"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1317 E., 2022/1683 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/878 E., 2021/141 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinin müvekkilini gelin olarak benimsemediğini, erkeğin annesinin etkisinde kaldığını, erkeğin ailesinin özel konulara müdahil olduğunu, erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, müvekkilinin geçirdiği rahatsızlık sürecinde erkeğin müvekkilinin hastalığı ve iyileşme döneminde ilgisiz kaldığını, müvekkilinin hastalığı süresince sorumluluklarını yerine getirmediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için aylık 250,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî tazminata ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, kadının iddialarının asılsız olduğunu, kadının özel günlerde ailesini ziyaretten kaçındığını, annesine ve babasına hakaret ettiğini, müvekkiline hakaret ettiğini, ailesinin müvekkilini tehdit etmesine ve şiddet uygulamasına sessiz kaldığını, çekirdek aile arasında kalması gereken konuları kendi ailesine anlattığını, cep telefonuna gizli program indirerek özel konuları başkalarına anlattığını, ailesinin gereksiz yere kavga çıkardığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için aylık 200,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî tazminata ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı karşı davacı erkeğin eşinin hastalığı döneminde eşine ve çocuklarına gerekli hassasiyeti göstermediği, davalı karşı davacı erkeğe atfedilen diğer vakalar yönünden tanık beyanlarının aktarıma dayalı olması, görgüye dayalı olmaması nedeniyle kusur değerlendirmesinde dikkate alınmadığı, davacı karşı davalı kadının ise, özel günlerde erkeğin ailesine gerekli ilgiyi göstermediği, eşine ve ailesine hakaret etmesi nedeniyle kusurlu olduğu, diğer vakalar yönünden tanık beyanlarının aktarıma dayalı olduğu anlaşıldığından kusur değerlendirmesinde dikkate alınmadığı, her iki tarafta kusurlu olmasına rağmen, erkeğin daha ziyade kusurlu olduğu, boşanma davası açılması nedeniyle eşlerin ve çocukların geçimi açısından kusurdan bağımsız olarak önlem almak gerektiğinden tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları, tarafların gelirleri dikkate alınarak küçük çocuklar ve kadın yararına boşanma ile evlilik birliğinin sona ermesinin kesinleşmesine kadar tedbir nafakasına hükmedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kadının gelirinin bulunmaması nedeniyle boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması, erkeğin ekonomik durumu, erkeğin çalışmaya engel bir durumunun bulunmaması, maddî ve manevî tazminata ilişkin kabul edilen miktar, boşanmaya sebep olan olaylardaki tarafların kusurlarının oranı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, ortak çocukların velâyeti hususunda sosyal hizmet uzmanından rapor alındığı, küçük çocukların henüz anne sevgisi ve ilgisine muhtaç bir yaşta olması nedeniyle velâyetlerin anneye bırakıldığı, velâyet kendisine bırakılmayan eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması gerektiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları, tarafların gelirleri dikkate alınarak, hakkaniyet ve orantılılık ilkesi de değerlendirilerek, küçük çocuklar lehine karar kesinleştikten sonra iştirak nafakasına karar verildiği, tarafların yaşları, evlilik süreleri, işleri, gelirleri, yeniden evlenebilme olasılıkları, sosyal ve ekonomik durumları değerlendirilerek hakkaniyet unsuru da gözetilerek kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, kadının meydana gelen olaylarda manen çöküntü yaşadığı, çevresinde zor duruma düştüğü, bu çöküntünün erkeğin kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiği, kişilik haklarının zedelendiği, kadının kişilik haklarına yapılan saldırının ölçüsü, boşanmaya konu olaylarda kadının da kusurunun bulunması, kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, bir bütün halinde değerlendirilerek hakkaniyet ilkesi de gözetilerek manevî tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verildiği, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda daha fazla kusurlu olması nedeniyle maddî tazminat ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 250,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerincee istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda müvekkilinin kusurunun olmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu, bu kapsamda erkeğin davasının kabulünün hukuka aykırı olduğunu, günün ekonomik şartlarına göre nafakaların düşük takdir edildiğini, erkeğin kusuru, müvekkilinin mağduriyeti dikkate alınarak tazminatların da az olduğunu belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillinin eşinin hastalığı sürecinde üzerine düşenleri yerine getirdiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kadının tamamıyla kusurlu olduğunu, kadının davasının reddi gerektiğini, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi en azından ortak velâyete hükmedilmesi gerektiğini, çocukların uzmanlarca dinlenmediğini, mahkemede beyanlarının alınmadığını, müvekkili aleyhine tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tazminat ve nafakaların miktarının fazla olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, bu kapsamda tarafların boşanma davasının kabulünün doğru olup olmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocukların velâyetinin kime verilmesi gerektiği, davacı karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuklar için iştirak nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü, 6 ncı maddeleri,166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ve 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gözetilmeden, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davalı karşı davacı erkeğin, davacı karşı davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, davacı karşı davalı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmamıştır. O halde davacı karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat yönünden davalı karşı davacı erkek yararına BOZULMASINA,
3.Davacı karşı davalı kadın vekilinin tüm, davalı karşı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Şengül'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,
07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.