Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4294 E. 2023/3251 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, kadının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/388 E., 2021/954 K.

KARAR : Direnme

Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen bağımsız tedbir nafakası ve karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her üç davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ... kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf istemi ile kadın lehine hükmedilen tazminat talebine yönelik istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin hüküm fıkrasının kadın lehine hükmedilen tazminata ilişkin kısmının kaldırılmasına, ... kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, hükmün diğer bölümlerinin aynen muhafazasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılamada davalı-davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf istemi ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasına ilişkin bölümünün kaldırılmasına, ... kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin reddine, hükmün diğer bölümlerinin muhafazasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 10.02.2021 tarihli ve 2020/5909 Esas, 2021/1185 Karar sayılı kararı ile bozulmuş, bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilâmına direnilmiş ve bu kararın da her iki taraf vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2023 tarihli ve. 2021/2-848 Esas 2023/213 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararının yerinde olduğuna karar verilerek bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden taraf vekillerinin temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Dairemize gönderilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu tarafından dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, sürekli aşağılayıp rencide ettiğini, yatakları ayırdığını, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, doğum yaptığında yanında olmadığını, çocukları hastaneye bile götürmediğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını, tehdit ettiğini, davacı kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, davacı kadını ailesi ile görüştürmediğini, en son tartışmada da evden kovduğunu iddia ederek ortak çocuklar yararına 1.000,00 TL ve müvekkili yararına 1.500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. ... kadın vekili birleşen boşanma davasına cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkek vekilinin iddialarının doğru olmadığını, davalı-davacı erkeğin müvekkilinin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, yatakları ayırdığını, ailesi ile görüşmesini engellediğini, çocuğu annesine karşı doldurduğunu, hastalığında kadının yanında olmadığını, sürekli aşağıladığını, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, doğum yaptığında yanında olmadığını, çocukları hastaneye bile götürmediğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını, sadakatsiz olduğunu, başka kadınlarla olan konuşmalarını müvekkilinin gördüğünü iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı erkekten alınarak ... kadına verilmesine, nafaka miktarlarının ÜFE oranında her yıl arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile özetle; davacı kadın vekilinin iddialarının doğru olmadığını, aksine davacı kadının hakaret ve küfür ettiğini, borç yaptığını, davacı erkeğin ailesine sinkaflı sözler söylediğini, eve misafir olarak kabul etmediğini, kendisini aldattığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocuklarla ilgilenmediğini, çocuklara şiddet uyguladığını, davalı erkeği yatağından gönderdiğini, en son evi terk ettiğini, evdeki eşyaları da götürdüğünü iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili 09.10.2017 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; ... kadının eş ve annelik sorumluluklarını ihlal ettiğini, yemek ve temizlik gibi ev işlerini yapmadığını, eşi ile aynı yatağı paylaşmadığını, para karşılığında müvekkili ile birlikte olduğunu, günde iki paket sigara içip borç yaptığını, eşine hakaret ve küfür ettiğini, eşinin ailesini eve misafir olarak kabul etmediğini, sadakatsiz olduğunu, çocuklara şiddet uyguladığını, abisinin davalı-davacı erkeğe bıçakla saldırdığını, en son evi terk ettiğini, ailesi ile gelip eşyalara el koyduklarını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.11.2017 tarihli ve 2017/800 Esas, 2017/987 Karar sayılı kararıyla; kadının eşine çıkan tartışmalarda hakaret ettiği, zaman zaman birlik görevlerini müşterek hanede bulunmadığı dönemler için ihmal ettiği, bu yönden az kusurlu olduğu, erkeğin ise çıkan tartışmalarda eşine hakaret edip onu küçük gördüğü, sık sık ondan boşanacağını dile getirerek evden kovduğu, açılan nafaka davasından sonra verdiği boşanma dilekçesi ile olmadığını bildiği halde erkekler ile para karşılığında birlikte olduğu yönünde iddiada bulunarak ağır kusurlu davrandığı, tarafların dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı-davacı babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, ... kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren 500,00 TL tedbir nafakasının davalı-davacı erkekten alınarak ... kadına verilmesine, davacı-davalının ortak çocuklar için istemiş olduğu tedbir nafakasına yönelik talebin çocuklar baba yanında yaşadığından reddine, kadın için belirlenen 500,00 TL tedbir nafakasının boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren yoksulluk nafakasına dönüştürülerek devamına, her yıl 15 Ocak tarihinde bir önceki yıl gerçekleşen ÜFE oranında arttırılmasına, 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı erkekten alınarak ... kadına verilmesine, davalı-davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ve 2018/338 Esas, 2019/1522 Karar sayılı kararıyla; ... kadının istinaf kanun yoluna başvurmayarak İlk Derece Mahkemesince kendisine yüklenen “eşine çıkan tartışmalarda hakaret ettiği ve zaman zaman birlik görevlerini müşterek hanede bulunmadığı dönemler için ihmal ettiği” şeklindeki kusur belirlemesini kabul ettiği, dolayısıyla kadına yüklenen bu kusurlu davranışların kesinleştiği, davalı-davacı erkeğin ise birleşen dava dilekçesinde tarih ve zaman belirtmeksizin “eşinin bir seferinde para karşılığı başkası ile birlikte olduğu şeklinde kendisine itirafta bulunduğu ayrıca ilişkisi olduğunu iddia ettiği kişinin bir keresinde de eve geldiği ve bu duruma ortak çocuk Berkay'ın tanık olduğunu” ileri sürerek sadakatsizlik vakıasına dayandığı, ortak çocuğun bu hususla ilgili olarak sosyal inceleme raporunda yer alan beyanına göre “annesi ile Musa adlı kişi arasında ilişki olduğunu” düşündüğü, tanık olarak dinlenmesi anında bu konuyla ilgili beyanda bulunmadığı, dava sırasında baba yanında kaldığı anlaşılan Berkay’ın istinaf aşamasında yeniden tanık sıfatı ile alınan beyanında ise “ilişki olduğunu” bildiği şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmış ise de bu olaydan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, dolayısıyla kadına sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine dair kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, ne var ki bu yönden erkeğe yüklenen “boşanma dilekçesinde olmadığını bildiği halde erkekler ile para karşılığında birlikte olduğu yönünde” eşine iddiada bulunması şeklindeki kusurlu davranışın erkeğe yüklenmesinin de doğru olmadığı, dolayısıyla gerçekleşen olaylara göre erkeğin “çıkan tartışmalarda eşine hakaret edip onu küçük gördüğü, sık sık ondan boşanacağını dile getirerek evden kovduğu” buna karşılık kadının da kesinleşen “çıkan tartışmalarda hakaret ettiği, zaman zaman birlik görevlerini müşterek hanede bulunmadığı dönemler için ihmal ettiği” şeklindeki kusurlu davranışlarının yanında ortak çocuklara birden çok kez şiddet uyguladığı, hâl böyle olunca boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçeleri ile davalı-davacı erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf isteminin kısmen kabulü ile kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat talebine yönelik istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, hükmün diğer bölümlerinin aynen muhafazasına, kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, ... kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.02.2020 tarihli ve 2019/8085 Esas, 2020/1043 Karar sayılı kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesince, davalı-davacı erkek tarafından, İlk Derece Mahkemesinin kadın yararına verdiği nafakalar yönünden de istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetilmeksizin, hükmü sadece kusur beilrlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden inceleyerek karar verilmesinin doğru olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak olan işin, tüm istinaf istemleri yönünden inceleme yaparak bir karar vermekten ibaret olduğu, bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile bozulmasına, bozma sebebine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesi 30.06.2020 tarihli 2020/360 Esas 2020/672 Karar sayılı ilamı ile davalı-davacı erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf isteminin kısmen kabulüne, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne, sair yönlere ilişkin istinaf talebinin reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının 4 ve 5 nolu bentlerinin kaldırılmasına, hükmün diğer bölümlerinin aynen muhafazasına, ... kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 10.02.2021 tarihli 2020/5909 Esas 2021/1185 Karar sayılı kararıyla; davalı-davacı erkeğin boşanma davasının yargılaması sonucunda verilmiş olan hüküm hakkında temyiz incelemesi aşamasındayken, 26.8.2020 tarihinde, ... 9. Aile Mahkemesinin 2020/473 Esas sayılı dosyasına kayıtlı ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesine dayanan boşanma davası açmış olduğunu belirttiği ve davaların birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiği, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayanan işbu karşılıklı boşanma davasında, İlk Derece Mahkemesinin kararının taraflarca boşanma hükmü yönünden kanun yolu başvurularına konu edilmemek suretiyle, boşanma yönünden kesinleşmiş olmakla birlikte; boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan tazminatlar, yoksulluk nafakası ve velâyet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkün olduğu, bu nedenle, davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre, eldeki karşılıklı boşanma davası ile erkek tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek, davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulmasına, bozma sebebine temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine ver olmadığına karar verilmiştir

C. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; öncelikle bölge adliye mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile ilk derece mahkemesinde yargılaması devam etmekte olan bir davanın birleştirilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun (6100 sayılı Kanun) 357 nci maddesine aykırı olduğu, hukuk sistemimizde dar istinaf sisteminin benimsendiği, bu sisteme göre ilk derece mahkemesince yapılan yargılamanın bitiminden sonra ortaya çıkan olayların istinaf sebebi olarak ileri sürülmesinin veya bölge adliye mahkemesince değerlendirilerek istinaf denetimine konu olmasının mümkün olmadığı, Kanun’un bölge adliye mahkemelerinde davaların birleştirilmesi bakımından ikili bir ayrımda bulunduğu, buna göre birleştirilecek olan davaların ya ilk derece mahkemesinde bağlantı sebebi ile birleştirme kararı verilmesi gerektiği hâlde birleştirilmemiş olan veya ilk derece mahkemesince birleştirilip de sonradan ayrılmasına karar verilen dosyalar olduğu, dolayısıyla eldeki davada birleştirme kararı verilmesinin mümkün olmadığı, ikinci olarak da somut olayda tarafların boşanmalarına dair verilen hükmün “istinaf kapsamı dışında bırakılarak” kesinleştiği, dolayısıyla taraflar arasındaki evlilik birliğinin boşanma ile sona erdiği, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine dair hükmün ise istinaf kapsamı dışında bırakılarak kesinleştiği, eşlerin evlilik birliğinden doğan sadakat yükümlülüğü boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erdiği, erkek eş tarafından zina hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı tarihte eşlerin boşandıkları, sadakat yükümlülüğünün sona erdiği, evlilik birliği sona erdikten sonra yeniden boşanma davası açılamayacağı, dolayısıyla erkek eş tarafından açılan zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kusur belirlemesi yönünden eldeki davaya bir etkisi bulunmayacağı gerekçesiyle önceki verilen kararda direnilmesine, davalı-davacı erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf isteminin kısmen kabulüne, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne, sair yönlere ilişkin istinaf talebinin reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının 4 ve 5 nolu bentlerinin kaldırılmasına, hükmün diğer bölümlerinin aynen muhafazasına, ... kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; gerekçe gösterilen tek hususun talimat ile dinlenilen ortak çocuğun beyanı olduğunu, çocuğun yönlendirildiğini, davalı-davacı erkeğin çocuğa maddî imkanlar sağlayarak aleyhine tanıklık ettirdiğini, ... kadının tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, davalı-davacı erkeğin kusurlarının ispatlandığını belirterek; kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; direnme kararının hatalı olduğunu, istinaf mahkemesinin hukuka aykırı bir karara imza atarak dosyada kısmi kesinleştirme kararı verdiğini ve İlk Derece Mahkemesince boşanma hükmünün kesinleştirmesini istediğini, ... kadının kusurlarının ispatlandığını, ... kadının tam kusurlu olduğunu belirterek; kusur belirlemesi ve zina nedeni ile açtığı boşanma davasının birleştirilmesi gerektiği yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2023 tarihli ve 2021/2-848 Esas 2023/213 Karar sayılı ilâmı ile; eşlerin evlilik birliğinin ve bu birlikten doğan sadakat yükümlülüklerinin 12.01.2018 tarihinde boşanmaya ilişkin kararın kesinleşmesi ile sona erdiği, dolayısıyla erkek eş tarafından zina hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı tarihte tarafların birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğünün bulunmadığı, öte yandan sona eren evlilik hakkında boşanma davası açılmasının hukuki sonuç doğurmayacağı, hâl böyle olunca erkek eş tarafından açılan zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının, eşlerin 12.01.2018 tarihli boşanma karar tarihine kadar gerçekleşen ve boşanmaya sebep olan olaylardaki kusurlu davranışlarının tespitini amaçlayan eldeki davaya kusur belirlemesi yönünden bir etkisi bulunmayacağı, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerinde olduğu gerekçesi ile direnme kararı yerinde bulunarak bozma nedeni dikkate alındığında karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklanığı ve derecesi, ... kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 107 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 371 inci maddesi ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümleri ile, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ve 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.