"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1376 E., 2023/435 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aliağa 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/211 E., 2022/187 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; ... 6742 parsel 3 nolu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu, halen bu şekilde kullanıldığını, 2009 yılında satın alınarak davalı eş adına tescil edildiğini, 2014 yılında taraflar arasında davalı eşten kaynaklı geçimsizlik bulunduğunu, bu durumun adliyeye de intikal ettiğini, davalı eşin 2015 yılında 848 Ada 6 parsel sayılı başka bir taşınmazı ve 03.10.2017 tarihinde de dava konusu aile konutu olan taşınmazı kardeşi olan diğer davalı ...'a müvekkilinden mal kaçırma amaçlı muvaazalı olarak devrettiğini, bu durumu müvekkilinin yeni öğrendiğini, aile konutunun devrinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesine aykırı olup, müvekkilinin rızasının alınmadığını belirterek taşınmazın aile konutu sebebine dayalı olarak, muvaazalı satış işleminin iptali ile taşınmazın eş adına tapuya tescili ile tapu konutuna aile konutu şerhi konulmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davacının muvaaza sebebine dayandığını, buna göre Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunu, taşınmazın 3. kişiye tapuda devredilmiş olması nedeniyle aile konutu özelliğini yitirdiğini, bu taşınmazın alınan ve ödenemeyen borç karşılığında davalı ...'a devredildiğini, mal kaçırma kastının olmadığını, taşınmazın devri sırasında satış bedelinin bir kısmına karşılık 2 yıl bedelsiz oturmak üzere davalılar arasında kira sözleşmesi yapıldığını, sonraki dönemlere ilişkin kira borcunun ödenmemesi nedeniyle aralarında problem çıktığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazda 2014 yılından beri davacı ... ve ortak çocuklarının oturduğu, davalılardan ...'ün taşınmazın devredildiği tarihte eşi ve çocukları ile birlikte dava konusu taşınmazda oturduğunun tanık beyanları ve adres araştırması ile sabit olduğu, İzsu'dan gelen abonelik bilgilerine göre taşınmazdaki su aboneliğinin davalı ... adına olduğu, bu haliyle dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu, aile konutu olarak kabul edilen taşınmazın davalılardan ... tarafından 03.10.2017 tarihinde diğer davalı ağabeyi ...'ten devralındığı, eşlerden birinin aile konutunu devrederken diğer eşin açık rızasını alması gerektiği, dava konusu taşınmazın devrinde davacı ...'ün açık rızasının alındığının davalılarca ispat edilemediği, davanın kabulü ile davalı ... adına kayıtlı dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile önceki maliki davalı ... adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı ibraz edilen istinaf dilekçelerinde; cevap dilekçesi tekrar edilmiş, bundan ayrı davacının yapılan işlemden haberi ve açık rızasının bulunduğu, kira sözleşmesi ile ilgili olarak davalı ... tarafından Aliağa İcra Dairesinde tahliye talepli takip başlatılarak İcra Hukuk Mahkemesinde de tahliye davasının görüldüğü, taşınmazın satış tarihinde davacı ve davalı eşin birlikte yaşayıp aralarında boşanma davası bulunmadığı, davalı tanık beyanlarının dikkate alınmama sebeplerinin gösterilmeyip taraflı davacı tanık beyanlarına itibar edilmesinin usule uygun olmadığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın aile konutu olduğu iddia edilen dava konusu 3 nolu bağımsız bölümün kayıt maliki olmayan eşin açık rızası alınmadan davalı ...'a devri nedeniyle tapu kaydının iptali ile diğer davalı eş adına tescili istemine ilişkin olduğu, davacı vekili her ne kadar dava dilekçesinin içeriğinde davacının rızasının olmadığını açıklamak bakımından muvazaadan bahsetmiş ise de; dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünün 3 nolu bendinde dava konusu taşınmazın aile konutu sebebine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini istemiş, dayanak madde olarak 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesini gösterdiği, Mahkemece de, davanın 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine dayalı tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirildiği, 24.02.2021 tarihli duruşmada davalıların görev itirazı reddedilerek bu kapsamda davaya aile mahkemesi sıfatı ile bakılarak, yargılamanın sonuçlandırıldığı, bu kapsamda, Mahkemece davanın genel muvazaaya dayalı olarak değil, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesine dayalı tapu iptal tescil davası olduğunun kabulünün doğru olduğu, davaya bakma görevi Aile Mahkemesine ait olduğu, dava konusu taşınmazın davalı eş adına kayıtlı iken 03.10.2017 tarihinde satış yoluyla kardeşi olan diğer davalı ...'a devredildiği, devir tarihinde ve hatta dava tarihinde aile konutu olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, taşınmazın, kayıt maliki olmayan eşin açık onayı olmadan tapuda devredilmiş olması onu aile konutu olmaktan çıkarmayacağı, davacı, taşınmazın rızası ve bilgisi dışında davalı eş tarafından devredildiğini iddia ettiği, davalıların ise taşınmazın davalı eşin daha önce davalı ...'dan aldığı ve ödeyemediği borcuna ve bu taşınmazda 2 yıl bedelsiz kiracı olarak oturulması karşılığında devredildiğini savunduğu, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere, özellikle dava konusu taşınmazın tarafların aile konutu olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamasına, davalıların dilekçelerin teatisi aşamasında taşınmazın davacı eşin rızası ile diğer davalıya devredildiğine yönelik savunmasının bulunmadığı, davacı tanık beyanlarının davalı tanık beyanlarına göre daha somut ve hayatın olağan akışına uygun bulunup tanıkların devir sırasında davacı eşin açık rızasının alınmadığını söylemelerine karşılık davalı tanıklarının taşınmazın devrinde davacının açık rızasının alındığına ilişkin beyanda bulunmadıkları, davalılar arasında akdedilen kira sözleşmesinin her zaman düzenlenebileceği gibi anılan sözleşmenin eldeki davada davacının taşınmazın tapuda devrine ilişkin açık rızasının bulunduğunu ispata yeterli olmadığı, devir tarihinde aile konutu olduğu anlaşılan taşınmazın davacı eşin rızası alınmadan devredilmesi nedeniyle tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tapuya tesciline dair verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar temyiz dilekçelerinde; istinaf başvuru dilekçelerini tekrarla kabul edile dava yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, görev, taşınmazın aile konutu olup olmadığı, malik olmayan aile konutu taşınmazın devri nedeniyle malik olmayan eş olan davacı kadının açık rızasının alınıp alınmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı ve 194 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.