"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/387 E., 2023/595 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sandıklı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/329 E., 2022/361 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının, erkeği aldattığını, davalının sürekli olarak davacıya boşanalım şeklinde baskı yaptığını, bu baskının artmasıyla dava tarihinden geriye yaklaşık 1 yıllık sürede kadının erkek ile cinsel ilişkiye girmek istemediğini, erkeğe "senden tiksiniyorum seninle birlikte olamam" gibi ağır ve rencide edici cümleler kurarak kendinden soğutmaya çalıştığını, kadının ev hanımı olduğunu ancak sürekli dışarıdan yemek yediklerini, erkeğe sigarayı bıraktırdığını ancak akabinde kadının kendisinin sigaraya başladığını, kadının müşterek haneyi terk ederek kendi ailesinin yanına kaçtığını bu nedenle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk Emine Ecrin için aylık 500,00 TL nafakaya 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; evliliklerinin ilk günlerinden itibaren geçimsizliğin baş gösterdiğini, erkeğin müvekkiline sürekli hakaret ve küfür ettiğini, kendisini savunmaya çalıştığı zamanda müvekkiline saldırarak tekme tokat dövdüğünü, erkeğin günden güne hakaret, küfür ve şiddeti
arttırdığını, hatta bir keresinde boğazına bıçak dayadığını, erkeğin sürekli bir işinin bulunmadığını, müvekkilinden geri vermek üzere aldığı takıları vermediğini, aile ve arkadaş ortamında müvekkilini sürekli küçük düşürdüğünü, ortak çocukla ve müvekkili ile ilgilenmediğini, erkeğin telefon ve sanal oyun bağımlılığının olduğunu, kendisine zarar vererek ortak çocuğa kötü örnek olduğunu, erkeğin kötü niyetli olarak müvekkilinden habersiz evlilik birlikteliği içinde edinilen iş yerini ve arabayı sattığını, çevresinden "... seni boşayacak malları kaçırıyor" şeklinde duyumlar aldığını 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davalının 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata mahkum edilmesine, müvekkili ve ortak çocuk ... için aylık 500,00 TL nafakaya, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı-davacı kadının erkeğe hakaret ettiği, eşini sevmediğini, istemediğini ve boşanacağını söylediği, ev işlerini yerine getirmediği, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davacı-davalı erkeğin ise çocuk ile yeteri kadar ilgilenmediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, ailenin ekonomik ihtiyaçlarını yeteri kadar ve bağımsız şekilde karşılamadığı, kadının bunun üzerine çalışmak istemesi ile kadına "çalışıp da o....mı olacaksın?" şeklinde küçük düşürücü davrandığı ve aile ekonomisine katkısını engellediği, kadının eve gelen misafirlerine babasının müdahalesine sessiz kaldığı, sanal oyun bağımlılığı olduğu, müşterek evin kilidini değiştirdiği, evlilik içinde edinilen araç ve taşınmazı fiili ayrılık döneminde habersiz sattığı, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın için 300,00 TL karar tarihinden itibaren 700,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk için 300,00 TL karar tarihinden itibaren 700,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının tam kusurlu olduğunu, tanık anlatımlarının soyut, duyuma dayalı iddialar olduğunu İlk Derece Mahkemesi kararının kusur değerlendirmesini, birleşen davanın kabulünü, tazminat taleplerinin reddini, nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğunu, kusur değerlendirmesini, yoksulluk nafakasının miktarı, asıl davanın kabulünü, tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı yönüyle kusurlu bulunduğu, ancak ispatlanamadığından kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, yine erkeğin fiili ayrılık döneminde edinilen taşınmaz ve aracı kadından habersiz sattığı yönüyle kusurlu bulunduğu ancak bu durumun mal rejiminin tasfiyesi kapsamında yargılamayı gerektirdiği tanık beyanları ile işbu dosya kapsamında ispatı mümkün olmadığı anlaşılmakla kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, erkeğe verilen diğer kusurların yerinde olduğu, kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğu yönüyle kusurlu bulunduğu ancak eyleminin sadakat yükümlülüğünü ihlal kapsamı içinde kaldığı, kadına verilen diğer kusurların yerinde olduğu, kadının ayrıca tanıklar ... ve ...'in beyanı ile sürekli kavga çıkardığı ve agresif davrandığı yönüyle kusurlu bulunduğu anlaşılmakla erkeğin kusura yönelik istinafının kısmen kabulü, kadının istinafının ise reddi gerektiği, gerçekleşen kusur durumuna göre, mahkemenin kusur dağılımı isabetsiz bulunarak kadının ağır erkeğin hafif kusurlu olduğunun tespiti ile tarafların karşılıklı davaların kabulüne yönelik istinaflarının reddedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının ev hanımı olduğu, ailesiyle birlikte yaşadığı, erkeğin babasıyla birlikte haşhaş sattığı, kira giderinin bulunmadığı, ortak çocuğun anne ile birlikte yaşadığı, kadın ve ortak çocuk lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak çocuk yönüyle taleple bağlılık ilkesine uyulmadığı gözetilerek tedbir nafakası 300,00 TL olarak belirlendiği, erkeğin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, iştirak nafakası 500,00 TL olarak belirlendiği, erkeğin istinaf talebinin iştirak nafakası yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, ağır kusurlu bulunmasına göre kadın için yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğinden erkeğin istinafının kabulü ile yoksulluk nafakası talebinin ve kadının bu yöndeki istinafının reddine karar verildiği, erkek yararına maddî ve manevî tazminat takdir edilmemesi isabetsiz bulunarak, dosya kapsamına tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına ve tarafların tespit edilen kusurlarının ağırlık ve mahiyetine göre 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminatın hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu, ağır kusurlu olan kadının tazminat taleplerinin reddinin isabetli olduğu değerlendirilerek tazminata yönelik erkeğin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadının istinaf talebinin ise reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, yoksulluk nafakasının reddi ve nafakaların miktarı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; erkeğin davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, bölge adliye mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir (4721 sayılı Kanun md. 174/1-2). Mahkemece kadının, erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
4.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (4721 sayılı Kanun md.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.