"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/17 E., 2023/112 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakasının miktarları yönlerinden bozulmasına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1974 yılında evlendiklerini, ortak iki çocukları bulunduğunu, tarafların evlendikten sonra hiçbir zaman anlaşamadıklarını, bir çok kez ayrılıp barışma süreci yaşadıktan sonra en son olarak 2006 yılından beri hiç bir araya gelmediklerini, birbirlerinin yüzünü dahi görmediklerini, taraflar arasındaki ilk boşanma davasının Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nin 2000/362 Esas 2000/720 Karar sayılı dosyası olduğunu ve davanın reddine karar verildiğini, bunun üzerine tarafların 6 yıl boyunca bir araya gelmediklerini, taraflar arasındaki en son boşanma davasının Fatih 3. Aile Mahkemesi nin 2006/20 Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü, davanın müvekkili tarafından takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davalının müvekkilinin istememesine rağmen çarşafa girdiğini, davalının evdeki mobilyaları istemediğini ve evden gönderdiğini, şark odası düzenleyerek evde bu şekilde yaşadığını, müvekkiline hakaret ettiğini, müvekkilinin babalık vazifelerini eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkilinin halen dini nikah kıymak suretiyle bir hanımla birlikte yaşadığını, tarafların ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, aralarında şiddetli geçimsizlik olduğunu, bildirerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin hiç bir kusuru olmadığını, çocuklarını tek başına büyüttüğünü, müvekkilinin davacı tarafından şiddete uğradığını, aşağılandığını, hakir görüldüğünü, davacının müvekkilini nüfusta ölü göstererek sahte evlilik düzenlediğini, davacının evlilik dışı ilişki yaşadığını, bu şekilde çocuk sahibi olduğunu, fiili ayrılık için aranan üç yıllık sürenin dolmadığını, en son 2006 yılında bir araya gelindiği iddia olunduğuna göre ve bu tarihte açılan dava açılmamış sayıldığı anlaşıldığından yasanın aradığı şartların oluşmadığını bildirerek davanın reddine, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 21.09.2020 tarihli ve 2018/865 Esas, 2020/369 Karar sayılı kararıyla; tarafların uzun süredir ayrı yaşadıkları , davacının daha önce boşanma davası açtığı, açılan davanın reddedildiği, bu davadan sonra tarafların tekrar bir araya gelmedikleri, akabinde davacının 2006 yılında yeniden boşanma davası açtığı, bu davanın da açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı tarafın ilk davadan bu yana tarafların bir araya gelmediklerini beyan ettikleri, davalı tarafın ise üç yıllık bekleme süresinin gerçekleşmediğini iddia ettiği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından tarafların uzun yıllardır ayrı yaşadıklarının anlaşıldığı, her ne kadar tanık olarak dinlenen tarafların müşterek çocuğu tarafların on yıldır ayrı yaşadıklarını beyan etmiş ise de bu beyanın diğer tanık beyanlarıyla çeliştiği, kaldı ki davalı tanığının tarafların tekrar bir araya geldiklerine ilişkin somut bilgi vermediği, sadece davacının arada eve geldiğini belirttiği, davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca fiili ayrılık için gerekli sürede tarafların bir araya gelmediklerine ilişkin iddiasının kanıtlanmış olduğu, davacı tarafın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayanarak da boşanma talep ettiği, dinlenen tanık beyanlarından davalı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusur olmadığının anlaşıldığı, aksine davacının davalıyı terk ettiği, başka kadınlarla birliktelik yaşadığı, halen başka bir kadınla birlikte olduğu ve nüfus kaydına geçirdiği bir de çocuğunun olduğu, davacının sadakatsiz davrandığı, davacının davalıya şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, bu haliyle davacı erkeğin kusurlu olduğu davalı kadının kişilik haklarının da saldırıya uğradığı anlaşılmış davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca açmış olduğu davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı tarafın davalının kusurunu ispat edememiş olması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası maddesi uyarınca açmış olduğu davanın reddine, kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasın ve aylık 1.300,00 TL yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/278 Esas, 2022/622 Karar sayılı kararıyla; tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı erkek vekili; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden, kadın vekili ise; erkeğin fiili ayrılık nedenine dayalı davasının kabulü, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 26.10.2022 tarihli 2022//5865 Esas, 2022/8536 Karar sayılı kararı ile tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü dikkate alınarak davalı lehine dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının bugünden itibaren aylık 1.000,00 TL arttırılarak toplam aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın karar kesinleştiğinde aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur oranı yanlış tayin edildiğinden dolayı maddî ve manevî tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu gibi, hukuka aykırı olarak hükmedilen tazminat miktarlarının da oldukça yüksek olduğunu, Mahkemece müvekkile ait sosyal ve ekonomik durum araştırılması yapılmadığını, davalı yanın maddî durumunun kötü olduğuna yönelik beyanları gerçeği yansıtmaktan uzak olup kötü niyetli olduğunu, kadının, taşınmazlarının bulunduğu tespit edilmiş ve maddî durumu da oldukça yerinde olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece bozmadan sonra, tarafların ekonomik ve sosyal durumunun son halini araştırmadığını bilirkişi incelemesi yapmadığını, yetersiz delille karar verdiğini, tazminat miktarlarının oldukça yetersiz olduğunu ileri sürerek tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesince Yargıtay bozma ilamının amacına uygun karar verilip verilmediği, kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarının dosya kapsamı ile hakkaniyete uygun olup olmadığı, kesinleşen yönler hakkında yeniden hüküm kurulmasının doğru olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece verilen 21.09.2020 tarihli hükmün taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 26.10.2022 tarihli ilamı ile kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının az olduğundan bahisle bozulmasına, temyize konu diğer yönlerden ise onanmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamaz. Kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası hükmü Dairemizce onanarak kesinleştiği halde Mahkemece kurulan son hükümde kadın yararına yeniden ve üstelik artırılmak suretiyle tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup bozmanın amacına uygun bulunmadığından 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarları yönünden davalı kadın yararına, tedbir nafakası yönünden ise davacı erkek yararına BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.