"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/239 E., 2023/463 K.
DAVA TARİHİ : 21.01.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/102 E., 2021/672 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillere tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkek eşin ailesinin müvekkilini darp ettiğini, davalı erkek ve ailesinin, müvekkilini ailesine haber vermeksizin Bolu İzzet Baysal Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırdığını, müvekkilinin ailesinin olaydan haberdar olmasının ardından kızlarını ziyarete gittiklerin de davalı erkek eşin ailesi tarafından hastaneden kovulduklarını, yaşanan bu olaylar üzerine müvekkilinin ailesinin karakola şikayette bulunduğunu, ortak çocuğu davalının ailesinin aldığını, müvekkilinin kendi çocuğuna bakmasına izin verilmediğini, sonrasında ise müvekkilinin 2.çocuğuna hamile olduğunu öğrendiklerinde erkek eşin "bu çocuğu doğur bana bırak gideceksen ondan sonra git" dediğini, müvekkilinin davalının annesine hizmet etmekten kendi evi ile ilgilenemediğini, davalının annesinin müvekkilini "hizmet etmezse dövmekle, kocasına söylerse daha kötü dövmekle" tehdit ve baskı kurduğunu, erkek eşin annesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, daha önce açılan boşanma davasında davalı erkeğin müvekkiline kendini affettirmek ve davadan feragat edilmesi için elinden gelini yaptığını, sonrasında benzer olayların tekrar yaşandığını, erkek eş ve ailesinin sürekli olarak evlilik birliğinin olumsuz etkilediğini, iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ortak çocukların velâyetinin annelerine verilmesine, çocukların her biri için ayrı ayrı 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına kadın için 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî tazminata 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, davacı kadının Sakarya 2.Aile Mahkemesinin 2016/454 Esas sayılı dosyası ile aynı nedenlere dayalı olarak daha önce de dava açtığını, açılan bu davadan feragat ettiğini, feragat ettikten sona 13 ay ortak konutta ikamet ettiklerini ve evlilik birliklerinde sorun olmadığını, erkeğin evlilik birliği içinde çalıştığını, tarafların görücü usulü ile evlendiğini ve kısa bir zamanda evlendiklerini, davacı kadının ilk evlendikleri dönemde kendi kendine konuştuğunu, ortada herhangi bir şey yokken kendi kendine güldüğünü, aynı zamanda halisinasyon görmekte ve akşam evde otururken sürekli camın önünden birinin geçtiğini söylediğini, doktorun verdiği ilaçları bir süre kullandığını daha sonra bıraktığını, 35 gün hastanede kalarak tedavi gördüğünü, davacı kadının rahatsızlığının ailesi tarafından müvekkilinden gizlediğini, davacı kadının kusurlu olduğunu, boşanma davası açarak müvekkiline karşı haksız ithamlarda bulunduğunu, kadının annesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini iddia ederek haksız ve kötü niyetle açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadının dayanmış olduğu erkek eş ve ailesinin kendisini darp ettiğini, hastaneye yatırıldığında ailesine haber verilmediği, ailesinin erkek eşin ailesi tarafından hastaneden kovulduğu vakıa olarak dayanılmışsa da dosyaya yansımış herhangi bir delil bulunmadığı ayrıca önceki davada da ileri sürülüp feragat edildiğinden, kusur değerlendirmesinde dikkate alınmadığı, davacı kadının daha önce açtığı boşanma davasından feragat etmesi nedeniyle o davadaki konular bu davada konu edilemese ve af kapsamında değerlendirilse de, davacının davalının ailesinin yanında aşırı derecede iş yapmak ve yorulmak zorunda bırakılması eylemi temadi ettiğinden kusur olarak izafe edilebileceği, kadının kendi çocukları ile ilgilenmesi davalı erkek ve ailesi tarafından engellenmiş, öz çocukları kendisine yenge, erkeğin annesine anne demek zorunda bırakıldıkları kadının ise; erkek eşin yasal şikayet hakkını kullanmış olması nedeniyle, tavır alması nedeniyle kusurlu bulunduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkek eşin kadına oranla daha fazla kusurlu olduğu, kadının ise az kusurlu olduğu, ortak çocukların velâyeti ayrılmadan tahsis edilmeye çalışıldığı ancak ortak çocuk ...'un annesi ile iletişiminin çok sınırlı olması, şimdiye kadar babası ve ailesinin yanında büyümesi, alışık olduğu düzenin bu şekilde devam etmiş olması,dava sürecinden sonra annesi ile kişisel ilişkikurmak suretiyle iletişiminin artacak olması, ileride ilişkileri arttıktan sonra velâyet hususunun tekrar değerlendirilebilme ihtimali gözetilerek, kardeşler ayrı ebeveynlerin yanında kalmak üzere, ...'un velâyeti babasına bırakılmış, küçük çocuk ...'nın ise tam aksine annesi ile birlikte büyümesi, alışık olduğu düzenin annesinin yanında sağlanması, annenin velâyete engel bir rahatsızlığının bulunmaması, ileride baba ve kardeşi ile kişisel ilişki kurmak suretiyle iletişimi arttığında velâyet durumunun tekrar gözden geçirilebilme ihtimali, bu aşamada velâyetinin annesine bırakılmasının çocuğun üstün yararına olduğu, küçük çocuk ... için, çocuğun ihtiyaçları, tarafların gelirleri dikkate alınarak davacı kadın lehine nafakaya hükmedilmesine, davalı babanın sosyal ve ekonomik durumu anneden daha iyi olduğu için kendisi ve, yanında kalan ... için nafakaya karar verilmediği, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacı kadının sabit iş ve geliri olduğundan çalıştığı döneme kadar tedbir nafakasına, boşanma kararı ile yoksulluğa düşmeyeceğinden hakkında yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığından lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklardan ...'un velâyetinin babaya verilmesine, ...'nın ise velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 400,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, ara kararla baki kalmak kaydı ile kadın için tedbir ve yoksulluk nafakası takdirine yer olmadığına, kadın yararına.7.500,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocuklardan ...'un velâyetinin de anneye verilmesi gerekirken babaya verilmesi doğru olmadığı gibi ortak çocuk ... lehine takdir edilen tedbir - iştirak nafakası ile müvekkili lehine takdir edilen maddî manevî tazminat miktarlarının da yetersiz olduğunu, müvekkili yararına tedbir - yoksulluk nafakası takdir edilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek; ortak çocuk ...'un velâyeti, kabul edilen nafaka ve tazminatların miktarı, takdir edilmesine yer olmayan nafakalar yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, kusurlu tarafın davacı kadın olduğunu, bu anlamda davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığını beyan ederek; kadının boşanma davasının kabulü, kabul edilen tazminatlar ve ortak çocuk ...'nın velâyeti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazını aynen tekrar ederekve kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; ortak çocuk ...'un velâyeti, kabul edilen nafaka ve tazminatların miktarı, takdir edilmesine yer olmayan nafakalar yönünden kararın bozulması talebinde bulunmuştur.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazını aynen tekrar ederek ;ve kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının boşanma davasının kabulü, kabul edilen tazminatlar ve ortak çocuk ...'nın velâyeti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının davasının kabul edilmesinin ve kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü kararının doğru olup olmadığı, kadının nafaka taleplerinin takdir edilmemesinin hukuka uygun olup olmadığı, ortak çocuk ... 'un ve ...'nın velâyetinin hangi tarafa verilmesinin üstün yararına olacağı, küçük çocuk ... için takdir edilen nafakaların hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi hükümleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 185 inci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 355 inci maddesi, 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 343 üncü maddesinin birinci fıkrası, 346 ncı maddesinin birinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 3 üncü maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Ayrıca Sözleşmenin 1 inci maddesi. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 4 üncü maddesinin (b) bendi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden ...'ya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Hamza'ya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.