Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4319 E. 2024/2496 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aile konutu olarak kullanılan taşınmazın satışında eşin açık rızasının olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı eşin taşınmazın satışında açık rızasının olduğu, satış kararını tarafların birlikte verdikleri ve satış işleminin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştirildiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1061 E., 2022/2106 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 19. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/348 E., 2022/189 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ... ile davalı ...'in evli olduklarını, tarafların evlilik birliği içinde aile konutu olan İstanbul İli ... İlçesi, ... Mahallesi, 238 Ada, 15 Parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölüm ve yazlık olarak kullandıkları İstanbul İli ... İlçesi ... Mahallesi 29 pafta, 345 Ada, 17 parselde bulunan taşınmazları edindiklerini, bunların davalı eş üzerine tescil edildiğini, davacı ile davalı eşin, 2020 yılı başlarında kısa süreli anlaşmazlık yaşadıklarını, sonrasında barıştıklarını, ancak davacının eşi ile anlaşmazlık yaşadığı bu dönemde davalı eşin kızgınlıkla kendi adına tescilli bulunan ve biri aile konutu olan 2 adet taşınmazın, oğulları ... ve kızları mihrinaz vasıtasıyla yakın arkadaşlarına devredildiğini, bu devrin muvazaalı olduğunu, satışı gerçek gibi göstermek için satış bedellerinin oğlu tarafından üçüncü kişilere aktarıldığını, üçüncü kişilerce bu para kullanılarak eşine satış bedeli ödenmiş gibi gösterildiğini, sonrasında satış bedelinin eşi tarafından tekrar oğluna aktarıldığını, hatta bu işlemlerin tamamının bizzat oğlu tarafından yapıldığını, Çekmeköy'de bulunan aile konutunun ortak çocuk Mihrinaz Karademir vasıtası ile ... adına, Şile ilçesinde yer alan taşınmaz ... vasıtası ile Burhan Tezcan adına tescil edildiğini, Şile'deki evin ise yazlık ev niteliğinde olup, Mahkemenizin görev alanına girmediğinden genel mahkelemerde dava açılacağını, aile konutu olan Çekmeköy İlçesinde bulunan taşınmazın devrinin 110.000,00 TL'ye yapılmış olduğunu, satış bedeli olan 110.000,00 TL'nin, ... tarafından kendisine ait banka hesabından çekilip, sonrasında diğer davalı ...'nın davalı eş ve müvekkilinin kızı ile birlikte başka bir bankanın şubesine gidilerek ... ismiyle davalı eş hesabına ödendiğini, satış sonrasında ise davalı eşin, satış bedelini müvekkilinin oğlu ... hesabına peyder pey iade ettiğini, satışın muvazaalı olduğunu belirterek, dava konusu taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava kesinleşinceye dek taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile muvazaalı işlemin iptaline, dava konusu taşınmazın miras payı oranında davalı üzerine tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; "Davalı ...'nın, dava konusu İstanbul İli, ... İlçesi, 238 Ada, 15 Parsel de kayıtlı 3 No'lu bağımsız bölümde bulunan daireyi 22 Ocak 2019 tarihinde diğer davalı ...'den parasının bir kısmını banka aracılığı bir kısmını da elden peşin ödemek suretiyle satın aldığını, satış işleminin davacının bilgisi ve isteği doğrultusunda yapılmış olduğunu, gerçek bir satış işlemi olduğunu, muvazaa iddiasının doğru olmadığını, davacı ... ve diğer davalı ...'in maddî sıkıntı içine düştüklerinden dava konusu daire ile yine aynı mahallede bulunan davacı ... adına kayıtlı olan diğer bir daireyi satıp bu iki dairenin parasının bir kısmı ile borçlarını ödemek bir kısmı ile de oturabilecekleri bir daire satın almak üzere dava konusu daireyi müvekkiline sattıklarını, müvekkilinin daireyi satın alabilmek için Ankara'dan geldiğini, tapu işlemlerini bizzat diğer davalı ile birlikte kendisinin gerçekleştirdiğini, tarafların dairenin satışı konusunda 250.000,00 TL'ye anlaştıklarını, 110.000,00 TL'sinin davalı ...'in banka hesabına yatırıldığını, geriye kalan kısmının da ...'e elden teslim edildiğini, davacı ve diğer davalı ... ile müvekkilinin, aynı mahallede bulunan davacı adına kayıtlı dairenin satılması ve akabinde oturabilecekleri yeni bir dairenin satın alınması işlemleri gerçekleşinceye kadar dava konusu dairede oturmaları konusunda anlaştıklarını, bu nedenle davalı müvekkilinin, davacıyı ve diğer davalıyı dava konusu daireyi tahliye etmeleri konusunda zorlamadığını, dava dilekçesindeki iddiaların çelişkili olduğunu, davacının, dava konusu meskenin diğer davalı eş tarafından müvekkiline satışı konusunda rıza gösterdiğini ve bir buçuk yıl boyunca herhangi bir itirazda da bulunmadığını, davacının aile konutu olarak oturabileceği kendisine ait bir daire olmasına rağmen davacının bu daireyi sattığını ve akabinde huzurdaki davayı açtığını, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek gayrimenkul üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı eş ... davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın davalı ... adına kayıtlı iken 22.01.2019 tarihinde diğer davalı ...'ya satıldığı, satış tarihi itibarı ile ilgili gayrimenkulün aile konutu niteliğinde olduğu, dava dilekçesinde muvuzaalı işlem iddiası ile banka kayıtlarından da bahsedilmiş ise de bu yönde delil sunulmadığı, ayrıca bu iddianın tanık beyanları ile de kanıtlanamadığı, satışın, davacının bilgisi haricinde yapıldığı iddiası bakımından değerlendirme yapıldığında ise; toplanan delillere göre davaya konu taşınmazın satımından davacının haberdar olduğu, tarafların müstakil bir ev almaya karar vererek satış kararını birlikte verdikleri, gayrimenkulün değerinin belirlenmesi amacı ile ortak çocuk ... tarafından internet sitesine tarafların bilgisi dahilinde ilan verildiği, taşınmazın davacının bilgisi ve onayı dahilinde satıldığı dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre sabit olduğu, aile konutu olarak kullanılan gayrimenkulün satımında, davacının açık rızasının bulunması karşısında satış işleminin 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine aykırılığından bahsedilemeyeceğinden iptal talebinin kabulü mümkün görülmediği, mevzuatta evlilik birliği içinde miras payı oranında tescile dair bir düzenleme bulunmaması ve gayrimenkulün satışının iptal edilmemiş olması nedeniyle davacının bu yöndeki talebinin de kabulü mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrarla tanık beyanlarıyla dava konusu edilen taşınmazın taraflarca birlikte kullanıldığı, aile konutu olduğu, sadece tarafların 2019 yılında yaşadığı bir geçimsizlik ortamında davalı babanın eşine kızarak ondan habersiz bu taşınmazı sattığını, karar gerekçesinin hatalı olduğunu, zira davacının okuma yazma bilmeyen bir hanım olup internet sitesine bu evin satışının verilmesinden haberi vardır şeklindeki gerekçenin zorlamadan ibaret olduğunu, tanıklardan ...'nın evin satışı ile ilgili davacı ile hiç karşılaşmadığını, notere dahi davacının gelmediğini beyan ettiğini, ortak çocuk ...'in taşınmaz alım satımı yaptığını, sitesinde babasına ait dairenin bulunmasının nedeninin kendi portföyünü zengin göstermek olduğunu ifade etmesine rağmen mahkemenin bunu yanlış yorumlayarak zorlama bir başka yöne çektiği gerekçeleri ile reddedilen davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı ... vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde davalının istinaf taleplerinin reddine ve ihtiyati tedbirin ivedilikle kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın, davalı eş ... adına kayıtlıyken 22.01.2019 tarihinde davalı ...'ya devredildiği, satış parasının 110.000,00 TL'sinin davalı ...'in banka hesabına yatırıldığı, geriye kalan kısmının elden teslim edildiği, davacı ve diğer davalının aynı mahallede bulunan ve davacı adına kayıtlı olan dairenin satılması ve oturabilecekleri yeni bir dairenin satın alınması işlemleri gerçekleşinceye kadar dava konusu dairede oturmaları konusunda anlaşıldığı, eldeki davanın satış işleminden bir buçuk yıl sonra açıldığı, davacının davalı eş tarafından ...'ya taşınmazın satışı konusunda rıza gösterdiği ve 1,5 yıl boyunca herhangi bir itirazda bulunmadığı, hatta davalı ve oğlu ...'in piyasa araştırması yapmak amacı ile taşınmazı sahibinden.com sitesine koyarak daha sonra bu ilanı kaldırdıkları, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinde yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmediği, bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebileceği, ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "açık" olması gerektiği, bu duruma göre davacı ile davalı eşin ortak karar ile taşınmazı davalı ...'ya sattıkları, davacının evin satılmasında açık rızasının olduğunun kabulü gerektiği anlaşıldığından davanın reddine ilişkin sonuç kararda usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmediğin gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davalının taşınmaza konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminin İlk Derece Mahkemesince karar kesinleştiğinde değerlendirilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuş, davalı ... vekili ise temyize cevabında davalının temyiz taleplerinin reddine karar verilmesini ve ihtiyati tedbirin ivedilikle kaldırılmasını talep etmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla reddedilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu aile konutunun devrine kadının açık izninin olup olmadığı, davalı tarafından bu iddianın ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 194 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.