"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/726 E., 2023/332 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Keşan 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/155 E., 2019/326 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı erkek tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Keşan 2 Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2014/72 Esas, 2014/178 Karar sayılı dosyasında açtığı boşanma davasının reddedilerek 14.01.2015 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığını, hiçbir şekilde tarafların bir araya gelmediğini belirterek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; isnat edilen kusurları kabul etmediğini, davacının evlilik dışı ilişki kurup halen ... adlı kadınla nikahsız karı-koca hayatı yaşadığını, çocuğunun olduğunu, eve maddî-manevî yardımda bulunmadığını, kadının yakınlarının müvekkilini darp ettiğini, hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, davacının mal varlığını gizlediğini belirterek çocuklar yararına 500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili yararına 600,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 40.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, mahkemece yapılan yargılama neticesinde; reddedilip 14.01.2015 tarihinde kesinleşen davadan sonra tarafların bir araya gelmediği, 166/son maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 Sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ( 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721Sayılı Kanun m.166/4 olarak mahallinde düzeltilebilir idari bir işlem olduğundan), velâyetin anneye verilmesine, babayla kişisel ilişki tesisine, çocuklar yararına 250,00'şer TL iştirak nafakasına, kadın lehine 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî tazminata, manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya vekâlet sunmalarına rağmen tüm tebligatların müvekkiline yapıldığını, savunma haklarının kısıtlandığını, manevî tazminat talebinin reddinin yerinde olmadığını, yoksulluk-iştirak nafakası ve maddî tazminat miktarlarının düşük olduğu yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Keşan 2 Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 08.05.2014 tarih, 2014/72 Esas, 2014/178 Karar sayılı davanın 14.01.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 07.03.2018 tarihinde açıldığı dikkate alındığında boşanmaya hükmedilmesinin yerinde olduğu, davalı vekilinin cevap dilekçesinin 05.07.2018 tarihinde olduğu, davanın 20.12.2019 tarihinde karara bağlandığı, müteakip 5 duruşmaya tebligat yapılmasına rağmen davalı asilin de katılmadığı, 3 yıllık fiili ayrılığın cevap dilekçesi ile kabul edildiği, davalı vekilinin dilekçelerin müvekkiline gönderilmesi nedeniyle savunma haklarının kısıtlandığı yönündeki itirazının vekil olarak davaya cevap dilekçesi verdiği, müvekkili ile irtibat halinde olduğu kanaatiyle bu itirazlarına itibar edilmediği, davacı erkek tanıklarının da erkeğin nikahsız birlikteliğini doğruladıkları, reddolunan boşanma davasında da erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun bulunmadığı anlaşıldığından davalı tanıklarının dinlenilmemiş olmasının sonuca etkili görülmediği, çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî tazminatın esasının yerinde ve miktarının düşük olduğu, manevî tazminat talebinin reddinin yerinde olmadığı sonucuna varıldığı, 600,00 TL yoksulluk nafakası, çocuklar lehine 500,00'er TL iştirak nafakasına, 40.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyaya vekâlet sunmalarına rağmen tüm tebligatların müvekkiline yapıldığını, savunma haklarının kısıtlandığını, hukuki dinlenilme hakkının tanınması,ve kararın bu yönden bozulması yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; hukuki dinlenilme hakkının tanınması ve kararın bu yönden bozulması noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
Tebligat Kanunu'nun 11. maddesi vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın asıla değil vekile yapılacağını belirtmiştir. Dosya içerisinde davalı vekilinin vekâletnamesi sunulmuştur. Buna rağmen yargılama, kadının yokluğunda devam etmiş, kadının tanık dinletme hakkı dahil hukuki dinlenilme hakkı yok sayılarak, sözlü yargılamaya geçilmiştir.2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dilekçeler aşamasının koptuğu, cevaba cevap ve ön inceleme duruşma tebliğlerinin davalı kadın vekili yerine asıla tebliğ edildiği tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Usulsüz tebligat, tarafların bilgilenme hakkının ve buna bağlı olarak hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelecektir. Bilindiği gibi vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur, artık asile yapılan tebligatın usule uygun olup olmadığı da önemli değildir. Bu itibarla, davalı asıla yapılan tebligat geçersizdir
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.