları da tarafların ekonomik, sosyal durumu ve hakkaniyete uygun olduğu, taraf vekillerinin, ortak çocuk ... yönünden tedbir nafakasına yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın vekilinin iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin da reddine karar verilmesi gerektiği, karar ile tarafların ortak çocuğu Burcu'nun velâyetinin babaya verildiği ve erkeğin iştirak nafakası talebinin reddedildiği, ortak çocuk Burcu'nun karar tarihinden sonra 16.03.2021 tarihinde ergin olduğu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ortak çocuk Burcu için iştirak nafakasına hükmedilmemesinin isabetli olduğu, erkek vekilinin iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin de reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, erkek yararına hükmedilen maddî tazminat, manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birince ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı erkek yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesindeki hakkaniyet ilkesi nazara alınarak, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı erkek vekilinin ortak çocuk ... yararına hükmedilen nafakalara yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı-davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkek yararına hükmedilen maddî tazminat, manevî tazminat miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Yukarıda (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere İlk Derece Mahkemesi kararının erkek yararına hükmedilen maddî tazminat ve manevî tazminat miktarları yönünden erkek yararına BOZULMASINA,
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı- davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.