Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4311 E. 2024/3519 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olayların tarihi ve kusur belirlemesi ile velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların Konya'ya taşındıktan sonra yaşanan olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerektiği, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının da hukuka uygun olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1441 E., 2023/554 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/687 E., 2022/152 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlendikten sonra davalı- davacının annesi, babası, ablaları ve kız kardeşiyle birlikte aynı evde yaşadıklarını, evlilik gerçekleşmeden önce davacı- davalıya bu evin davalı- davacının anne ve babasına ait olduğunun söylendiğini ancak evlendikten sonra davacının bu evin kira olduğunu öğrendiğini, davalının tamamen ailesine güdümlü yaşayan biri olduğunu, tarafların evlilik hayatı boyunca erkeğin, kadından ve kız kardeşlerinin sözünden çıkmadığını, davalının davacıdan epilepsi hastası olduğunu sakladığını, bir gün tarafların ilişkiye gireceği sırada erkeğin epilepsi krizine girdiğini, erkeğin hastalığından haberdar olmayan kadının, erkeğe ne olduğunu anlayamadığını ve panik yaşayıp korktuğunu, erkeğin kadının üzerine yığılıp kalmasıyla birlikte kadının şok geçirerek çığlık attığını, erkeğin kadının hiçbir istemini ve talebini önemsemediğini, taraflara düğünde takılan altınların erkeğin annesi ve babası tarafından tarafların ellerinden alındığı ve taraflar altınlarını geri istese de erkeğin ailesinin bu altınları geri vermeye yanaşmadığını, erkeğin ailesinin de kadına karşı hem sözlü hem de fiziksel şiddet uyguladığını bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; kadının evlilik birliğinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, ortak çocuk ile yeterince ilgilenmediğini, karşı davalının dava dilekçesinde erkeğin kendisine saygı ve sevgi göstermediği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, kadının başına buyruk bir şekilde yaşadığını, kadının ne evine, ne eşine ne de çocuğuna sahip çıkmadığını, sürekli lüks hayaller kurduğunu, herkesin içinde hakaretler ettiğini, evi terkettiğini bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların 02.08.2016 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, 2019 yılında davalı karşı davacı erkeğin teyzesinin vefatından sonra, İstanbul'da davacı karşı davalı kadın, ablası Şerife, davalı davacı erkek ve ablaları arasında bir tartışma yaşandığı, bu olay sonrasında davacı- davalı kadının ortak çocuk ile birlikte Konya'ya gittiği, daha sonra davalı- davacı erkeğin de Konya'ya gittiği ve tarafların barışarak birlikte Konya'dan ev tuttukları, İstanbul'daki eşyalarını da bu eve taşıdıkları, 2019 yılı Haziran ayında gerçekleşen bu barışmadan sonra tarafların 1-2 ay kadar daha birlikte yaşadıkları ve sonrasında fiilen ayrıldıkları, bahsedilen barışma hususunun dilekçe içerikleri, tanık beyanları ve davacı- davalı kadının 2. celse alınan beyanı ile sabit olduğu, bu tarihten önce yaşanan olayların taraflarca affedilmiş, en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılacağı değerlendirildiğinden, barışma öncesinde yaşanan olaylar nedeniyle her iki tarafa da kusur yüklenemeyeceği, kadının dava dilekçesinin 3. sayfasında bahsedilen 07.08.2019 tarihli olay nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda davalı- davacı erkek ve babası hakkında tehdit suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, aynı olaya ilişkin yapılan yargılama neticesinde Konya 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/67 Esas, 2021/77 Karar sayılı kesinleşen kararı ile davalı karşı davacı erkeğin babası hakkında kasten yaralama suçundan beraat kararı verildiği, dosya kapsamına göre barışma sonrasında iki taraf açısından da ispatlanan herhangi bir kusur bulunmadığı, tarafların az da olsa kusurunun bulunması ve bunun ispatlanması gerektiği, ancak dosya kapsamında mevcut delil durumu itibariyle 2019 yılı Haziran ayında gerçekleşen barışma sonrasına ilişkin olarak tarafların her ikisinin de iddialarını ispatlayamadığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin açtığı asıl ve karşı boşanma davasının reddine,kadın için 250,00 TL ortak çocuk için 150,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadının evi terkettiğini bu nedenle karşı davalarının tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin ailesi tarafından şiddete uğradığını her iki tarafında boşanmayı istemesine rağmen davanın reddinin yerinde olmadığını bildirerek, asıl davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve müvekkili lehine fer'îlerine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların İstanbul ilinde erkeğin aile fertleri ile birlikte aynı konutta yaşamakta iken Haziran 2019 da Konya iline taşındıkları, Konya'daki ortak yaşamın 07.08.2019 tarihinde meydana gelen ve Konya 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/67 Esas sayılı dosyasında yargılamaya konu olan tehdit ve yaralama olayına (iddia boyutunda) kadar devam ettiği, tarafların bu olay üzerine ayrı yaşamaya başladıkları yeniden bir araya gelmedikleri, tarafların İstanbul ilinde yaşadıkları dönemde gerçekleşen olayların devamlılık arz etmemek kaydıyla af kapsamında kaldığı, her iki tarafın İstanbul'da mukim iken birbirinin devamlılık arz eden kusurunu ispat edemediği, yaşanan son olayda davalı davacı erkeğin Konya 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/67 Esas sayılı dava dosyasının soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde babasının elindeki terliği kadına fırlattığını beyan ettiği, davacı davalı kadının soruşturma evrakına delil olarak dayandığı, erkeğin, babasının kadına terlik fırlatmasına sessiz kalma kusurunu işlediği, gerçekleşen olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan ve birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, kadının asıl davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken davanın reddinin hatalı olduğu, kadının kusura yönelik istinafının kısmen kabulüne, asıl davasının reddine yönelik istinafının kabulü ile asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek tam kusurlu olduğundan, karşı davasının reddinde isabetsizlik olmadığı,velâyeti anneye verilen ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumlara nazara alınarak aylık 500,00 TL iştirak nafakası, kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası,kadın lehine 20.000,00 TL maddî 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadının evi terkettiğini bu nedenle karşı davalarının kabulüne, kadının davasının reddine karar verilmesi istemiyle temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davacı-davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadının boşanma davasının kabulü ile erkeğin boşanma davasının reddi şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, nafakalar, tazminatlar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.